Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Lévy’nin Libya tiyatrosu ve Fransa’nın mesajı

Ortadoğu’da son yıllarda Türkiye karşıtı her olayın gerçekleştiği konumda poz veren Batılı bir isim mevcut. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin 25 Eylül 2017’deki bağımsızlık referandumu kararı sırasında Mesut Barzani’nin arkasında, Suriye’de Türkiye’ye karşı savaşan YPG’li terörist Mazlum Abdi’nin yanında ve İsrail’in eski lideri Şimon Peres’in elini sıkar vaziyette…
Bu isim, Fransız entelektüel Bernard-Henri Lévy. Fransa kamuoyunun ismini “BHL” olarak kısalttığı Lévy’nin yeniden gündeme gelmesinin nedeni Libya’ya gerçekleştirdiği sansasyonel ziyaret.
Lévy, temmuz ayının son günlerinde Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) kontrolündeki kenti Misrata’ya uçtu. İç savaşta Fransa’nın desteklediği General Hafter yerine Türkiye’nin fiilen yanında yer aldığı UMH’nin denetimindeki bir bölgeyi seçmesi kısa sürede diplomatik krize yol açtı.
Özel bir jetle ülkeye giren Lévy, Amerikan Wall Street Journal gazetesi adına gazetecilik yapmak için geldiğini ve Libya İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın konuğu olduğunu söyledi.
Elbette Başağa bu kadar tartışmalı bir figürü herkesin gözü önünde ağırlayamazdı. Dolayısıyla Libyalı Bakan, “Hükümetin hiçbir gazeteciyi Libya’ya davet etmediğini” belirterek iddiayı reddetti.
Lévy, Başağa ile görüşemedi. Bu sefer Hafter’in toplu mezarlarını görmek için Tarhuna’ya giden Fransız düşünür, özel güvenlik birimleri tarafından korunmasına karşın kente sokulmadı.
BHL sosyal medyadan Tarhuna’nın girişinde çatışma çıktığına ilişkin görüntüleri paylaştı. Sonuçta Lévy’nin arkasında bolca soru işareti bırakan Libya seferi kısa sürdü ancak Fransız’ın bölgeye gelme amacı sır olarak kaldı.
Lévy’nin neden Libya’ya, dahası UMH kontrolündeki bölgeye gittiğini anlamak için geçmişine göz atmakta fayda var. Aslında kendisini tanımlamak zor. Lévy ilk olarak Marksizm’den koparak sol statükoyu yıkmayı kendisine görev edinen bir grup düşünürden oluşan “Yeni Filozoflar” hareketinin bir üyesi olarak 1970’lerde ortaya çıktı.
Cezayir Yahudi’si zengin bir aileden gelen Lévy ve Yeni Filozoflar’ın amacı Fransa’yı Soğuk Savaş’ın ABD tarafından kazanıldığı senaryoya hazırlamaktı. Nitekim BHL’nin isminden söz ettirmesini sağlayan da Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrası küresel statükonun dağılması ve savaş coğrafyalarının mantar gibi çoğalması oldu.
Önce 1990’larda Bosna Savaşı sırasında Boşnakların yanında cephede boy gösterdi, ardından Kosova’da Arnavut UÇK komandolarıyla görüntülendi. 2008’de Osetya Savaşı’nda Gürcistan hükümetine desteğe koştu.
Aynı yıl İsrail’in Filistin’in Gazze kentine saldırdığı esnada bölgeye giderek bombalanan şehri Fransızlara “terör yuvası” olarak tanıttı. 2011’de ise bu sefer Libya’da, Muammer Kaddafi’nin devrilmesini kutlayan aşiretler ile birlikteydi.
Şaşırtıcı bir şekilde dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İngiltere Başbakanı David Cameron da Lévy ile aynı karedeydi. 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalini fütursuzca savundu. Yazılarıyla İsrail’e her şartta arka çıktı.
BHL tüm bu seyahatlerinde bir Fransız dergisi veya gazetesi adına haber yapmakla görevliydi. Gazeteci kimliği sadece bir kılıftı. Asıl hedefi çatışma bölgelerindeki aktörleri “Batı’nın istediği istikamete” sokmaktı. Avrupa ve ABD’nin çıkarı neyse her daim onu savundu.
Bir nevi “etki ajanı” şeklinde görev yaptı. Fransız basınında yayımlanan makaleleri, kamuoyunu Paris hükümetinin dış politikada atacağı adımlara hazırlamaktan başka bir anlam ifade etmiyordu.
Sarkozy döneminde eli Elysée Sarayı’na uzanan BHL, Emmanuel Macron’un cumhurbaşkanı seçilmesi ile birlikte Paris’te fikrinin iktidarda olduğu bir tabloyla karşı karşıya kaldı. Bugün Lévy ne yazıyorsa hangi çatışmada kimi destekliyorsa bunun Elysée’nin de kanaati olduğunu unutmamak gerek.
İşte Lévy’nin Libya ziyaretini ilginçleştiren de bu, yani Macron yönetiminin Libya’da UMH’ye dair planlarının ne olduğu.
Paris Match dergisine Libya temasına dair uzun bir mülakat veren Lévy, İçişleri Bakanı Başağa’nın “Fransa’nın dostu” olduğunu söylüyor. UMH Başkanı Fayiz Serrac’ın Türkiye’yi yüzüstü bırakmayacağını dile getiren Lévy’nin kanaati, Başağa ile kurulacak ilişkinin Fransa’nın Libya’nın geleceğinde oynayacağı rolü belirleyebileceği yönünde.
Mülakat hafta sonu yayımlandığından beri Fransız basını, Lévy’nin Libya’ya Macron’dan bir mesaj taşıyıp taşımadığını sorguluyor. Lévy’nin gizemli kişiliği ve temsil ettikleri dikkate alındığında Başağa veya başka UMH üyesi aktörlere “Fransa arkanda” denilerek Serrac’ın tasfiyesinin gündeme getirilmiş olması kuvvetle muhtemel.
Fakat son yıllarda dış politikada herhangi bir kayda değer zafer kazanamayan Paris hükümetinin bu kadar büyük bir oyunda Türkiye’ye rağmen bir kazanım elde etmesi pek mümkün gözükmüyor.