Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Yeni bir Arap Baharı yaşanır mı?

İroni şu ki, Ortadoğu’da esen Arap Baharı fırtınasının üzerinden on yılın geçişi ve bir kısmı bu fırtınaların kopmasına katkıda bulunan bir Amerikan yönetiminin iktidara gelmesiyle aynı zamana denk geliyor.
Liberal Batı medyasının Arap Baharı'nın onuncu yıldönümünü nasıl okumamızı istediğinden bahsedeceğim. İngiliz The Guardian gazetesi, Arap Baharı’nın yıldönümünde bir haber yayınladı. Gazete, Arap Baharı'nın "zayıflıkları" ve "ayaklanmalar" hakkında yazdı. Gazetede Arap Baharı’nın, "tecrübe eksikliği ve organizasyon eksikliği" nedeniyle başarısız olduğunu ve “tek nedenin” bu olduğunu ileri sürdü.
Peki, İslamcılar arasındaki tuhaf karışım ne olacak? Örneğin; Vecdi Ganim, Eymen Zidan, İhvan mensupları, Husiler, ateistler, seküler feminist aktivistler...
Bu garip karışımın, çıkar çatışmasından arınmış, kalıcı, tutarlı bir kurumsal çalışmanın temellerini atması mümkün müdür? Bu karışım kişisel çıkarlar ve ideolojik çatışmadan arınabilir mi?
The Guardian resmi küçülterek ve bu karışımdaki yapısal uyumsuzluğu "liberaller ve İslamcılar arasındaki çatlaklar" olarak tanımladı. İngiliz gazetesi, ayaklanma olarak nitelendirdiği planlarının başarısızlığından dolayı bu güçleri sorumlu tutmaktan imtina ederek, Arap Baharı’nın başarıya ulaşamamasının gerekçesi olarak "kötü niyetli" devletleri ve güçleri sorumlu tuttu.
Gazete Arap Baharı’nı şu iddialı cümlelerle özetliyor: "Arap Baharı tamamlanmamış bir iştir”, "Ayaklanmalarla ilgili henüz son söz söylenemez."
Erdoğan’ın desteğini alan ve halihazırda Türkiye’de yaşayan Yemenli Aktivist Tevekkül Karman ise Arap Baharı'nın yeniden dönmesi için haykırıyor ve Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve diğer ılımlı ülkelere saldırıyor. Karman, Arap Baharı’nın yeniden dönüşünü müjdeliyor.
Alman DW TV kanalına konuşan Tevekkül Karman, “Vazgeçmeyeceğiz ve taviz vermeyeceğiz. Neyden vazgeçmeyeceksin diye sorabilirsiniz? Demokrasi, özgürlük ve insan haklarından. Recep Tayyip Erdoğan ve Vecdi Ganim’in temsil ettiği insan hakları.”
Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz ancak bugünkü küresel İhvan propagandası, "Arap Baharı" adı verilen kaos ve darbe mekanizmasına ışık ve enerji olmak için tam kapasiteyle çalışıyor.
Halihazırdaki ekonomik zorlukların sürmesini istiyorlar. Ancak, mesela Mısır'da ekonomik sıkıntılar Mübarek iktidarının son dönemlerinden çok daha az, Mursi döneminden bahsetmeye bile gerek yok. Kötüye değil iyiye bir gidiş var. Söylenecek çok şey var ama yeri değil.
Diğer mesele ise ABD’de iktidara demokrat bir yönetimin gelmesi. Kimileri bu dönemi Obama’nın üçüncü dönemi olarak görüyor ve yeni yönetimin İhvancı bir devrime güvenebileceğini öne sürüyorlar.
İhvan ve onlara güvenen bir halk başarılı olabilir mi?
The Guardian’ın haberindeki gibi, Mısır'da Mursi'yi, bugün Tunus'ta Gannuşi’yi destekleyen halklar, İhvan hesaplarında ve İhvan destekçisi beyefendilerin hesaplarında geçersiz bir rakam mı?
Kaos bahislerini veya Arap Baharı’na yeniden dönüş iddialarını küçümsemiyorum, ancak şiddetli fırtınanın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra bu durumu anlamaya çalışıyorum.