Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Aslanlar ve böcekler

Yaşanılan önemli olaylar, insanları sürekli olarak düşünmeye ve yaşananları nedenleri ve sonuçlarıyla değerlendirmeye sevk etmelidir. Müslümanlar da kendi coğrafyaları başta olmak üzere tüm dünyada yaşananları kendi özgün bakış açılarıyla izlemeli ve bir tahlile tabi tutmalıdır.
Kendi özgün bakışları ifadesinin altını çizmek gerekir. Zira başkalarının baktığı ya da baktırmak istedikleri yerden bakıldığında doğru bir değerlendirme ve sonuca ulaşma imkânı olmayabilir.
Bu hususla ilgili olarak Mısırlı Abdulhalim Mahmud, hocasının ifade ettiği bir sözü nakleder:
“Böceklerin, aslanın işleri hakkında hüküm vermesi doğru olur mu? Böcekler, yırtıcı hayvanların yaptıkları hakkında hüküm veremez. Bırakın hüküm vermeyi, yırtıcıların işleri hakkında konuşamaz bile. Böceklerin mantığı daima böcek mantığıdır.”[1]
Bir de olayları kendi bakışaçısı/mantığı ile değerlendirmeyi güzel bir şekilde ortaya koyan şu nükteyi aktaralım sonra da bunları aktarma nedenlerimiz üzerinde duralım.
Papazın biri, uzun süredir ahbaplık ettigi Haham'a, "Bana Tevrat'ı öğretmenizi isterim" der...
Haham, “Olmaz!” der, "Sen Yahudi doğmadın, kafan Yahudi gibi çalışmaz.
Tevrat’ın kelamını anlaman mümkün değil..."
Papaz ısrar eder, Haham razı olur ama bir koşulu vardır: "Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen öğretirim."
Papaz, "Kabul" diye yanıtlar. "Sor bakalım!"
Haham: "İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?"
Papaz, "Bundan kolay ne var?" diye atılır. "Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz."
Haham içini çeker ve şöyle der: "Sana Tevrat'ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi. Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz."
Papazın kafasını kaşır. "Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?"
Haham aynı soruyu yeniden sorar: "İki adam bir bacanın içine düşerler.
Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?"
Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, "Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!" der.
Haham, başını sallar. "Yine yanıldın! Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendigini görünce gider yıkanır."
Papaz itiraz eder: "Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki?!"
Haham, parmağını sallar: "Seni uyardım, bu kafayla Tevrat'ın kelamını kavrayamazsın. Tevrat'ı anlamak için her olasılığı düşünmelisin."
"Peki, peki." diye inler Papaz. "İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. Başka bir soru sor!"
"Son kez soruyorum" der, Haham: "İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?"
Papaz, "Artık her olasılığı biliyorum" deyip bir solukta sıralar: "Eğer ayna yoksa temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek yıkanmaz. Eğer ayna varsa temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!"
Haham başını sallayıp, cık cık yapar: "Hayır, sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat'ı anlayamaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?
Yukarıdaki iki alıntı ile başlamamın sebebi Müslümanların büyük bir kısmının küfrün baktığı yerden bakarak kendi dinlerini ve dünyalarını imar etmeye çalışmalarıdır.
Tam da Abdulhalim Mahmud’un naklettiği gibi “Böceklerin kafasıyla aslanların işini anlamak mümkün değildir.”
Müslümanlar kendi iç dinamiklerini ve değerlerini harekete geçirmedikleri sürece Beyrut Limanı’ndaki patlamaların benzerlerine çok maruz kalırlar. Bu bir kehanet ya da çokbilmişlik taslamak da değildir. Yaşanan olayların ve sergilenen tavırların satır aralarını okumanın verdiği önsezidir.
Eylül 2018'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda elinde Beyrut Havalimanı'nın uydu görüntüsüyle genel kurula seslenen Netanyahu, İran ve Hizbullah'a meydan okumuş ve bu bölgede Hizbullah'ın silahlarının olduğunu iddia etmişti.
Netanyahu konuşmasında "Bugün Hizbullah'a bir mesajım var. İsrail ne yaptığınızı biliyor, nerede yaptığınızı biliyor ve bu olaydan kurtulmanıza izin vermeyecek"[2] demişti.
Trump da olayın bir terör saldırısı gibi göründüğünü ifade etti. Yani görünen o ki bu normal bir patlama değildir. Bunun üzerinden de birilerine gözdağı ve mesaj verilmektedir.
Müslüman ülkeler birlikte hareket etme stratejisi geliştirmedikleri sürece hahamdan Tevrat’ı öğrenmeye çalışan papaz gibi daha çok bocalayacak ve maalesef hayal kırıklığı yaşayacaklardır.
Üstelik onlara akıl öğretmeye çalışanlar birlikte hareket ederken, Müslümanları birkaç gruba ayırarak birbirleri ile de çatıştırarak onları istedikleri şekilde yönlendirmektedirler.
Şimdi bütün Müslüman yöneticilerin şu soruyu kendilerine ve çevrelerindekilere sormalarının zamanıdır:
“Böcek kafasıyla aslanları anlamayı çalışmaya devam mı edecekler yoksa birer aslan olduklarını hatırlayıp birlikte hareket ederek kükreyecekler mi?” Aslanların aslanlığını yapma zamanıdır zira,
“Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.” Erdem Bayazıt.

[1] Abdulhalim Mahmud, Kadıyyettu’t-Tasavvuf & el-Munkızu mine’d-Dalal, 163.
[2] https://www.cnnturk.com/video/dunya/son-dakika-netanyahu-2-yil-once-boyle-gostermisti-patlamanin-arkasinda-israil-mi-var-video Erişim tarihi: 06.08.2020