Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

İnsanı kalbinden tutmak ve eğitim

“İnsanı kalbinden tutmadınız mı, görün nasıl kayıp gider elinizden.”(Nuri Pakdil)
Sayın Cumhurbaşkanımız bir üniversite külliyesinin açılış programında yaptığı konuşmada; “Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu iyi biliyoruz. Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamına uzanan fikri iktidar yolu zor ve zahmetli bir süreçtir. Kendimi bu konuda mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı fakat eğitim ve kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum”[1] açıklamasını yaptı.
Böylece eğitim alanında yapılmış olan ihmali itiraf etmiş oldu. Bu güzel bir şeydir. Temennimiz bu hatadan bir an önce dönülmesidir.
Yıllarca eğitim camiasından yapılan uyarılara ve eğitimcilerin itibarsızlaştırılmasına yönelik atılan adımlara ses çıkarılmaması, yol yapımına verilen önemin eğitime verilmemesi gerçeğini değiştirmeyecektir.
Rahmetli Nuri Pakdil; “İnsanı kalbinden tutmadınız mı, görün nasıl kayıp gider elinizden” derken sanırım tam da bunu kastediyordu. Siz eğittiğiniz insana kendi fikir dünyanızın değerlerini öğretmezseniz ve dahası kendi medeniyetinizin kodlarını onun zihnine nakşetmezseniz, karnını doyurduğunuz, iyi kıyafetler giydirdiğiniz, iyi okullarda okuttuğunuz gençlerin zihin dünyalarını birileri eline geçirir de siz bakakalırsınız!
Bu arada sizin iyi binalar, duble yollar, köprüler, hava alanları vs. yapmanızın –ki bunların yapılmasına kesinlikle karşı değilim-  hiçbir önemi kalmaz. Mesele, neye öncelik verdiğiniz meselesidir.
18 yıl geçmesine rağmen hala kendi fikir dünyamıza sahip çıkacak nesiller yetiştiremediğimizden söz ediyorsak burada çok ciddi ihmaller söz konusudur. Bu ihmallerin sadece siyasilere yüklenmesi doğru olmamakla beraber, büyük oranda sorumluluğun onlara ait olduğu gerçeğini değiştirmez.
Zira bu işi koordine etme, yönetme ve yönlendirme işini yapan bütün kadrolar, siyasilerin atamalarıyla görev başına gelmektedirler. Ayrıca diyanet işleri başkanından YÖK başkanına; Milli Eğitim Bakanından en ücra noktada bulunan bir okulun müdür yardımcılığına kadar atamaları siyasiler rahatlıkla yaparken; bir gecede liselere giriş sınavını değiştirebiliyorken şimdi şikayet edilen hususlara 18 yıldır el atılmamış olması “Acaba gerçekten yapılmak istenmiyor mu” sorusunu akla getirmektedir.
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimin her aşamasında çalışmış birisi olarak rahatlıkla şunu ifade edebilirim ki, bireysel gayretlerle yapılan çalışmaların az da olsa bir etkisi olsa bile eğitim ve öğretim işi ekip ve takım işidir.
Dolaysıyla eğer gerçekten “kendi milli ve manevi değerleriyle fikren muktedir” bir nesil yetiştirilmek isteniyorsa şu anki mevcut anlayıştan tamamen vazgeçilmelidir. Yani cumhurbaşkanımızın dediği gibi yeni bir anlayışa veya reforma ihtiyaç vardır. Fakat bu söylem sadece eğitimle ilgili toplantı ve açılışlarda güzel bir hitabetle dile getirilmekle kalmamalı icraata geçilmelidir.
Binaların modernleştirilmesinin yanı ısıra insana değer vermenin de olmazsa olmaz olduğu bilinmeli; eğitim yöneticiliğine yapılan atamalarda siyaseten yakınlık ve sendikalara üyelik değil, liyakat öncelenmeli; eğitim yöneticileri ve öğretmenler popülizm adına veliye ezdirilmemeli, eğitimde verimliliği artırıcı gerçek anlamda denetim mekanizmaları kurulmalıdır. Zira büyük efor sarf eden ile adeta yatan aynı kefeye konulmaktadır.
Eğitimde var olan sorunları ve bunların çözüm yolları bu yazının muhtevasını aşar. Kaldı ki eğitimde var olan sorunlar ve bunların nasıl çözülebileceği gibi hususlar eğitim şuralarında ve bu alanda yapılan birçok toplantıda defalarca ortaya konulmuştur. Bu yazının temel amacı eğitim konusunda sergilenen iradenin gerçek anlamda sorunları çözmeye yönelik olup olmadığına dikkat çekmektir.
Zira 18 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı yapan bütün bakanların neredeyse ilk cümlelerinden birisi “sistemin değişmesi gerekir/sistemi değiştiriyoruz” oldu. Ama Sayın Cumhurbaşkanı en sonunda çıkıp yukarıda alıntıladığımız cümleleri kuruyorsa, burada ciddi anlamda bir irade problemi var demektir.
Milli eğitimdeki sıkıntılar ya çözülmek istenmiyor ya da çözüm konusunda gerekli irade ortaya konmuyor, gerekli adımlar atılmıyor demektir. Umarım Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sözleri sadece bir törende yapılmış bir konuşma olarak kalmaz.
Eğitim konusuna var olan sıkıntıların nerdeyse tamamının bir benzeri yükseköğretim kurumlarında da mevcuttur. Bu noktada atılacak adımlar tepeden tırnağa kadar olmalıdır.
Günü kurtarmaya yönelik adımlar atmaktan kaçınılmalı, kalıcı kararlar alınmalıdır. Şu hakikat iyi bilinmelidir ki, “sizinle aynı değerlerde buluşmayan bir nesil sizin değerlerinizi geleceğe taşıyamazlar.” Fikren de ruhen de iktidar olamazsınız. Zahiren iktidar ise saman alevi gibidir çabuk geçiverir. Fikren muktedir olmanın en önemli yolu eğitimdir.
Çünkü herkesin yolu buradan geçer…

[1] https://www.haberturk.com/cumhurbaskani-erdogan-dan-son-dakika-aciklamasi-flas-egitim-reformu-cikisi-haberler-2840210. Erişim: 20.10.2020.