Dünyadaki Suriyeli mülteci sayısının 10 milyon olduğu tahmin ediliyor. Tek başına komşu ülkeler 6 milyonuna ev sahipliği yapıyor. Sadece Türkiye’de 3 buçuk milyon Suriyeli yaşıyor. Altı Körfez ülkesinde yaklaşık 1 buçuk milyon Suriyeli yaşıyor ve bunların büyük bir bölümü de Suudi Arabistan ve BAE’de bulunuyor. Avrupa Birliği ülkelerine dağılan yaklaşık 1 buçuk milyon Suriyeli mültecinin önemli bir bölümü Almanya’da yaşıyor. Aile birleşimi kapsamında olanlar dahil burada yaşayan Suriyelilerin sayısı 1 milyona yaklaşmış bulunuyor.
Yukarıda yer verdiğimiz rakamlar, Suriyeli mülteciler meselesinin hem Suriye meselesiyle ilgilenen taraflar hem de buna dahil olanlar için çok yönlü önemini gösteriyor. Konu, insani açıdan önemi dışında her bir taraf için kendi çıkarları açısından ayrı bir önem taşıyor. Komşu ülkeler, özellikle de Türkiye, Lübnan ve Ürdün açısından Suriyeli mültecilerin geri dönüşü, bu konunun genel olarak karışık olan koşulları üzerindeki siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik baskılarını hafifleteceği için önemlidir. Onların yaşamlarını iyileştirmek ve sığındıkları ülkelerdeki sorunlarını ve acılarını hafifletmek için uluslararası kuruluşlar aracılığıyla veya doğrudan maddi ve ayni yardım sağlayan devletler içinse, sorumluluklarını ve katkılarını azaltacağı için önemlidir.
Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri gibi göçmenler için cazip ülkeler için mültecilerin dönüşü, mülteci akınını durdurmak, mültecilerin geri dönüşü çerçevesinde bazılarını Suriye’ye iade ederek sayılarını azaltmak anlamına gelmektedir. Mültecilerin ülkelerine dönüşü, dünyadaki terörizm tehdidini de azaltacaktır. Bu, mültecilerin yaşadıkları ülkelerde, siyasi ve sosyal çevreler tarafından siyasi arzu ve hedefler için yaygınlaştırılan ve propagandası yapılan bir söylemdir. Mülteci sorununu terörizm ile ilişkilendiren medya ve uluslararası araştırma merkezleri de kendisine hizmet etmektedir.
Hiç şüphe yok ki, mültecilerin dönüşü konusu, Suriye çözümü bağlamında iyi, pratik bir fikirdir ve ilgili tarafların çoğu tarafından istenmektedir. Suriye meselesi içinde büyük önem taşımaktadır, çünkü çözümün kapılarından biri olabilir. Ancak mesele yukarıda bahsedilenlerden tamamen farklı yönlerde de ele alınabilir. Nitekim mültecilerin geri dönüşü konusuna Rusya’nın bakış açısı buna örnektir. Ruslar bu konuyu yukarıda bahsettiğimizden farklı bir şekilde ele alıyorlar, çünkü Suriye çatışmasındaki konumları diğer taraflardan farklıdır. Rusya, mevcut rejimi korumak ve Beşşar Esed'i başkanlıkta tutmak için devam eden çabaların lokomotifidir. Onun aksine, Suriye meselesiyle ciddi ve olumlu etkileşimini ve uzlaşısını çevreleyen belirsizliklere rağmen, uluslararası toplumun Suriye rejimi ve başkanına karşı bilinen ve yaygın pozisyonu, kesinlikle değişmesi gerektiğidir. Özellikle de işlediği suçlar, dünya için oluşturduğu sorunlar ve tehlikelerden sonra uluslararası toplum, bütün bunları görmezden gelip kendisine yol açan taraf ile yeniden çalışmanın zor olduğu eğilimindedir.
Rusya'nın mültecilerin dönüşü konusundaki farklı tutumunun özünde, ilgili tüm bölgesel ve uluslararası taraflardan farklı olan hedefleri yatmaktadır. Rusya, kendisinin ve müttefiklerinin hedeflerine ulaşmak için söz konusu tarafların hedeflerini kullanmaktadır. Bu hedeflerin başında şunlar geliyor; Esed rejiminin yeniden pazarlanması ve uluslararası toplumla ilişkilerinin normalleştirilmesi. Müttefikleri İran ve Esed rejimiyle birlikte mevcut koşullardan politik ve ekonomik olarak en çok yararlananlardan olmasını sağlayacak yeniden imar meselesi için mültecilerin geri dönüşünü kullanmak.
