Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Suudi Arabistan ve yumuşak gücü

Yumuşak gücü kullanmak, yaratmak ve sentezlemek, geleceği hakkında stratejik vizyonları olan, yaşayabileceği tehlikeleri öngören, krizler ortaya çıkmadan önce sağlam bir zemin hazırlayan bir ülkenin yapabileceği en önemli şeydir.
Yumuşak gücün birçok aracı vardır ve en iyi yönü sınırsız olmasıdır. Her on yılda bir yeni araçlar ortaya çıkacak, akıllı olanlar bunları toplayıp olayların hızla değiştiği bir zamanda kendi lehine değerlendirecektir. Bu zamanda hiç kimsenin istasyonda beklemek gibi bir seçeneği yok, ya treni yakalamalı ya da yanında nefes nefese koşmalı.
Genel olarak yumuşak güç, insanlar, ülkeler ve kurumları olsun dünyaya belirli kavramları ve değerleri aktarma ve ulaştırma yeteneğidir. Elbette bunun için kavramları sunacak araçlara gerçekten sahip olmalısınız. Tüm türevleriyle iletişim araçları ve medya dahil olmak üzere yumuşak güç, doğrudan ve test edildiği için iyi bilinir. Her ülke, kimliğini ve liderliğinin siyasi yönelimini yansıtan medyasını kullanarak kendisini diğer halklara sunmaya çalışır.
Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra değerleri, kavramları ve kültürleriyle diğer halkları etkilemek için yumuşak güç kullanmaya ihtiyacı olduğunu gören en büyük ülke, ABD'dir. Bu konuda en başarılı ülke de odur. ABD, imajını iyileştirmek ve kültürünü dünyanın tüm halklarına aktarmak için kitap çevirileri ve burslar dahil kültürü, film yapımı yoluyla sanatı, turizm ve eğlenceyi kullandı. Süper güç olan ABD bile kültürel, bilimsel ve sanatsal olarak dünyada ön safta yer almak için milyarlarca dolar harcadıysa, Ortadoğu olarak bizim, kültürümüzü aktarmaya, kitleler ve halklarla olumlu iletişim kurmaya, en önemlisi herhangi bir kriz veya acil durumda kopması zor derin ilişkiler tesis eden ortak çıkarları teşvik etmeye ne kadar ihtiyacımız vardır.
Suudi Arabistan, başkalarıyla iletişim ve diyalog stratejisini yeniden formüle etmek konusunda çok net bir model. Çok uzağa gitmeyeceğim, sadece geçen hafta gerçekleşen iki örnekten bahsedeceğim. Birincisi, Suudi Arabistan hükümetinin, ülkede bölgesel merkezi olmayan herhangi bir yabancı ticari şirket ve kuruluşla sözleşme imzalamama kararıdır. Bu karar 3 yıl sonra yürürlüğe girecek ve bu süre, firmaların lojistik hazırlıklarını tamamlamaları yeterlidir. Nitekim Geleceğe Yatırım Girişimi (Future Investment Initiative) Konferansı’nda 24 küresel şirket bölgesel merkezlerini başkent Riyad'a taşıyacaklarını duyurdu. Peki, bu kararı nasıl okumalıyız?
İlk objektif okuma şu olmalı; Suudi Arabistan geçtiğimiz yıllarda yatırım ortamını iyileştirmek ve yabancı sermayeyi cezp etmek için büyük çaba sarf etti. Bunun için en önemli iki aracı, mevzuatlar ile projeleri kullandı. Gelir vergisinden muaf tutmak gibi şirketleri Suudi Arabistan pazarına girmeye teşvik eden mevzuatları yürürlüğe soktu. Projelere gelince, NEOM, Kızıldeniz, The Line, Veliaht Prens tarafından dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birisi olması için seçilen başkent Riyad’daki projeler gibi çeşitli alanlarda uluslararası şirketleri cezp edecek mega projeler açıkladı.
Şirketlerin bölgesel merkezlerini cezp etmek, yumuşak güç kullanmanın bir parçası mı? Kesinlikle evet. Bu, büyük ekonomik dinamolar aracılığıyla dünya ile iletişim kurmak, özellikle de bizimle dünya ülkeleri arasındaki ortak çıkarları kökleştirmek anlamına geliyor. Gösteriler patlak verdiğinde ABD ve Avrupa ülkelerinin Hong Kong'da durumu sakinleştirmek için nasıl acele ettiklerini ve Washington’un Pekin’i müdahale etmemesi konusunda uyardığını gördük. Peki, neden? Çünkü Hong Kong, büyük Amerikan ve Avrupalı ​​şirketler için bir merkez ve istikrarının bozulması durumunda bu şirketler zarar edecekler. Oradaki şirketleri "çıkar grubu" olarak adlandırılabiliriz. Bu grup, halklar ve hükümetlerle bağlantı kurmak için kullanılan bir yumuşak güç aracıdır.
İkinci örnek, Riyad’ın Suudi Arabistan Dünya At Yarışı Kupası'na ev sahipliği yapmasıdır. Dünyanın en değerli at yarışı Suudi Arabistan Dünya Kupası oldukça organize bir şekilde gerçekleşti. Çok uluslu bir katılım oldu ve organizasyona ilişkin haberler medyada büyük bir yer kapladı. Bu tür yarışlarda ev sahibi ülkenin ulusal kıyafetlerinin giyilmesi adetten olduğu için, Veliaht Prens Muhammed bin Selman Suudi Arabistan halkına coğrafi ve bölgesel çeşitleriyle ulusal kıyafetler giymeleri çağrısı yaptı. Medyada en öne çıkan görüntü, çarpıcı ve çok güzel ulusal kıyafetleriyle organizasyona katılan Suudi Arabistanlı kadınların görüntüsü oldu.
Bu katılım, ev sahibi ülkenin kimliğinin benzeri görülmemiş ve göz alıcı bir şekilde organizasyona damga vurmasını sağladı. Bu katılımın dünyaya ulaştırdığı mesaj şuydu; Suudi Arabistan hükümeti yalnızca kadınların çalışmasını, araba kullanmalarını, adalet sisteminde eşitliği sağlamadı, aynı zamanda Suudi Arabistanlı kadınları ulusal mirasın kültürel tanımına da ortak etti. Yabancı konuklarla iletişim kurup, müzik, oyma sanatları ve geleneksel yemekler gibi güzelliğini yansıtan tüm ayrıntılarıyla Suudi Arabistan kimliğinin tanıtımına katkıda bulunmalarının önünü açtı.
Suudi Arabistan'ın sahip olduğu yumuşak güç araçları sayısız ve çok yönlü. Dünyaya daha uygar bir şekilde açılmak için devletin başlattığı "Vizyon 2030" yolculuğu kapsamında yaşanan reformlar devriminde, her proje bir fikir, her strateji bir girişim doğuruyor.