Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Mısır Libya’yı bölmeye geliyor

Ortadoğu’da dengelerin gün aşırı değiştiği yegâne çatışma sahası Libya. Uluslararası aktörlerin doğrudan sahaya indiği, vekil kuvvetlerin kıran kırana çarpıştığı bir ülkeden söz ediyoruz.
Libya artık bir anlamda “yeni Suriye” haline gelmiş durumda. Türkiye, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve ABD dolaylı ya da doğrudan iç savaştaki farklı güçlerin arkasında mevzilendi.
Bunlara son olarak Libya’da Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz Serrac’ın ilerlemesini durdurmak için askeri müdahale planı hazırlayan Mısır eklendi.
Birkaç haftadır Mısır’ın darbeci lideri Abdülfettah Sisi’nin “Ülkede ve bölgede istikrar sağlamak adına Libya’ya asker gönderebiliriz” açıklamasını hayata geçirecek adımlar atılıyor.
Türkiye karşıtı motivasyonla “askeri müdahale” söylemlerinin ardı arkası kesilmiyor. Her ne kadar halihazırda Mısır tankları sahada arz-ı endam etse de Kahire henüz Libya’ya asker gönderebilmiş değil.
Sisi açısından geçen hafta askeri müdahale için “gerekli diplomatik prosedürü” işletmekle geçti. Libya’da BAE ve Rusya ile birlikte General Hafter ve siyasi kanadı Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’ni destekleyen Mısır, “müdahale daveti” almayı başardı.
Akile Salih’in başkanlığını yaptığı Tobruk Meclisi “Eğer Mısır hükümeti, Libya ve Mısır’ın güvenliği konusunda bazı tehlikeler görüyorsa, Mısır ordusunun askeri müdahalesinden memnuniyet duyarız” ifadeleriyle, açıkça ülkenin Sisi tarafından işgalini istedi.
Akabinde Mısır Meclisi, gizli oturumda, “Sisi’ye Mısır ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri alma” yetkisi vermeyi kabul etti.
Elbette bu açıklamalar Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus hükümetinin tepkisi gölgesinde gerçekleşti. Ancak tüm bu adımlara rağmen sahada Mısır askeri görünmüyor. Gecikmenin sebebi hala kapalı kapılar ardından pazarlıkların sürmesi.
Diplomatik temasların merkezinde ABD bulunuyor. Bir hafta içerisinde Tobruk Meclisi Başkanı Akile Salih ve Hafter’in komutanlarıyla ayrı ayrı toplantılar düzenleyen Pentagon, Libya’yı işgal hazırlıkları yapan Mısır’ın nerede konumlanacağını öğrenmek istiyor.
Şu anki tabloda Mısır ile Rusya aynı aktörü, yani Hafter’i destekliyor. Sisi’yi Ortadoğu’da “İran karşıtı kampın merkezlerinden biri” olarak tasarlayan ABD için bu kadar yatırım yaptığı bir “müttefikin” Rusya’nın çıkarlarını garanti altına alacak bir adım atması kabul edilemez.
Bu nedenle Sisi ve Hafter’e yapılan kırmızı çizgi hatırlatması müdahalenin kendisinden daha mühim. Washington yönetiminin Libya’da vazgeçemeyeceği iki husus var.
Birincisi, UMH’nin ele geçirmek için kuşattığı, Rus paralı askerlerinin bulunduğu Sirte ile Cufra’nın statüsüyle ilişkili. ABD’ye göre, bu iki kent kesinlikle Kremlin’in üssü olmamalı.
İkincisi, Cufra ve Sirte’den sonra UMH’nin yolunun açılacağı “petrol hilali bölgesinin” Amerikan şirketlerinin denetimine geçmesi. Ortadoğu’da nerede bir enerji kaynağı varsa ele geçirmek isteyen Beyaz Saray’ın önerisiyse petrol yataklarının Avrupa Birliği -özellikle de Fransa- ve Arap ülkelerinden oluşacak bir uluslararası koalisyonun bu noktalarda güvenliği sağlaması.
Kısacası ABD’nin hedefi ülkenin fiilen UMH ile Hafter arasında paylaşılarak petrollerin Batılılara teslim edilmesi. Bölünmenin gerçekleşmesi Mısır’ın Libya’ya girmesine bağlı.
Pentagon planını uygulamak adına diplomatik çabalarını sürdürürken, en çok Türkiye ile Rusya’nın tepkisi merak ediliyor. Ankara’nın uzun süren ve hala neticelenemeyen Sirte kuşatmasını Hafter’in askerlerini geri çektirerek bitirmek istediği konuşuluyor.
Kurşun atılmadan kentin kazanılması anlamına gelen bu planın, müzakere masası kurulmadan gerçekleşmesi pek mümkün değil. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Libya’da tek formülün siyasi çözüm olduğunu vurgulaması da birtakım girişimler olduğuna işaret ediyor.
Sahadaki kazanımları sayesinde eli kuvvetlenen Türkiye kiminle masaya oturursa otursun avantajlı konumda. Hafter destekçilerinin attığı adımların esas muhatabıysa Moskova yönetimi.
Libya denkleminde Mısır’ı Rusya’dan koparan ABD, aslında Putin’i köşeye sıkıştırıyor. Rusya, Libya’da önemli bir seçimin eşiğinde. Ya Türkiye ile ittifak kurarak dengeleri sarsacak ya büyük bir yatırımla elde ettiği Libya’daki kazanımlarının ellerinden kayıp gitmesini seyredecek.