İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi çabalarını taçlandıran Yemen hükümeti

Geçtiğimiz günlerde, Suudi Arabistan'ın Yemen'i yeniden birleştirme ve Yemenlilere kötülük taşıyan yabancı planlara karşı mücadele çabalarında hoş ve arzu edilen bir başarıya tanık olduk.
Hadimul Haremeyn Şerifeyn Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın temsil ettiği siyasi liderliğinin vizyonu sayesinde Suudi Arabistan, Yemen hükümetinin kurulması ve askeri boyut gibi Riyad Anlaşması'nın en önemli adımlarını uygulamak için Yemenli kardeşlerinin mutabakata varmalarını sağlamayı başardı.
Elbette buna giden yol taşlarla döşenmemiş, aksine engellerle ve zorluklarla dolu bir yoldu. Ancak Suudi Arabistan’ın anlaşmazlıkları çözmek, Yemenli tarafların perspektiflerini yakınlaştırmak için benimsediği yöntem, herkes için kabul edilebilir bir siyasi çözümün meydana çıkmasına neden oldu. Bu yöntem, anlaşmazlıkları çözmekte bir model haline geldi.
Yemen, Suudi Arabistan için sadece bir coğrafi komşu değildir. İki halk arasında kardeşlik ve onları bir araya getiren uzun bir tarih var. Yemen'de güvenlik ve barışın yeniden sağlanması, istikrarın egemenliği ve kalkınma sürecinin sağlanması meselesi geçmişte ve bugün Suudi Arabistan için hep bir öncelik olmuştur.
Yemen tarafına gelince, her iki tarafın, yani Yemen cumhurbaşkanı ve hükümeti ile Aden ve Abin’deki askeri komutanlar ve Geçiş Konseyi’nin gösterdiği rasyonaliteyi gönülden kutluyoruz. Her iki taraf da Suudi Arabistan’ın çabalarına karşılık verdiler. Anavatanları Yemen, onlar için diğer her şeyin önünde yer aldı.
Doğrusu Yemen’in yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği depremin, bizzat Yemenlileri sarsması gerekiyordu. Neyse ki, kardeşlerini desteklemek ve onlara yardım etmek gibi bir rolü olduğuna inanan Suudi Arabistan, Yemen’deki çalışmaları hızlandırmak için her zaman yardım elini uzatmaya hazırdı. Yemen Başbakanı’nın da atıfta bulunduğu gibi Suudi Arabistan, bunun için kurtarılan şehirlerde durumun normalleşmesi için farklı ve kapsamlı bir yaklaşım benimsedi. Daha sonra, devletin restorasyonunun tamamlanması ve Husi darbesinin sona erdirilmesi sürecini hızlandırmaya yardımcı olması için, askeri ve güvenlik boyutlarını birleştirmeye, ulusal birliği açık ve sağlam temeller üzerine inşa etmeye yoğunlaştı.
Suudi diplomasisi, son birkaç ay boyunca açık ve net bir hedef için yoğun bir şekilde çalıştı. O da zamanla yarışarak Yemen’in iç işlerini düzenlemekti. Zira, bilhassa Biden liderliğinde yeni Demokrat yönetimin göreve başlayacak olmasıyla, hiç kimse bölgenin önümüzdeki aylar içindeki jeopolitiğinin nasıl olacağını bilemez.
Gerçekte, Suudi Arabistan’ın Yemen dosyasındaki her başarısı, ona doğru ilerleyen ve sadece ölüm taşıyan füzelerin, gemilere zarar veren botların dilinden konuşan İran'ın planlarına karşı bir siyasi ya da askeri güç boşluğunun doldurulması gibidir. Ama her şeyden önce insani ve vicdani bir boşluğun doldurulmasıyla eş değerdir.
Basra Körfezi ve Kızıldeniz'de Suudi Arabistan’ın gözleri hep açık. Arap kardeşleriyle ilişkilerinde de perde arkasında neler olup bittiğini biliyor. Karanlık gecelerde neler planlandığının farkında. Arap dünyasının 10 yıl öncekine benzer bir başka kabusa uyanmaması için tetikte.
Suudi Arabistan’ın çabaları her şeyden önce bölgesel, ardından küresel düzeyde geniş çapta destekleniyor ve memnuniyetle karşılanıyor. Yalnızca Ortadoğulu değil, uluslararası gözlemciler de kendisini takdir ediyor. Suudi Arabistan’ın bölgede ve dünyada barışı korumaktaki öncülüğüne de, bugünü belgeleyen ve geleceğin özelliklerini belirleyen tarih boyunca kökleşmiş bu yaklaşım yaraşır.
Gün geçtikçe Suudi Arabistan lehindeki uluslararası tanıklıklar artıyor ve Yemen'de insani ve ilerici bir rol oynadığı gerçeği gittikçe daha çok kabul görüyor. Bu tanıklıkların sonuncusu, İngiltere'nin Kıtlık Önleme ve İnsani Çalışmalar Özel Elçisi Nick Dyer’a aitti. Dyer, Suudi Arabistan’ın son iki yıl boyunca Yemen’de kıtlığın önlenmesinde merkezi bir rol oynadığını belirterek Yemen Merkez Bankası ve BM kurumlarına verdiği desteği övdü.
Riyad'ın iyi niyet ve iradesi tarafından desteklenen son Yemen mutabakatı, Yemenlileri binlerce kişinin ölümüne neden olan bir kıtlığın pençesine düşmekten kurtarmak için son ve belirleyici kart olabilir. Kıtlık, çatışma, iklim ve salgın Yemen için bir risk, hepsi birlikte oradaki gıda güvenliğini tehdit ediyorlar. Darbeci Husi liderliğinin halka gönderilen yardımları yağmalamayı sürdürmesi, bunların altında ezilen halkın durumunu daha da zorlaştırıyor.
BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths de Suudi Arabistan’ın başarılı olan Yemenlileri birleştirme çabaları lehine tanıklık etti. Son adımı, Yemen'de kalıcı bir siyasi çözüm ve istikrarı güçlendirmeye, devlet kurumlarını iyileştirme ve Yemenlilerin birbirleriyle siyasi ortaklık seviyesini yükseltmeye dönük önemli bir hamle olarak tanımladı. Peki, bu son başarı ile her şey bitti mi?
Elbette hayır. Yemenlilerin dikkatli olmaları gereken nokta da bu. Onlar büyük bir savaş veriyorlar ve ancak Yemen’i kontrol etme hayalleri kuranları püskürtmek ve engellemek için iradeler birleşip uzlaştığında savaş onlar lehine sonuçlanacak. Bu nedenle, yollarını birleştirerek kazandıkları gücü pekiştirmek, daha sonra Yemen topraklarının tamamını ebediyen kurtarmaya odaklanmak için yoğun çaba harcamalılar.