Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Faşizmin değişmez doğası: Kadın düşmanlığı

Demokrasi ve özgürlük, dünyada tehdit altındadır. Milliyet, din, kültür ve kimlik kavramlarını iğfal eden faşist, fanatik ve popülist  yapılar ve hareketler, insanları ve toplumları körleştirmekte, köreltmekte ve çürütmektedirler. Faşizm, yetmiş yıl önce Almanya’da veya İtalya’da kalmış kötü bir kabus değildir. Faşizm ve popülizm,  özgürlüğe, hukuka, demokrasiye ve barışa her zaman ve her yerde karşı olan  yıkıcı bir kötülüktür. Faşizm, insana ve hayata dair her şeye karşıdır. Faşizmin insan düşmanlığını, faşizmin kadına olan düşmanlığından tanıyabiliriz. Faşizmin kadına olan yaklaşımının anlaşılması, faşizm denilen kötülüğün tanınması açısından gereklidir.
Faşizm, erkek merkezli bir ideolojidir. Irk, din ve ulus gibi kavramlardan faşizmin anladığı şey, sadece erkeklerdir. Güçlü bir dinin, ırkın veya ulusun sadece güçlü erkeklerden oluşacağına inanan faşizm ve fanatizmde kadının hiçbir  merkezi değeri yoktur. Faşizme göre kadın, güçlü erkeklerin yetiştirilmesinde kullanılan  basit bir araçtan başka bir şey değildir. Faşizmin güçlü toplumdan anladığı şey, güçlü erkeklerden oluşan toplumdur. Faşizm, güçlü erkeklerden oluşan bir toplum yaratmak için kadını güçsüzleştirmekte ve korumasız bırakma şeklinde bir yol izlemektedir.
Faşizm, kadını özgür ve onurlu bir birey olarak kabul etmemektedir. Faşist ideoloji, kadını,  ev işlerini yapmakla  ve olabildiğince çok çocuk doğurmakla yükümlü bir nesne olarak kurgulamaktadır. Faşizm, kadın-erkek eşitliğine hiçbir şekilde inanmamaktadır. Faşizm, kadın-erkek arasında eşitliğin olmayacağını, adaletin olması gerektiğini iddia etmektedir. Geçmişte faşizm kadınların eşit fakat farklı olduğu gibi sloganlarla kendilerini  kadınlar için çekim merkezi haline getirmeye çalışmışlardır. Faşizmin ve fanatizmin kadına dair söylediği her şey yalandır. Faşizm, eşitlik olmadan adaletin sağlanamayacağı gerçeğini karartmaktadır. Faşizm, kadın ve erkeğin farklı olduğunu iddia ederek eşitsizliğin adaletin gereği olduğu  yanılsamasını gerçek olarak dayatmaktadır.
Kadın-erkek eşitliğini inkar eden faşizmin en düşman olduğu düşünce biçimlerinin başında feminizm gelmektedir. Feminizm, hayata kadınca, eşitçe ve insanca olarak bakmak ve katılmaktır. Faşizm, feminizmi  ötekileştirmek, önemsizleştirmek ve değersizleştirmek için her türlü kara ve kirli propagandayı yapabilmekte ve yalanı söyleyebilmektedir. Feminizmi aşırı ve marjinal bir ideoloji olarak göstermek suretiyle  kadın düşmanlığını gizleyen faşizm,  kadın karşıtı ahlak ve hukuk dışı uygulamalarını meşrulaştırmaktadır. Faşizmi ve fanatizmi,  feminizme ve kadın-erkek eşitliğine duydukları  düşmanlıktan tanıyabiliriz.
Geçmişten günümüze bütün faşist, fanatik ve  popülist hareketler, toplumun sürekli çöküş içinde halinde olduğunu, gençlerin  nasyonel kimlikten, değerlerden ve kültürden uzaklaştığını   iddia etmektedirler.  Faşizme göre  toplumdaki çöküş halinin, gençlerin  nasyonel kültüre ve kimliğe yabancılaşmasının tek  nedeni,  feminist ideoloji ve kadın hareketleridir. Faşizme göre toplumun feminizasyonu, yaşanan bütün kötülüklerin kaynağıdır. Nasyonel kimliği, dini  ve kültürü  korumak adına  faşist ideoloji, kadının analık rolünün kutsallığına sürekli olarak  vurgu yapmakta ve kadının analık görevini yerine getirmesini yeterli görmektedir. Doğumların maksimum düzeyde  arttırılmasını savunan natalizm, faşizmin temel özelliklerinden biridir. Faşizm, doğum sayısını arttırmakla  ekonomik, siyasal ve askeri gücün  artacağını savunmaktadır. Faşizm, analardan  ölmeye ve öldürmeye hazır evlatlar doğurmalarını istemektedir. Analığın kadının asli görevi olduğunu savunan faşizm ve fanatizm,  kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik rollerinin sınırlanmasını, mümkünse ortadan kaldırılmasını istemektedir.
