İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

G20 zirvesi… Fırsatları yakalama zamanı…

Suudi Arabistan Krallığı’nın ev sahipliği yaptığı G20 zirvesinin benzeri görülmemiş koşullarda gelen istisnai bir zirve olduğuna tanık oluyoruz. Onu çevreleyen küresel atmosferin tanıdık, bilinen ve anlatılan çerçevenin dışında göründüğünü söyleyerek abartmış olmayız. Ön planda bir virüsün ortaya çıkmasından kaynaklanan ve kimsenin onunla nasıl başa çıkacağını bilmediği salgın, insanlığın gündüzünü tedirgin ederek gecesini uykusuz bırakıyor. Salgın ayrıca, kazanımları yakında yüzeye çıkacak bir ekonomik krize neden oluyor.
Salgına atıfla, ihmal ve doğaya karşı eylemin devam etmesi halinde insanlığı neredeyse tehdit eden kötü iklim koşullarına tanık oluruz. Okyanusun ötesinde ABD başkanlık seçimlerinin sonucuna ilişkin olağandışı bir siyasi kargaşa durumu mevcut. Doğu Asya’da da ileri kutupluluk merkezleri üzerinde bir mücadele var. Yaşlı Avrupa ise eylem veya etki bağlamlarının dışında görünüyor.
G20 zirvesi, ‘herkes için 21’inci yüzyılın fırsatlarını yakalamak’ sloganını yükseltiyor. Bu nedenle dünyanın, karşılaştığı engellerle mücadele etmek için birleşik bir iradeye ihtiyacı var. Bu noktada Suudi Arabistan, 1 Aralık 2019 tarihinde zirvenin başkanlığını devraldığında, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ‘Krallığın, küresel uzlaşıyı güçlendirmeye çalışacağı, insanlığın karşı karşıya olduğu tüm zorlukları ele almak için gruptaki ortaklarıyla birlikte hareket edeceği ve dünyanın her yerinde güvenlik ve istikrar ilkeleri oluşturacağı’ açıklamasını hatırlıyor.
Geçen yıl Suudi Arabistan, insanlığı korkunç pandemiden kurtarmak için yürütülen çalışmalara, G20 ile aktif olarak katkı sağladı. Aşıların üretimi ve dağıtımı da dahil salgınla mücadele için yaklaşık 21 milyar dolar destek verdi. Aynı şekilde virüsten mustarip olan küresel ekonomiyi korumak amacıyla 11 trilyon dolar pompaladı.
Mevcut anın acılarına ve korkunç zorluklarına rağmen Suudi Arabistan’ın iradesi ve sağlam liderliği, Riyad’a dünya sahnesine çıkmak üzere bir fırsat sundu. Hırslı vizyonunun dünya sahnesine yansımalarından bahsetmiyorum bile.
G20 zirvesinin, en belirgin uluslararası zorlukları ele almak için dünya liderleri, iletişim grupları ve uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışarak şu anda küresel çabaları artırmanın en iyi yolu olduğu sonucuna varılabilir. Bu çerçevede şu soru gündemde; Bu zorluklar nelerdir?
Zirvenin eksenleri, mevcut alanın izin verdiği ölçüde tartıştığımız üç temel sütun aracılığıyla ileri düzeydeki soru işaretine yanıt veriyor.
İlk olarak; Özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insanları, düzgün yaşamaları, çalışmaları ve refah içinde olmaları için güçlendirmek. Bu durum, meşru ve yasal çerçevede ve ekonomik- yaşam olanakları ışığında herkese yol sağlayan koşullar oluşturarak, zirve çalışmalarının temel insani boyutudur.
İkinci olarak; Gezegeni korumak. Bu noktada yeryüzünde meydana gelen, bitki ve memelilerin yaşam ve gelişim fırsatlarını, ayrıca insanlar ve hayvanları ciddi şekilde olumsuz etkileyen değişikliklerin bir sonucu olarak, şu anda herkesi endişelendiren bu ekolojik bağlama bakmalıyız.
Üçüncü olarak; Yenilik ve teknolojik ilerlemenin faydalarını paylaşmak için uzun vadeli, cesur stratejiler benimsenerek, yeni ufukların şekillendirilmesi anlamına gelen, yeni vizyoner ufuklar… Başka bir deyişle, takip edilen yollar dışında bir çaba ve herkes için ve haklı olarak fırsat kapılarını açan yaratıcılık yolları arayışı.
Peki bu zirvenin özel olarak amacı nedir?
Özetle, umudu gerçeğe dönüştüren önlemlerle, bir yandan Kovid-19’un tehlikesi, diğer yandan da diğer modernist tehditler karşısında artık yalnız hisseden kaygılı insanlığın güvenini tazelemek, borçların hafifletilmesi, gelişmekte olan ülkelerin krizle etkin bir şekilde yüzleşmesini sağlamak için daha cesur tedbirler benimsemek ve küçük çaplı küresel durgunluğun büyük çaplı küresel durgunluğa dönüşmesini önlemek…
Suudi Arabistan, dünyanın krize yanıt verme ve daha iyi bir iyileşme çabasında benzeri görülmemiş bir liderliğe ihtiyaç duyduğunu ve salgının tüm liderlere yönelik bir alarm olduğunu hızlı ve akıllı bir şekilde fark etti. Zeki Suudi liderliği, küresel bölünmenin herkesi tehlikeye atmak anlamına geleceğini biliyor.
Riyad, bu noktada küresel ekibin ve tek beşeri ailenin ruhunu güçlendirmek için dünyanın her yerinde faaliyet gösterdi. Zira devasa küresel endişeler, sağlık ve ekonomik zorlukları yönetmek için bireysel olarak değil, gruplar ve kurumlarla aşılabilirdi. Dünya, birbiriyle son derece bağlantılıdır. Bu nedenle farklı görünümlere, koşullara ve geleneklere saygı duyarak birlikte çalışmaya ihtiyaç duyuyor.
Riyad’daki G20 zirvesi, son ışık enerjisi olabilir. Ayrıca insanlığa, küreselleşmenin önemini, etkinliğini ve hizmetini kanıtlamak üzere bir umut olabilir. Belki de koronavirüs aşısı meselesi, ‘aşıyı kar elde etmek ve servet biriktirmek için bir fırsat olarak görmeyip en hızlı zamanda ve en büyük miktarlarda sağlayarak, üretim maliyetlerine eşdeğer bir fiyata dünyanın geri kalanına dağıtarak, hatta yoksul ülkelerin ve halkların bunu elde etmesine yardımcı olarak’, küreselleşmenin gerçek testi olmaya devam ediyor. Bu mesele, barbar kapitalizmin yollarında yağmalanmış insan ruhunu geri getirmek amacıyla, insanlığındaki diğer yaralılara bir pencere açtı.
Bugün, Suudi Arabistan’ı G20 zirvesi aracılığıyla insanlığı korku ve acı bariyerini aşmaya davet ediyor.