Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

Esed yanlılarının Suriye'deki kaderi

Esed rejimi önümüzdeki altı ay içerisinde bir dizi ihtimal ve çelişki ile karşılaşacağı bir geçiş aşamasında görünüyor. Bu bizi rejimin, Beşşar Esed’i dördüncü dönemde de devlet başkanı yapmayı planladığı seçimlerden ayıran dönemdir.
Geçiş döneminin en belirgin ve önemli özelliği, Esed’in aday olması ve sonrasında seçilmesi arasında bir tür rahatlık olmasıdır. Rejim ve İranlı ve Rus müttefikleri tarafından benimsenen ve üzerinde çalışılan şey de budur. Söz konusu ikilinin düşünceleri hakkında söylenenlere rağmen mesele bundan ibarettir. Bununla, Beşşar'ın adaylığına ve seçilmesine karşı çıkan güçlü bir uluslararası tutumun varlığına karşılık geçen yıl Beşşar hakkında çelişkili mesajlar gönderen Rusları kastediyorum. Bu karşı çıkışa, Esed rejimini Suriye'de çözüme gitmeye yöneltecek birtakım koşullar eşlik edebilir. Fakat bu son ihtimal, birtakım fısıltılar ve örtük mesajlar sürecindedir. Bunlardan bazıları öldüren, yerinden eden ve teröre ev sahipliği yapan rejimin başındaki Beşşar Esed ile bir arada yaşamaya alışmış olsalar da ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Bu ülkelerin çoğu seçenekleri ve olasılıkları tartışıyor. Beşşar’ın dördüncü dönem başkanlık için adaylığının ve seçilmesinin reddedilmesi de önümüzdeki aylarda karşılaşılacak ihtimallerdendir.
Beşşar'ın aday gösterilme ve seçilme olasılığı ile diğer olasılık arasında birçok fark var. Ancak bunlardan en önemlisi ilkinde kalması, ikincisinde ise gitmesidir. Eğer kendisine şartlar sunulur ve kabul ederse bir başkası gibi olmak için zayıflayabilir. Suriyeliler her iki durumda da etkilenecekler. Seçime kadarki ve sonrasındaki yaşamları somut değişikliklere uğrayacak. Suriyelilerin bir kısmı için bazı değişiklikler ve gelişmeler çok ciddi olabilir. Çoğunluk mevcut koşullarda hayatına devam edecek. Zira üç bölgede fiili otoritelerin kontrolünde olan ülke ile çeşitli yerler arasında dağılmış bir durumda bulunuyorlar. Rejim kontrolündeki bölgelerde yaşayanlar, daha sıkı güvenlik önemleriyle karşı karşıya kalacaklar. Diğer yandan protestoların gerçekleştiği alanlara daha çok odaklanılacak. Rejimin devam ettirdiği aşağılama ve yolsuzluk politikası devam edecek. Bu sadece rejimin doğasından değil, aynı zamanda kontrol alanlarında bulunanlara hibe, bağış ve ikram şeklinde rüşvet teklif etme imkânlarının bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Esed’in burada yapabileceği tek şey, fiilen de başladığı toplantılar dizisiyle çeşitli şekillerde konuşma yapmaktır.
Esed’in sıradan destekçileri de ülkede herkesin mustarip olduğu durumlardan etkilenecekler. Çünkü her zamankinden daha fazla rejimin ve kurumlarının gözü önünde olacaklar. Özellikle ordu mensuplarının, istihbarat görevlilerinin ve iş adamlarının da aralarında bulunduğu önde gelenler isimlere daha fazla özen gösterilecek. Bunun sebebi, rejimin yakınlarından bazılarını feda etmek zorunda kalacağı ve suçlarından sorumlu tutacağı gerçeğidir. Bu, Hafız Esed ve daha sonra varisinin hükümdarlığı döneminde, arınmak ve rejimin bu suçların dışında olduğunu göstermek için kullanılan bir yöntem oldu. Demek ki yolsuzlar ve suçlular yakın olsalar bile rejim tarafından sorumlu tutulabiliyorlar.
Bu yalanları güçlendiren iki başlık vardır: Birincisi, rejimin geçen yıl başlattığı (başka nedenlerle de olsa), bazı merkezi isimleri ve destekçileri kapsayan kampanyadır. Bunların başında, Beşşar’ın kuzeni, finans ve ticaret alanındaki en önemli ayağı Rami Mahluf vardır. İkincisi, Beşşar’ın din adamları ve gazetecilerle yaptığı toplantılarda rejimin geçmiş yıllarda takip ettiği yolun doğru olduğunu ve yaşanan ihlallerin (ki bu suçları okudum) kişisel davranışlardan kaynaklandığı yönündeki iddiasıdır. Bu söz, rejim yanlısı bazı isimlerin uluslararası arena önünde günah keçisi ilan edilmesinin başlangıcı ve Beşşar’ın kim olursa olsun suçluları sorumlu tuttuğu yönündeki tekrarlanan iddiaların teyidi anlamına geliyor.
Kuşkusuz Esed’in bazı destekçilerinin devreden çıkarılması ve tasfiye edilmeleri bazı dış çevrelerde, özellikle de Rus müttefikleri ile suçları karşısında sessiz kalan devletler üzerinde “olumlu” izlenimler bırakacaktır. Fakat bir sonraki operasyonun beklenen sonuçları arasında en önemli olanı, rejimin bundan ne elde edeceğidir. Rejim, Rami Mahluf'ta olduğu gibi tasfiye edeceği kişilerin mallarına doğrudan veya dolaylı olarak el koyacaktır. Ayrıca operasyon -her ne kadar sınırlı da olsa- eskilerin gidişi ve yenilerin gelişiyle bir hareketliliğe yol açacak ve -seçimler yapıldığı takdirde- Esed'in dördüncü dönemine birlikte gireceği destekçileri arasından kendisine yakın olanlar üzerindeki kontrolünü daha da artıracaktır.
Fakat seçimlerin yapılmaması yahut şartların öne sürülmesi durumunda Esed’in yakınındakilerin akıbeti pek de iyi olmayacaktır. Nitekim işlenen suçlarda rejimi desteklemedeki rolleri dolayısıyla uluslararası takibin çekici ile omuzlarındaki suçluları atarak hafiflemeye çalışacak olan rejimin örsü arasında sıkışıp kalacaklar. Yaşananların pek çoğundan sorunlu tutulabilirler. Zira ‘geçiş dönemi adaleti’ sürecine girme ihtimali birlikte Suriye çözümünün temel adımlarından birinde isimlere ihtiyaç olacak.
Esad rejiminin temel direklerini ve destekçilerini feda etmesi üzerinde spekülasyonun gerekmediği açık bir olgudur. Nitekim Hafız Esed’in kurucusu olduğu diktatörlük rejiminde yönetimi boyunca uyguladığı şey buydu. Bu, rejimin kendini savunma stratejisidir. Hafız Esed, 13 yıl görevde kalmasının ardından başta başbakanı Mahmud Zuabi olmak üzere kendisine en yakın olanların çoğuna bunu yaptı. Onları ya uzaklaştırdı ya hapse attı ya da öldürdü. Halefi Beşşar da bu stratejiyi miras aldı. Öldürmeyi ilk ve yaygın seçenek haline getirdi ya da en azından sınır dışı etti ve tutukladı. Kurban listesinde onlarca bakan, üst düzey ordu ve istihbarat görevlisi bulunuyor. Hepsi yakınındaki güçlü isimlerdi. Mahluf'a yaptığını onlara da yaparak sahip oldukları her şeye el koydu.