Suriyeli mültecilerin varlığının iki ülkeye neden olduğu yük nedeniyle Lübnan ve Ürdün’ün artan şikayetleri sonucunda, Moskova son 4 yıldır bu ülkelerle bireysel temaslar, bölge ve dünya ülkeleriyle de istişarelerde bulunuyor. Baskı ve güç kullanma yoluyla olsa bile mültecilerin geri dönüşünü sağlamaya çalışıyor. Nitekim Lübnan’da Hizbullah, Ordu ve Lübnan Kamu Güvenliği’nin baskısı ve zorlaması ile bazı mülteciler ülkelerine geri döndüler. Ancak Moskova’nın bu çabaların ciddi sonuçları olmadı. Bunun nedenleri, Suriye’de oldukça kötü olan yaşam, geçim ve maddi koşulların yanı sıra, Esed rejiminin geri dönenlere karşı tavrıdır. Geri dönmek isteyenlerin öncelikle rejimden onay almaları gerekiyor. Ancak rejim, geri dönenlere kendi şehirlerine ve evlerine dönmelerine izin vermiyor. Sadece kendisinin belirlediği yerlerde yaşamalarına izin veriyor. Dahası, geri dönenler güvenlik güçleri ve rejim ile müttefiklerine bağlı milisler tarafından şantaja, baskılara ve müdahalelere maruz kalıyorlar.
Ancak, Moskova'nın Lübnan ve Ürdün ile mültecilerin dönüşü konusunda ilerleme kaydedememesi, uluslararası ortamda çabalarını genişletmeye yönelmesine engel olmadı. Nitekim, mültecilerin geri dönüşüne karşı olduğu ve göç etmek zorunda kalmalarındaki rolü bilinmesine rağmen Esed rejimini, 11-12 Kasım tarihlerinde Şam'da Suriyeli mültecilerin dönüşünü tartışmak için uluslararası bir konferans düzenlenmesini kabul ettiğini açıklamaya zorladı. Bu vesileyle, rejimin tepesindeki ismin, öldürülenler ve göç ettirilenlerden sonra homojen bir toplum elde edildiği yönündeki sözlerini de hatırlatalım.
Geçmişte olduğu gibi, Rusya'nın bu çabaları da yaygın uluslararası ve bölgesel ret ile karşılaştı. Çünkü bunun özünde de, Rusya’nın mültecilerin geri dönmesi için gerçekleşmesi gereken şartlardan kaçış isteği gizli. Mültecilerin geri dönmesi için öncelikle, Esed rejimini onları ülkelerinden ayrılmaya sevk eden koşulları değiştirmeye zorlamak gerekiyor. Bunların başında da politik ve güvenlik koşullar geliyor ve bunlar değişmek bir yana daha da kötüleşti. Rejimin politikalarının bir sonucu olarak ülkede hüküm süren ekonomik felaketin yanı sıra Suriye'de sağlık sisteminin tam anlamıyla çökmüş olduğu bir zamanda etkili olan Kovid-19 salgını ışığında Suriye’de hayat gittikçe zorlaşıyor
Rusların iletişim kurduğu hükümetlerin çoğu, Moskova'nın çabalarının asıl amacının mültecilerin geri dönmesi olmadığının farkına vardı. Rusya’nın Suriye'nin yeniden inşası ve Esed rejiminin kontrolü altında ona yardım sağlama konusunun yeniden görüşülmesi için bunu bir gerekçe olarak kullandığının bilincinde. İlgili ülkelerin çoğu bu düşünceyi siyasi çözümden ayrı olarak ele almaya karşı olduklarını birçok kez dile getirmişlerdi. Suriye’nin yeniden inşası ve yardımlar meselesini, Moskova’ya bağlı Esed rejiminin siyasi uzlaşı sürecinde pratik adımlar atmaya başlamasına bağlamışlardı. Kovid-19 salgını koşullarını ve ekonomileri üzerindeki etkilerini göz önüne alan bu ülkelerin, Ruslara açıkça söylemeseler de, Esed rejimi otoritesi altındaki bir Suriye’ye yardım etmeyi düşünmediklerini varsayıyorum. Zira bu ülkeler yapacakları yardımların, BM’nin sağladığı yardımlar gibi rejim, İran ve Ruslar tarafından paylaşılacağı ve Suriyelilere çok azının kalacağını biliyorlar. BM’nin Suriye’ye gönderdiği yardımların Esed rejimi tarafından yağmalanıp büyük bir bölümünün destekçileri ve paralı askerlerine dağıtıldığı biliniyor.
Rusya’nın Suriye’deki çıkmazı, barbarlığı, kana susamışlığı ve bitmeyen yalanlarının yanı sıra, dünyayı aptal durumuna düşürme çabalarında da gizlidir. Sorun, dünyanın veya önemli aktörlerinin bu Rus oyununa kanmayı kabul etmeleridir.
TT
Mültecilerin dönüşü ve Rus çıkmazı
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة