Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İsrail’in oyunundaki İslamcılar

İslamcıların İsrail satranç tahtasına attığı her adımda taraftarları ve Filistin davasının ideolojik destekçileri tam bir sessizliğe gömülüyor. Suudi Arabistan’da bir konser ya da kafe açılısı söz konusu olsa yaygara koparırlar ancak ne zaman bir İslamcı, İsrail’e doğru bir adım atsa dilleri lâl kesiliyor.
Burada herhangi bir adımdan değil satranç tahtası üzerinde yapılan bir hamleden bahsediyoruz. Özellikle de Milletvekili Mansur Abbas tarafından temsil edilen İslami Hareket, Knesset’in feshedilmesi önerisine karşı oy verme ve yeni yasama seçimleri gerçekleştirilmesi için sandık başına gitmeye karar vermesinden.
Bu, İslami Hareket’in Knesset'te Başbakan Binyamin Netanyahu'nun pozisyonunu desteklediği anlamına geliyor. Konuşmalar şimdi, Hareket’in yeni bir hükümet kurmasını sağlamak için Netantahu’ya yaptığı yardıma odaklanmış durumda.
Mesele bu noktada kalmıyor. Basında çıkan haberlere göre İslami Hareket, Arap ittifakından çekilerek Netanyahu ile işbirliğine hazır olduğunu ilan ederek Arap siyaset kurumunu sarstı.
İslami Hareket’in şimdi Netanyahu’yu hükümet kurma konusunda destekleyip desteklememesi aslında önemli değil. Asıl mesele İslami Hareket’in Netanyahu’ya yardımının  Knesset’te gerçekleşmiş olması.
Bu nedenle burada şunları sormak gerekir: Davanın destekçileri nerede? İslamcılar nerede? Niye eleştirmiyorlar?
Biri çıkıp, ülkedeki Filistinlilerin tam bir pragmatizm ve rasyonalizm ile siyasette rol oynamalarındaki yanlışın nerede olduğunu sorabilir.
Gerçek şu ki ortada bir yanlış yok, aksine Filistinliler, rasyonel davranmakta, ‘al ve müzakere et’ ilkesini uygulamakta çok geç kaldılar. Ancak buradaki itiraz rasyonalite ya da akılla ilgili değil. Daha ziyade, bazılarının, özellikle de Suudi Arabistan’ın önderliğindeki ılımlı ülkeler konusunda aşırıya kaçmasıdır.
Söz konusu pazarlıkçılar, kriz çıkarmak ve yalan yanlış kıskançlık iddiaları yaymak için göz boyama ve manipüle etme konusunda tereddüt bile etmiyor. Peki, Filistin davasının destekçileri, özellikle de Arap solu ve onlar gibiler nerede?  İslamcılar, özellikle de İsrail ve Batı ile ilişkilerde ikiyüzlü davranan İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) nerede? Kaldı ki yaptıklarını ifade etmede ikiyüzlü kelimesi bile yetersiz kalır.
İsrail seçimlerinin ardından İslami Hareket’in yaptıklarını görmediler mi neredeler? Neden dut yemiş bülbül kesildiler ve seslerini duymuyoruz. