Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Kartallar ve kargalar

Anlatıldığına göre; bir kartalı gagalamaya cesaret eden tek kuş kargadır. Kartalın üstüne oturur ve boynunu ısırır. Ancak kartal yanıt vermez, karga ile savaşmaz; kartal zaman veya enerji israf etmez.
Sadece kanatlarını açar ve göklerde yükselmeye başlar. Uçuş ne kadar yüksekse, karganın nefes alması o kadar zorlaşır ve karga oksijen eksikliğinden sersemleyerek düşer.
Son bir iki haftadır Müslümanların gündemini meşgul eden konuların başında Hz. Peygamber ile ilgili Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sarf ettiği sözler ve Charlie Hebdo dergisinde yayımlanan Hz. Peygamberin tasvir edildiği çirkin karikatürler.
Bu karikatürler ve Hz. Peygambere yönelik seviyesiz açıklamalar ilk sadece Fransa’nın yaptığı bir edepsizlik değildir. Avrupa’da yöneticilik yapan birçok kişi daha önce benzer ifadeler kullanmışlardır. Bu tür açıklama ve girişimlere yönelik tepkiler -şiddette kaymamak kaydı ile- en üst düzeyde mutlaka gösterilmelidir. Bunu sonuna kadar destekliyorum.
Bütün Müslümanlar ortak bir tavır ve tepki koymalıdırlar elbet. Ancak bundan daha önemlisi, birlikte hareket etmeyi öğrenmeleri ve kim olduklarını hatırlamalarıdır.
Yani kartal olduklarının farkına varmaları gerekir. Zira yukarıda aktardığımız hikayede olduğu gibi Müslümanlar yapmaları gereken işe odaklanır ve olmaları gereken konuma gelmek için çaba gösterirlerse onları hiçbir karganın gagalaması yollarından alıkoyamayacaktır.
Başta Basra ve Arap Körfezi ülkeleri olmak üzere bütün Müslüman ülkelerin yöneticilerine çağrımız şudur: İnkarcıların yanında yer almak, onların himayesine sığınmak ve kardeşlerinize sırt dönmek sizleri yüceltmez. Aksine zillete düşürür. Çıkar Trump veya bir başkası “Ben izin vermezsem koltuğunda bir hafta oturamazsın” der. Diğerleri de bunu izler durur.
Bütün Müslüman ülkeler etnik ve mezhebi farklılıkları bir kenara bırakarak birlikte hareket etmenin yollarına bakmak zorundadırlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına yönelik yapılmaya çalışılan hakaret her bir Müslüman ülke lideri için söz konusudur.
Özellikle de bazı Körfez ülkelerinin liderleri Avrupa ve Amerika’nın elinde bir oyuncağa dönüştüklerinin idrakine varmak zorundadırlar. Liderler bunun farkına varamıyorsa Müslüman halklar gerekli uyarıları yapmak ve tepkileri göstermekle yükümlüdürler. 
Zira şu ilahi uyarıyı hiçbir kimse unutmamalıdır:
“Yalnızca içinizdeki zâlimleri vurmakla kalmayacak, aksine, bütün toplumu kasıp kavuracak savaş, fakirlik, anarşi, ahlâksızlık, yozlaşma, ruhsal ve toplumsal çalkantılar... gibi bir felâketin sizi perişan etmesinden korkun; Allah’ın azâbının çok şiddetli olduğunu da bilin!”[1]
Bu ayetin hemen bir öncesinde Allah Teâlâ iman ettiğini söyleyen kişilere “Allah ve Elçisi, bireysel toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasi, ahlâkî... yönlerden dirilişinizi sağlayacak bir konuda size çağrı yaptığında, bu çağrıya mutlaka uyun…” çağrısı yapılmakta ve adeta bu çağrıya uymadığınız takdirde başınıza gelebilecek olan musibetlere hazır olun denilmektedir.
Dilerseniz Müslümanları diriltecek çağrılardan bir iki tanesini hatırlayalım:
“Hep birlikte, Allah’ın yeryüzüne uzatmış olduğu Kur’an ipine ama tümüne sımsıkı sarılın; sakın ondan ayrılmayın!..”[2]
“Allah’a ve Elçisine gönülden boyun eğerek itaat edin ve sakın birbirinizle çekişmeyin; aksi hâlde korkuya kapılırsınız da, bütün heybet ve kuvvetiniz kaybolup gider…”[3]
“Hiç kuşkusuz Allah, Kendi dâvâsıuğrunda tuğlaları birbirine kenetlenmiş sağlam bir bina gibi düzenli birlikler hâlinde savaşanları sever”[4]
Müslümanlara hayat verecek onları diriltecek bu ve benzeri ilkeri hayatımızın temel düsturu haline getirmeli ve kargalarla vakit kaybetmeyi bırakmalıyız.
Sadece onları yükseklere çıkarıp ve yolunuza devam edelim.
Bırakalım gerisini kargalar düşünsün...

[1] Enfal 8/25
[2] Al-i İmran 3/103
[3] Enfal 8/46
[4] Saff 61/4