Fahd Süleyman Şukeyran
Suudi Arabistanlı araştırmacı yazar
TT

Kazimi’yi eleştirenler ve silahla yaşam efsanesi

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretleri gerekli bir adım olarak görülüyor.
Bunun iki nedeni var:
Birincisi Irak’ı Arap çevresine döndürme yolculuğunun başlamış olması.
İkincisi ise Irak ve Körfez ülkeleri arasında ortak dosyaların varlığı, siyasi çıkarlar, stratejik ortaklıklar ayrıca onları korumak ve güçlendirmek için üzerinde çalışılması gereken sosyal bağların varlığı.
Kazimi, seyahatlerinin ardından İran’ın açık bir şekilde anladığı sert bir mesaj gönderdi.
Kazimi’nin önündeki en büyük zorluk, terör örgütlerini dağıtıp, abluka altına alarak ezmek.
Suudi Arabistan ve Irak, bölgedeki terör ateşinden neredeyse eşzamanlı olarak en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. 2003 yılından bu yana her iki ülkenin terörizmle mücadelesi oldukça şiddetli ve alevli durumda.
Suudi Arabistan terörü ortadan kaldırmayı ve yılanın başını ezmeyi başardı. Irak, el-Kazimi’nin ‘önceki hükümetlerin mirası’ olarak tanımladığı şey nedeniyle bu konuda başarısız oldu. Tüm bu yollardan sonra bu büyük deneyimden terörizm fenomenini anlama konusunda yararlanılabilir. Ayrıca bu deneyim, belgelenmiş ve tarihi belli operasyonlar olmaktan çıkarılıp eğitim ve öğretim amaçlı kurumsal çalışmanın bir parçası olmaya dönüştürülebilir.
Dubai’deki Al-Mesbar Araştırma ve Çalışma Merkezi, geçtiğimiz yıl Ekim ayında ‘Terörle Mücadele Eğitimcilerinin Eğitimi... Deneyimler ve Zorluklar’ başlıklı önemli bir kitap yayınladı. Ayrıca kitabın giriş kısmında, “Program, radikallikten arındırma ve aşırılık yanlılarının rehabilitasyonu için terörizmle mücadele dairelerinde devlet düzeyinde ekipler oluşturur. Devlet ve kuruluşların cezaevlerinde terör örgütlerine mensup tutuklularla mücadeledeki temel deneyimlerini ve terör finansmanını izleme ve durdurma, eğitmenleri eğitme ve tutuklu aşırılık yanlılarıyla başa çıkmak için imam ve güvenlik görevlilerini vasıflandırmaya yönelik eğitim çabalarını kapsar” ifadelerine yer verildi.
Bu kısımda Suudi Arabistan, BAE ve Irak deneyimlerini ele alacağız.
Suudi Arabistan Güvenlik ve İdari İşler Danışmanı ve eğitmen Abdusselam el-Kahtani, ‘Suudi Arabistan’da Terörle Mücadele Eğitimcilerinin Eğitimi’ başlıklı bir araştırma kaleme aldı. Söz konusu araştırmada, Suudi hükümeti terörizmle mücadele için eğitmenleri eğitmek için aralıksız çabalar gösterdiğine işaret etti. Suudi Kraliyet Kara Kuvvetleri’nde ve Savunma Bakanlığı’na bağlı Suudi Kraliyet Donanması’nda uygulandığına dikkat çekildi. Milli Muhafız Bakanlığı Özel Güvenlik Tugaylarında bunun üzerinde çalışmalar yapıldığını söyleyen Kahtani, Özel Güvenlik Kuvvetleri, Özel Acil Durum Kuvvetleri ve Devlet Güvenlik Teşkilatı Başkanlığındaki Soruşturma Genel Müdürlüğü'nde bu konu üzerinde durulduğunu ifade etti. Ayrıca İçişleri Bakanlığı güvenlik güçleri ve sınır muhafız teşkilatları tesislerinde bu konunun gündeme alındığına dikkat çekti.
Araştırmacı, yardımlaşma içinde yapılan tatbikatlar için “Kraliyer Suudi Kara Kuvvetleri, Fransız ordusu gibi gelişmiş ülkelerle birçok ortak tatbikata katıldı” dedi. Bunun yanısıra Mısır, Ürdün, Fas, Tunus, Cezayir, Pakistan, Rusya, İngiltere ve ABD gibi terörizm konusunda deneyime sahip olan birçok ülke bu alandaki eğitim deneyimlerini paylaşmak için Suudi Arabistan ile işbirliği yaptı. İşbirliği, ortak tatbikatları ve tedarik anlaşmalarına yönelik sözleşmeler imzalanmasını kapsıyor. Daha da önemlisi eğitim alanları ve çeşitli güvenlik sektörlerindeki kursiyerler arasında hızlı bilgi aktarımını içerir. Suudi Arabistan’ın eğitim konusundaki deneyimi verimli, önemli ve gelişmiş düzeydedir.
