ABD’nin 46’ıncı Başkanı’nın Beyaz Saray’a yerleşmesinin üzerinden birkaç saat geçti, ne var ki bu birkaç saat, kimisi için tartışmalı, kimisinin de – ki bunların sayısı da oldukça fazla- zamanın doğruluğunu ispatlayacağına inanmayı sürdürdükleri Trump’ın mirasını devralan kişinin benimseyeceği politikaların ilk işaretlerini de taşıyordu.
Her halükarda, Biden’ın yemin töreninde yaptığı konuşmayı dinleyenlerin çoğu, kendisinin siyasi vizyon sahibi birisinden ziyade bir din vaizi veya sosyal reformcu gibi göründüğü izlemine kapıldı. İlk ve en çok odaklandığı nokta, büyük problem ve sorunlar nedeniyle, ABD vatandaşlarının göz pınarlarından akan yaşları silmek için atılacak adımlar oldu. Bu sorunların başında da şu ana kadar 400 binden fazla Amerikalının ölümüne neden olan pandemi geliyordu. Zira aşıların etkinliği konusundaki görüşler belirsizliğini koruyor.Trump döneminde şiddetlenen toplumsal çatışmaya gelince, kendisi, ABD ulusal dokusunun duvarında bir çatlağa neden oldu. Bu nedenle, Biden’ın Capitol Tepesi’nde verdiği vaazın, ağır yaraları iyileştirmekte ne kadar etkili olacağını sorgulamak, filozof grubunun dediği gibi bir zorunluluk.
Biden içeride net bir hoşgörü dokunuşunda bulundu. Hem kendisine oy verenlerin hem de vermeyenlerin başkanı olacağını söyleyerek ikili keskin bölünmeler çıkmazını aştı. Bizimle olanlar ve bize karşı olanlar düşüncesinin ötesine geçti.
İş işten geçtiğini, ırkçılık ve nefret virüsünün yayıldığını söyleyenler olabilir, bu her ölçüde karamsar bir görüş. Biden’ın konuşmasına basitlik damga vurdu. Zamanın ruhunda ve bedeninde bıraktığı izler ona intikam almak isteyenin bir değil iki mezar kazması gerektiğini öğretmiş görünüyor.
Yeni ABD Başkanı’nın dış dünyaya verdiği mesajlarda kullandığı dil, dünyayı yeniden aydınlatması için ABD tepesini yeniden ışıklandırmaya çalışacağını gösteren sevgi ve muhabbet köprüleri gibiydi. Üçüncü bin yılın başlangıcından itibaren ABD’nin ışıkları kısıldı, gecenin karanlığı neredeyse her yerini kaplamak üzere, dünya genelinde gönüller kendisine karşı bir kin ve nefretle doldu.
Biden’ın hoşgörüsü ve ABD’nin gerçek güçlerini yeniden canlandırma girişimleri, Capitol Tepesi’nde vaaza yakın konuşmasından ibaret kalmadı. Biden, Beyaz Saray’a girişinin daha ilk dakikalarında, yakın zamanda izleyeceği yol ve süreçleri hakkında ipuçları veren bir dizi karara imza attı. Bu kararlarla, kimliksel problemlerinden arınmış bir ABD vatandaşı hedefleniyor gibi görünüyor.
Beyaz Saray’ın yeni efendisinin imzaladığı ilk karar, özellikle de ABD’nin bu kış korkunç kayıplar yaşayacağına dair kötümser beklentiler ışığında, Kovid-19 virüsünün şiddetli bir şekilde yayılmasıyla mücadele için federal tesisler, uçak ve toplu taşıma yolcularının maske takmasını zorunlu kılan karar oldu.
Biden kendinden emin görünüyordu. Aşırı ve radikal sağcı grupların tartışma konusu olacağını bilmesine rağmen, bu kararı tereddüt etmeden imzaladı. Salgının daha korkunç bir boyuta ulaşması halinde bu kararı, başta ekonomik kapanma olmak üzere başka kararlar da takip edebilir.
