Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Humeyni’ye doğru hızla koşmak ve Lokman Selim’in kanı

Katil Hizbullah Fransa’daki Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olan aydın Lokman Selim’i katletti. Bu sırada Biden başkanlığındaki yeni ABD yönetimi ise -koştura koştura- canla başla Lübnan’daki yerel vekillerinden biri olan Hizbullah aracılığıyla Lokman’ı öldüren İran rejimi ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor.
Lokman Selim’in katili belli. Aslında Lokman, hazin sonundan önce katillerinin ismini sözle, sesle ve görüntüyle açıklamıştı. Tabii ki Hizbullah, Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnak Partisi-EDF) değil… Bu kesin! Bu Lübnan’da, Velayet-i Fakih devletinin gururlu askeri Hasan Nasrallah’ın liderliğindeki İran partisinin mizacı, adeti, ahlakı, davranışı, üslubu, inancı ve eski bir yaklaşımıdır.
Genelde Hizbullah’ın bu adeti, özellikle partinin ve Emel Hareketi’nin Lübnan’daki Şii topluluğu üzerindeki hegemonyasını reddeden Şii mezhebine mensup entelektüeller tarafından biliniyor.
Hizbullah tarafından gerçekleştirilen suikastler:
1987- Lübnanlı Şii, komünist ve aydın bir düşünür olan Hüseyin Mürüvve ve aynı vasıflara sahip Mehdi Amel.
1987- Ali ve Muhammed Diyab (Emel Hareketi).
1988- Davud Davud, Muhammed Fakih, Hasan Sibeyti (Nebatiye’deki Emel Hareketi’ne mensup askeri yetkililer) ve aynı şekilde yine Emel Hareketi’nden Abbas Avada.
2014- Son olarak Hizbullah ve İran karşıtı gösteriler sırasında Hizbullah’ın keskin nişancıları tarafından vurulan Lübnanlı “milliyetçi” Şii aktivist Haşim es-Selman.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, Lokman Selim’in katillerine ve destekçilerine karşı gerçek bir tavır almadan sadece öldürülmesini kınamasının bir anlamı olmadığı gibi bu acımasız, vahşi suikasti kınayan herhangi bir açıklamanın da bir kıymeti yok. Söylediğimiz gibi: Selim’in katili ve destekçileri kesinlikle Yeşiller Partisi, Meşe Ağaçlarını Koruma Partisi ve Yunusların Yaşamını Koruma Partisi değil. Evet unuttum ya, İsrail de değil!
Katil, kendi ülkelerinde onlarca hatta yüzlere muhalif gazeteciyi öldürmekte ustalaşmış İran rejiminin ta kendisi. Rejimin en son öldürdüğü gazeteci de İran istihbaratının yaptığı dalavere ile ikamet ettiği Fransa’dan Irak’a çekilerek buradan İran’a kaçırılan Ruhullah Zem oldu.
Iraklı gazeteci ve araştırmacı Hişam el-Haşimi’yi ortalık yerde Bağdat’taki evinin önünde kim öldürdü?
Obamalılar üçüncü dönemlerinde, Humeyni rejiminin “makyajından” sorumlu yetkili Cevad Zarif’in siyasi “cilveleşmesine” varıncaya dek, İran masasına üşüşüp yaptırımların yavaş yavaş kaldırılmasından ve maddi tazminattan nasıl bahsedebiliyorlar?
Son olarak İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif dün yaptığı açıklamada, İran’ın ABD’nin 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan geri çekilmesi karşılığında Washington’dan tazminat almasının anlaşmanın yeniden canlandırılması için bir “ön şart” olmadığını söyledi! Reuters haber ajansına göre Zarif aynı zamanda kaşlarını çatarak şöyle dedi: “21 Şubat, nükleer zenginleştirme seviyesine ilişkin ek protokolden ayrılmak için son tarih.”
Meseleler birbiriyle bağlantılı; Batı ülkeleri Irak, Lübnan ve Yemen’deki İran rejimini tolere ederken Suudi Arabistan ve ılımlı Arap ülkelerini tehdit ediyor. Bu da kaos oluşturmak, Lokman Selim’in katillerinin kültürünü yaymak ve Yemen’deki Husilerin aptalca söylemlerini cesaretlendirmek için mükemmel bir yöntem. Bu bölge sakinlerinin kimlikleriyle ilgili bir çatışma. Lokman Selim’in kız kardeşi Raşa hanımefendi Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda bunu doğrulayarak şöyle dedi:
“Kardeşimi onları rahatsız ettiği için öldürdüler; onlar değerleri tekelleştirmek istiyor.”