Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Kardeşlik ve babalık

Dilde uyuşmayan harfler mevcut. Aynı şey insanlar, gruplar, ülkeler ve Filistinli gruplar için de geçerdi. Ebu Ammar, demokratik bir ruhun kanıtı olduğunu söyleyip, bu patolojik olguyu selamlayarak izahta bulunuyordu. Ama aslında bu, anlaşmazlıkların hafiflediğinin, (ayrıca vatandaşların vatana ihanet olarak bu iki ülkeyi ziyaret etmesi engellenen) başta Suriye ve Irak olmak üzere Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) ihtiyaç duyduğu Arap ülkeleri arasındaki çatışmaların yoğunlaştığının bir kanıtıydı. Bir noktada Rusya- Çin düşmanlığı, o derece şiddetliydi ki Ebu Ammar, turunu Moskova’dan Pekin’e doğrudan bir seyahatle tamamlayamadı. Pekin’e uçmak için Moskova’dan Tunus’a dönmek zorunda kaldı. Ancak Bağdat’tan Şam’a (ya da tam tersi yönde) seyahat etmek için de önce Moğolistan veya Yukarı Volta’ya gitmesi gerekiyordu.
Filistinli gruplar, birkaç gün önce Beyrut’ta Ebu Mazen başkanlığında internet aracılığıyla bir araya geldi. Fetih, Hamas, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Genel Komutanlık, Halk Kurtuluş Cephesi, Birinci Komutanlık, her konuşması öncesinde Ebu Mazen’in selamıyla karşılaştı: “Ebu Navaf’a (Nayif Havatme) selamlar, Ebu Cihad’a (Ahmed Cibril) selamlar.” Liderler arasında selamlar uçuşurken, misafirlerin yürümediği ve durdukları yerlerde beklediği bir Beyrut’u hatırladım.
Konferansı, harf harf takip etmeye istekliydim. Elbette, niyetlerinde benzer oldukları için ifadelerin de hepsi benzerdi. Bu ifadeler, FKÖ’nün 50 yıl önce Amman’dan Beyrut’a geldiği günden, ya da kırk yıl önce Tunus’a gittiği gündendi. Bu bir kusur değildi, sorun hala aynıydı. Durum değişmemişti ve başta Devlet Başkanı Mahmud Abbas olmak üzere herkes ve uzlaşılar için önemliydi. Ama fotoğrafla ilgili bir notum var, konuşmalar ve durumlar hakkında değil; Ibn Duraid’in dediği gibi ya da Abdullah Zekeriya’nın başındaki bir ateş olarak tüm kafalar, ‘gümüş kömürlerinde yanan alev gibi’ grileşiyor. Belki de onlar birer kemikti ve zayıflamışlardı.
Bu isimlerin büyük çoğunluğu, hayatlarını bir amaca hizmet ederek geçirdi. Bazıları hala yarım asırdır taktıkları kravatlaydı. O dönemlerde bunlar ucuz pazarlardan geliyordu. Tüm bu tarihin değerini küçümsemek istemiyoruz. Ama Filistinlilerin rejimleri sonsuza kadar taklit etmelerine de izin verilebilir mi? Meydanları, üniversiteleri ve göçleri dolduran Filistin kuşağı nerede? Örgütün mücadele organı yaşlanmış ve emeklilik yaşını geçmiş gibi görünüyor. Ben emekliliği kastetmiyorum, zira bu kasıt, mücadelede ihanettir. Konferansta yeni neslin, sürekliliği devralacak neslin kalabalık olmaması, tüm gruplarıyla FKÖ’nün sorumluluğudur.