Faşistler ve fanatikler, kadınların   varlıklarından çok rahatsız olurlar. Kadınların makyajından, gülmesinden, konuşmasından  rahatsız olan faşistler ve fanatikler, kadınlar için  uygun yerin,  rolün, giyimin ve davranışın ne olacağını  belirleme imtiyazını kendilerinde vehmederler. Gelecek nesilleri yetiştirecek anneler olarak görülen kadınların, bu rollerine uygun davranmalarını, giyinmelerini ve konuşmalarını  faşizm istemektedir.
Kadının esas yerinin evi olduğunu söyleyen faşizm ve fanatizm, aslında kadını  politik amaçları için kullanmaktadır .Faşizm, kendi amaçları için kadını politikleştirmekte ve ev dışına çıkarmaktadır. Faşist, fanatik ve popülist siyasal hareketler, kadınları kendilerine bağlı  yapılar üzerinden harekete geçirmektedirler. Faşist, popülist ve fanatik hareketlerin   önemli sayıda  kadın üyesi vardır. Faşist, fanatik ve popülist partiler, kadınların kapı kapı dolaşmasını sağlayarak ideolojilerinin  toplumda kök salmasını ve  yerleşmesini amaçlamaktadırlar.
Sivil toplumdan nefret eden faşizm,  kadın hareketlerinin  bir sivil toplum yapısı içinde  kendi başına faaliyet göstermesini hiçbir şekilde istememektedir. Faşist güçler, sivil kadın hareketlerini kökü dışarıda olan ve ulusal birliği tehdit eden  yabancı güçlere hizmet eden  uşaklar olarak görmekte ve sunmaktadırlar. Faşizm,  sivil kadın hareketlerini ortadan kaldırarak  kadınları faşist partilerin veya rejimlerin  kullanışlı bir aracı ve parçası haline getirmeyi hedeflemektedir. Kadınların özgür bir sosyal ve siyasal bilince sahip olmasını  istemeyen faşizm, tek yol olarak kendisini  kadına dayatmaktadır.
Faşizmin kadın anlayışında kadın-erkek eşitliğine, kadının onuruna, kadının özgürlüğüne, kadının güvenliğine ve kadın haklarına yer yoktur. Faşizmin kadın anlayışı ulusa, ırka, dine, kültüre, aileye, partiye ve geleneğe kendisini  feda eden kadın şeklindeki  bir saplantı ve sapkınlıktan oluşmaktadır. Faşizm ve fanatizmde sahiden kadının adı yoktur. Faşistler, kadınlar için her şeyi kendilerinin yaptığını söylerler. Kadınların  sahip olduğu bütün özgürlükleri, hakları ve imkanları sinsi bir şekilde  ellerinden almak için faşizm, sistematik ve yıkıcı  uygulamaları gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Feminizm ve faşizm, doğaları gereği birbirlerine karşıt olmak zorundadırlar. Toplumu ırkçı erkeklerden oluşan bir yapı olarak gören, kadını toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan, kadına ev işlerini yapma ve çocuk doğurma görevleri yükleyen faşizmin kadın haklarına  yapacağı hiçbir katkı yoktur. Nazi Almanyasına, Mussolini İtalyasına, Salazar Portekizine, Franco İspanyasına baktığımız zaman faşizmin, kadını sömüren ve istismar eden   kadın düşmanı  bir ideoloji ve politika olduğunu görüyoruz. Geçmişteki faşist rejimlerin kadına karşı söylem ve politikaları ile bugün demokrasiyi tehdit eden  faşist popülist hareketlerin  kadınla ilgili söylemleri arasında fark yoktur. Hangi kılıklara  girerlerse girsinler faşizm ve popülizm, kadın düşmanıdırlar. Faşizmin ve popülizmin yayıldığı günümüzde  kadınlar, her geçen gün güvenliklerini, özgürlüklerini ve haklarını kaybetme şeklinde yeni bir  tehditle yüz yüzedirler. Faşizm, fanatizm ve popülizm, dünyayı  kadınlar için  daha güvensiz  bir yer haline getirmektedir.