Askeri teçhizat taşıyan Mısır askeri uçaklarının Somali'nin başkenti Mogadişu'ya inişi, sınırlarındaki her türlü Mısır askeri varlığını kendisine ve bölge güvenliğine doğrudan tehdit olarak gören ve sınırlarını güvence altına almak, “Afrika Boynuzu bölgesinde güvenliği korumak” için önlemler almakla tehdit eden Etiyopya hükümetinin şiddetli tepkisi sonrasında bölgede büyük endişe yarattı. Doğrudan herhangi bir askeri gerilim artışının yaşanması pek olası olmasa da siyaset ve medya alanındaki yüksek tansiyonun tehlikesi hafife alınamaz; bu durum, tansiyonu düşürmek için bölgesel ve uluslararası müdahaleler gerektiriyor.
Ancak bölgedeki durumu takip eden herkes, Etiyopya'nın öfkesinin kaynağının sadece askeri teçhizat gönderilmesi değil, Mısır ile Somali arasında imzalanan protokol olduğunu biliyor. Protokol kapsamında Mısır, Etiyopya kuvvetlerine alternatif olarak Afrika Birliği'nin Somali'deki barış misyonuna katkı sağlamak üzere askeri güç gönderecek. Mısır kuvvetleri ayrıca Etiyopya sınırına yakın Somali bölgesinde de konuşlanacak. Somali hükümeti, iki ülke ilişkilerinde yaşanan gerilimin ardından Etiyopya güçlerinin topraklarından çekilmesini talep etmişti.
İki ülke arasındaki kriz, geçen ocak ayında Etiyopya'nın Somali'den ayrılan bir bölge olan ama bölgesel veya uluslararası olarak tanınmayan Somaliland Cumhuriyeti ile Kızıldeniz kıyısında bir alan kiralamasına olanak tanıyan anlaşma imzalamasıyla başladı. Başbakanına göre, anlaşma çerçevesinde Etiyopya, Somaliland'ı zamanı gelince bağımsız bir devlet olarak tanıyan ilk ülke olacak.
Anlaşma, Etiyopya'nın Somaliland'da Kızıldeniz’e erişimini sağlayacak 20 kilometrelik bir sahil şeridini 50 yıl süreyle askeri üs olarak veya ticari amaçla kullanmak üzere kiralamasına olanak tanıyor. Etiyopya denize erişim konusunda esas olarak Cibuti Limanına bağımlıydı. Bu anlaşma, Etiyopya hükümetinin 1993 yılında Eritre'nin bağımsızlığını kazanmasıyla denize erişimini kaybetmesinin ardından, Kızıldeniz kıyılarına ayaklarını uzatma hedefine ulaşmayı amaçlayan eylemlerinin bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. Daha önce de Sudan'ın Port Sudan Limanı ile Eritre limanlarını kullanmaya çalışmıştı.
Anlaşma, Somaliland'ı toprağı olarak gören ve bağımsız bir devlet olarak tanımayan Somali Cumhuriyeti'nde öfkeli tepkilere yol açtı. Anlaşmadan bir hafta sonra Somali Devlet Başkanı Hasan Şeyh Mahmud, Etiyopya ile ayrılıkçı Somaliland Cumhuriyeti arasında “yasadışı” saydığı deniz anlaşmasını iptal eden bir yasayı imzaladı. Somali hükümeti bu anlaşmaya tüm yasal yollarla karşı koyacağını belirtti. Düşmanlık ve egemenliğin açık ihlali olarak tanımladığı bu durumu kınadı.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Kızıldeniz'e erişimi güvence altına alma tutkusu, Etiyopya ile komşuları arasında bir gerilim kaynağı oluşturuyor ve Afrika Boynuzu'nda yeni bir çatışma korkusunu artırıyor. Etiyopya daha önce denize erişim konusunda Eritre limanlarına güvenmeye çalışmıştı ancak iki ülke ilişkilerindeki gerginlikler, bunu geleceğe dair hiçbir garantinin olmadığı bir mesele haline getirdi.
Bu gelişmeleri, Etiyopya'nın Sudan ve Mısır'a akan Mavi Nil'in kendi topraklarından geçen kısmı üzerinde inşa ettiği Rönesans Barajı ve barajı inşa etmeden önce istişare ve bilgi alışverişinde bulunmaması, güvenlik konusunda iki ülkenin çekincelerini gidermemesi nedeniyle, Etiyopya ile Mısır arasında mevcut gergin atmosfer dikkate alınmadan okumak mümkün değil. Ayrıca Başbakan Abiy Ahmed döneminde Etiyopya, birçok durumda Mısır'ın bölgedeki rolüyle ters yönde kesişen bölgesel bir rol oynamayı arzulamaya başladı ve onunla rekabete girdi.
Etiyopya, geçtiğimiz yıllarda Somali'de istikrarın sağlanmasında oynadığı rolü, Afrika Birliği’nin Barışı Koruma Güçlerine katılımını ve Somali'deki radikal Şebab İslami hareketinin eylemleriyle mücadeledeki rolüne bakıyor ve Mogadişu'dan bu rol için takdir bekliyor. Ama Somalililerin affedilmez bir hata olarak gördüğü Somaliland Cumhuriyeti'ne meşruiyet kazandıracak bir anlaşmayı imzalayarak, Somali hükümetine ve ülke kamuoyuna meydan okuduğunu görmüyor.
Öte yandan Kahire, Arap Birliği üyesi ve tam egemen bir hükümete sahip kardeş bir ülke ile protokol imzaladığını ve bu protokolün uluslararası yasalara veya bölgesel kuruluşların anlaşmalarına aykırılık içermediğini düşünüyor. Elbette Mısır, bölgedeki Etiyopya nüfuzunu kuşattığının ve Etiyopya'nın önceki hamlelerine, siyasi ve diplomatik nüfuzunu ve askeri yeteneklerini askeri harekât için olmasa da bir güç faktörü olarak kullanmasına karşılık verdiğinin de farkında.
Ortamın gergin olduğu ve olasılıkların ucunun açık olduğu inkâr edilemez, ancak adil oyunun sınırlarının aşılmamasında bölgedeki siyasi liderlerin basiretine ve uluslararası baskıya güveniliyor.