Biden ayrıca en çok tartışma yaratan başkanlık kararnamelerinden birinin uygulanmasını da durdurdu. Başkan Trump’ın Meksika sınırındaki duvar inşası kararını askıya aldı. Yeni Başkan, ABD’nin daha fazla duvar değil köprüye, selefinin sınırda göçmen anne babalar ile çocuklarını birbirlerinden ayıran politikasından geri adım atmaya, göçle ilgili sıradan ihlaller nedeniyle ebeveynlerin maruz kaldığı yasal kovuşturmalardan vazgeçmeye ihtiyacı olduğuna inanıyor.
Kırk yıllık politikacı Biden, iç meselelerle ilgili başka kararnameler de imzalamaya hazırlanıyor. Bunların başında, ABD içinde yasadışı bir biçimde yaşayan milyonlarca göçmen sorununu çözmek geliyor. Böylelikle, ABD’nin halen göçmenler devleti olduğuna, özellikle ellili yıllardan itibaren ABD’ye parlaklığını ve cazibesini kazandıran Amerikan rüyasına ulaşmayı hayal edenlerin yüzüne kapılarını kapatmayacağına inandığını da gösterdi.
Biden’ın dışarıda inşa ettiği köprülerden özellikle üçüne atıfta bulunmalıyız; birincisi, Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilme kararını iptal eden kararı imzalamak. Trump, Kovid-19 virüsünün ortaya çıkışı ve yayılması konusunda gösterdiği ihmalkarlık nedeniyle dünyanın sağlığından sorumlu BM kuruluşunu cezalandırmak için, ülkesinin kuruluştan çekileceğini deklare etmişti. Trump’ın suçlamaları doğru ya da yanlış olabilir ancak çekilmek bir işe yaramaz, aksine Washington, insanlığı yakın bir tehlikeden kurtarmaya çalışan aktif bir üye olmaya devam ettikçe, önemli bir ahlaki ve vicdani rol oynamayı da sürdürebilir. Bu da kuşkusuz, dünyanın tüm başkentleri tarafından takdir edilecektir.
Biden’ın gündemin konusu olacak ikinci dış köprüsü, ABD’nin Paris İklim Anlaşması’na geri dönmesini öngören karardı. Bu, Trump’ın görev süresin en başında aldığı tek yanlı icraatları arasında ilk sıralarda yer alıyordu. O dönemde bu, son derece dar görüşlü pragmatik bir ekonomik karardı. Trump, ortaklığın ABD’nin büyük ekonomik fırsatlar kaybetmesine ve dünya ekonomisinde Çin’in sızmasını sağlayan boşluklar açtığına inanıyordu. Bu yolda dünya ve insanlığı bir kerede sonsuza kadar yok edebilecek ekolojik tehlikelere aldırış etmedi. Oysa bütün bilimsel çalışmalar gezegenin intiharın eşiğinde olduğunu gösteriyor.
Biden’ın üçüncü köprüsü, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelere uzandı. Yeni Başkan Biden, Trump’ın, söz konusu ülkelerin vatandaşlarının ABD’ye girişini yasaklayan kararını askıya aldı. Trump’ın bu kararı tüm Müslümanlara karşı olmayıp sadece terörist ve aşırılık yanlılarının ABD’ye girişini engellemeyi amaçlıyor olsaydı bile son 4 yıl boyunca İslam dünyasının ABD’ye bakış açısını kara gölgeleriyle gölgeledi.
Bütün Amerikalılar Biden’ın hoşgörülü ve uzlaşmacı yaklaşımlarını büyük bir içtenlikle kabul edecekler mi yoksa bu iç çatışmanın yeni bölümleri buradan mı başlayacak?
TT
Biden: Hoşgörü süreci ve uzlaşı yolları
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة