Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Gerçek Sevgi

Bazen şöyle düşünebiliyoruz; insanlar beni neden sevmiyor? Yahut da insanlar benden neden nefret ediyor? Bunu kendimize dert ediniyoruz. Önemli bir konu mu? Kısmen. Bunu dert edinirken asıl düşünülmesi ve sorulması gereken soruyu ihmal edebiliyoruz;
Acaba Rabbimin bana karşı bakışı nedir? Beni seviyor mu yoksa bana gazap nazarıyla mı bakıyor?
Asıl kendimize dert edinmemiz gereken mesele budur. Zira "İnsanların birbirlerine olan sevgilerini dert edinmeye gerek yoktur, insanların kalpleri değişkendir, bugün sever yarın nefret edebilir. Lakin asıl dert edinilmesi gereken, insanları Allah’ın sevmesidir. Çünkü O severse, insanların kalplerinde bir sevgi var eder."
Vahyin bize haber verdiği birkaç örneğe bakalım: Allah’ın emri gereği eşi Hacer’i ve oğlu İsmail’i “Kutsal Ev/Kâbe’nin hemen yanı başına çorak bir vadiye yerleştiren”[1] Hz. İbrahim, Rabbine yakarıp şöyle dua etti: “İnsanların gönüllerini/kalplerini onlara meylettir.”[2] Hz. İbrahim’in böyle dua etmeninin en önemli nedenlerinden birisi de “Rabbini iyi tanımasıydı.” Çünkü o şu hakikati iyi biliyordu:
“Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrail’e:  “Ben filanı seviyorum onu sen de sev!” diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına: “Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz” diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır…”[3]
Ka’b’ul Ahbar, “Sevgi gökten gelir, Allah bir kulu severse onun sevgisini meleklerin kalplerine yerleştirir, melekler de onu insanların kalplerine yerleştirirler Allah bir kula buğz ederse aynısı gerçekleşir.” demektedir.[4]
İbrahim Ailesinin bütün bireyleri imtihan edildikleri konularda başarılı bir sınav geçirmişlerdir. Gösterdikleri bu teslimiyet Allah’ın onları sevmesini, Allah’ın onları sevmesi diğer insanların gönüllerinin onlara meylettirilmesine neden olmuştur.
Allah Teâlâ kendine iman eden, yönelen ve emirlerine uyarak salih amel işleyenlere özel bir sevgi var edeceğinin müjdesini vermektedir. “İmanda sebat eden, o imanla uyumlu bir hayat yaşayan kimseler var ya: O sonsuz rahmet kaynağı onlar için tarifsiz bir sevgi var edecek” (Meryem 19/96)
Allah Teâlâ’nın var edeceği bu sevgi şu şekilde açıklanmıştır: “Allah onları sever ve mü’minlere sevdirir,[5] onların sevgilerini mü’minlerin kalplerine yerleştirir mü’minler de onları seveler.”[6]
İmam Maturidi bu sevgi ile ilgili farklı görüşleri aktardıktan sonra şu yorumu yapar: “Allah, Peygamberlerin, hayırlıların ve samimi dindarların kalplerine bir sevgi koyar, zira onlar insanların dindarlıklarına, amellerindeki ihlasa ve saflıklarına bakarlar, dünyalık olarak sahip olduklarına değil.” İlave olarak; “Allah’ın kalplerde var ettiği sevgiye rağmen şahıs, insanlar tarafından sevilmiyorsa bunun kendi kötü amelinden olabileceği endişesini taşıması gerektiğini”[7] söyler.
Bizler gerçekten insanların bize karşı ülfet ve muhabbet duyguları taşımalarını istiyorsak, Allah’a karşı gösterdiğimiz ülfet ve muhabbete bakmak durumundayız. Çünkü “Bizler iman eder, salih amel işlersek Allah Teâla aramızdaki düşmanlık ve buğzu ortadan kaldırır, yerine muhabbet ve meveddet koyar.”  Al-i İmran 103. Ayet bu gerçeği bizlere hatırlatır: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın ve birbirinizden ayrılmayın![636] Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman iken kalplerinizin arasını uzlaştırdı da, O’nun lutfu sayesinde kardeş oldunuz; ve siz ateşten bir çukurun kenarındaydınız da, sizi oradan kurtardı! İşte bu şekilde Allah size mesajlarını açıklar ki doğruyu bulasınız.”
Önemli olan şey Allah’ın bizi sevmesini sağlayacak ameller işlemektir. Zira O, bizi sevmedikten sonra bütün dünya bizi sevse ne yazar!
[1] İbrahim 14/37
[2] İbrahim 14/37
[3] Müslim, Birr 157.
[4] Yahya b. Sellam, Tefsîru Yahya b. Sellam, 248-249
[5] el-Fîrûzâbâdî, Tenvîrü’l-miḳbâs min Tefsîri İbn ʿAbbâs, s..327
[6] Mukatil b. Süleyman b. Bişr el-Ezdi,  Tefsîru Mukatil b. Süleyman, s.323
[7] Ebu Mansur Muhammed, el-Māturīdī, Teʾvīlātu’l-Ḳurʾān, 7/263-264