Sevsen Şair
TT

Çin’e bağımlılık

Ever Given adlı geminin kaza yapması ve Süveyş Kanalı’nda deniz trafiğinin altı gün boyunca aksamasına yol açmasıyla birlikte Avrupalılar bir kez daha yaşlı kıtanın ne kadar Çin’e bağımlı olduğunu anladılar. Kanaldan geçmek için bekleyen 350 geminin büyük bir çoğunluğu ya Çin’den geliyor ya da Çin’e dönüyordu. Korkulan şey bekleme süresinin uzaması ve Avrupalıların kendilerini bilgisayarlarını, cep telefonlarını, inşaat malzemelerini ve uçaklar ile arabalar da dahil olmak üzere fabrikaların en küçük ihtiyaçlarını ararken bulacakları oldu. Çin’den gelen gemilerin taşıdıkları yük sayılamayacak kadar fazla ve bunları birkaç günlüğüne bile kaybetme riskine karşı önlem almak daha da zor.
Geçtiğimiz yılın başlarında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Avrupa’ya ulaşmasıyla birlikte bir gürültü koptu. Herkes ilaçlarının, maskelerinin ve sağlıklarını korumak için ihtiyaç duydukları en küçük şeylerin kendilerinden binlerce mil uzaklıkta bulunan başkalarına bağlı olmasının tehlikesini idrak etti. O zamandan beri, Çin mallarına yönelik bağımlılığı azaltmak üzere yapılan bütün girişimler ters tepti. Doğu Asya’dan gelen malların tüketimi arttı. Bu, Avrupa’da büyük bir zayıflık hissi uyandırırken, Çin’deki fabrikaların çalışma hızını ikiye katladı.
Salgından önce, ABD’nin Çin’e karşı açtığı ticaret savaşı biraz meyvesini vermişti. Ancak Çin’in geçtiğimiz sonbahardan beri salgının yayılmasını engellemedeki rekor gücü tarihi bir fırsata dönüştü. Yalnızca Hindistan ile birlikte “ejderhalar ülkesi”, cari yıl için büyüme rekoru kırabilecek. Çin için yüzde 9’luk bir büyüme tahmin edilirken Hindistan için bu oran yüzde 12’ye çıkıyor.
Çin konumunun farkına vardı ve şımardı. Avrupa, Çin’e Uygurların haklarını ihlal ettiği için yaptırımlar uyguladı. Bunun üzerine gelen tepki sarsıcıydı. Çin Hükümet Sözcüsü, ABD ve Avrupalıların üçüncü dünya insanlarının haklarını ihlal ettiği uzun bir liste ile cevap verdi. Daha sonra Çin, Avrupalı milletvekillerine, İngiliz isimlere ve ailelerine yaptırım uygulamaya başladı. Çin’i eleştirmeye cüret eden şirketler karşısında halk öfkelendi. Çinlilerin kendilerini öfkelendirenleri boykot etme kararı alması onlara sert bir darbe indirmek için yeterli sayılıyor. Boykot edilen mallar raflardan ve elektronik mağazalardan çıkarıldı. Yıldızlar reklam sözleşmelerinden çekildi. Satışlar düştü ve Adidas, Nike, Burberry ve H&M hisseleri borsalarda dalgalandı. Ağırlık testi oyunu hızla ejderhaların lehine döndü.
Avrupa, ABD baskısıyla zorla gücünün yetmeyeceği bir savaşa zorlanıyor. Çin mallarını boykot etse, işin sonu yoksulluğa ve fabrikaların durup felç olmasına gidecek. Sessiz kalsa ve en büyük tarihi müttefikine isyan etse, kendisini savunmak için bulunması gereken değerleri terk ederek, öfkeye ve hakarete maruz kalacak.
Soğuk savaş başlamamışsa da yakındır. Avrupa karargâhını seçmeli.
Çin’in geçimsizliği, salgının, büyüme ve ekonomik canlılığı kendilerinden çaldığı ülkeleri, çok zor ve uzayabilecek bir kıtlığın insafına bırakıyor. Bazı Lübnanlılar kurtuluş olmak için tarafsızlık istiyor onun gibi Avrupalılar da ne dişi ne erkek develerinin olduğu henüz başlangıç aşamasındaki bu savaşta hemfikir değiller. Almanya beklemedi ve tereddüt etmedi. Çin’deki yatırımlarını geri alamaz. Volkswagen ve BMW, Çin’de Almanya'da kazandıklarından daha fazlasını kazanıyor.
Volkswagen’in Çin’de 25, Amerika’da ise sadece bir fabrikası bulunuyor. Bu sayı, Çin ürünleri üzerine ABD vergileri konulduğunu duymak istemeyen Almanya’nın ağırlık vermesi gereken yönü gösteriyor. Fransa ise Çin’e güvenli bir şekilde açılmayı ve Çinlilerin yatırımlarına devam etmesini hedefliyor. Çinliler yalnızca 2019 yılında Avrupa'da 17 milyar dolar değerinde 192 kurum ve proje satın aldılar. Kriz içindeki şirketlere hayat verebiliyorlar. Kaybeden şirketleri çok ucuza satın alıyorlar ve sonra onu canlandırıyorlar. Bu Fransızlar, Almanlar veya İspanyollar için zararlı değil; tek istedikleri bir şeyleri yenilemek. Ağızlarda acımsı tat ve çok fazla şaşkınlık…
Ekonomi uzmanları Kovid-19 salgınının ikinci dalgasının vurduğu ülkelerde bunun sonuçlarını “felaket” olarak nitelendirirken, uzaktan çalışma ve Avrupa’nın ayak uyduramadığı teknolojik endüstrilerden başka hiçbir şey bırakmayacak üçüncü bir dalga geleceğine dair uyarılar yapılıyor. Yani Fransa Yüksek Finans Enstitüsü (IFG) Direktörü Philippe Dessertine göre “Avrupa Birliği (AB) artık kendi değerlerini veya modelini dünyaya empoze etmesini sağlayan modern akıllı araçlara sahip değil ve bu çağ kapandı.”
Şu anda demografik yoğunluk bakımından ikinci kıta olan Afrika’da, Çin fabrikaları faaliyet gösteriyor ve ihracatlarını ve projelerini artırıyor. Buna ek olarak her alanda ticari ve stratejik anlaşmalar yapılıyor. En sonuncusu da İran ile imzalandı. Söz konusu anlaşma tarafların alışverişlerde dolar kullanmasını engelleyecek ortak bir banka kurulmasını içeriyor. Çin bunu birkaç ülkeyle birlikte yapmaya çalışıyor.
Avrupa'nın Çin'in insan hakları politikalarına veya Uygurlara karşı yaptığı zulme yönelik eleştirileri bile yakında tarihe karışacak. Son tecrübe sert geçmişti. Çin, diplomasisi uzun süre ipeksi bir yumuşaklık gösterip doğru anı kollayarak düşmanlarının karşısında sessiz kaldıktan sonra silahlarını çıkarmaya başladı. İşte şimdi doğru zaman geldi.
Metinleri çok eski zamanlara dayanan Çin’in 36 Stratejik Plan (36 Stratagems) kitabını kim okursa, oradaki hükümetlerin hangi planları izlediğini ve hedeflerine ulaşmak için hangi vizyona göre hareket ettiğini bir nebze olsun anlayabilir. Çin atasözlerinin bir araya gelmesiyle derlenen kitabın başlıklarını gözden geçirmek yeterli olacaktır: “Düşmanı zirveye çıkmaya ikna et, ardından tırmandığı merdiveni çek” ya da “Balık tutmadan önce suyu bulandır.” Bu noktada en net olanı da “Yakındaki düşmanına saldırmak için uzaktaki düşmanına güven.” ‘Aldatma’ ve ‘bir şey yaparken başka bir şey yapıyormuş gibi davranmak’ en önemli öğütler arasında yer alıyor. Ama en önemlisi ‘kaçış’ın temel planlar arasında yer almasıdır. “Başarısız olduğunda, vazgeç, geri çekil ve arkana bakmadan kaç.” Ancak mağlup olduğun için kaçmazsın aksine geri dönmek ve düşmanını beklemediği yerden vurmak için kaçarsın.