BAE’nin deneyimlerine gelince Araştırmacı Muhammed Abdullah el-Ali, bu konuda ‘BAE'nin terörizmle mücadele için kursiyerlerin yeteneklerini geliştirme çabaları’ isimli bir makale kalem aldı. BAE’nin eğitimi, güvenlik alanında ardından eğitim ve rehberlik alanlarında kursiyerlerin yeteneklerini geliştirmeyi içeriyordu. Ali, “Eğitimde İyi Uygulamalar ve Şiddet İçeren Aşırılıkla Mücadele Üzerine Abu Dabi Taslak Girişimi, Abu Dabi'deki eğitim kurumları ile (Hedayah) Şiddet İçeren Aşırılıkla Mücadele Merkezi arasındaki işbirliğinin sonucudur” ifadelerini kullanıyor. Makaleye göre eğitim, bilgilendirme, vaaz, rehberlik ve terör finansmanı alanlarını kapsamakta.
Nitekim erken dönemlerden beri terörizmle savaşan ve İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) ile mücadele eden başlıca ülkelerden biri olması hasebiyle BAE’nin boşlukları önceden doldurması, ülkenin herhangi bir potansiyel saldırı karşısında sağlam bir yapı oluşturmasına yardımcı oldu. Terörü hedef alma ve kaynaklarını ortadan kaldırma konusundaki vizyonu, stratejik ve bir emsal niteliğindeydi.
Iraklı iki araştırmacı olan Yasin Taha Muhammed ve Ömer eş-Şemri, “Iraklıların DEAŞ tutukluları ile başa çıkmada güvenlik rehabilitasyonu konusundaki deneyimi” başlıklı bir araştırma kaleme aldı. Araştırma genel olarak Irak’ın mücadele, eğitim ve rehabilitasyon deneyimlerindeki gerilemenin boyutunu ele alıyor. Sayısız şekilde zorlu deneyim yaşadılar. Bu makalenin kaleme alınmasının nedeni ise Irak hükümetinin terörizmle mücadele eden Arap ülkeleriyle gerçek bir açıklıkla, şiddete karşı koyma konusundaki başarısızlığını aşmasını sağlamaktır.
Araştırmacılar makalede,  Irak'ın terörle mücadele konusundaki başarısızlığını ve gerçek bir eğitim deneyiminin olmayışını tartıştı. Araştırmanın sonucunda, Irak polis memurlarının eğitim ve rehabilitasyon eksikliğinin Irak’taki cezaevlerinin gerçekliğini açıkça etkilediği belirtildi. Ayrıca bu hapishanelerin koruma duvarı olmak yerine, cezaevlerinde yanlış politikalar nedeniyle aşırılıkçı unsurların ürediği için yuvalara dönüştüğünü ifade edildi. Irak deneyiminde başarısız olan tek ülke değil, ancak sebepleri farklı. Araştırmacılar makalelerinde ayrıca şu ifadeleri kullandılar: “Mentorluk ve diğerleri gibi alternatif gözaltı programları, askeri harekât ve saha soruşturmalarına odaklanan hükümet yaklaşımı nedeniyle başta adli bilimler alanında uzman eksikliği ve böyle bir programı uygulamak için sayıların yetersiz olmak üzere birçok nedenden dolayı başarısız oldu.”
Eğitim ve rehabilitasyon alanlarında yükselen iki model olan Suudi Arabistan, BAE ve önceki başarısız hükümetlerin bıraktığı miraslarla prangalanan Irak’ı karşılaştırarak Kazimi’nin terörle mücadele mekanizması geliştirmek için yaptığı çalışmalarla kademeli olarak ileri düzey bir eğitim ve rehabilitasyon deneyimi oluşturmanın gücünün altını çizmek istedim.
Terörle mücadele eden tüm ülkeler ağır bedeller ödedi. Ancak kararlı bir tutum sergilediklerinde açık bir zafer kazandılar. Kazimi’nin kararlı mesajını, sanki terörizmle normalleşiyormuş gibi ve bunu ‘kabul edilmesi gereken bir gerçek’ olarak görüp bu nedenle birlikte yaşamayı gerekli görüp eleştirenler, ‘Kazimi’nin ateşle oynadığını’ bahanesiyle bunun propagandasını yapanlar, bugün silahların egemenliği altında olan Lübnan örneğini tekrarlamak istiyor.
Kazimi’nin Arap ülkelerine doğru hamlesinin ardından birden çok adım atılmalı. Terörizm ve milislerle ilgili güçlü mesajı Irak'ın Arap bölgesinden desteklenmeli.
Suudi Arabistan ve BAE'nin vaat ettiği de budur. Iraklılar, insanların birbirleriyle bir ölüm veya silahlanma kültürü olmaksızın bir arada yaşadıkları, sivil bir vatan hak ediyorlar. 
Bu imkansız değil. Yeter ki herkes terörizmin, bir ‘gerçeklik’ değil saf kötülük olduğuna inansın.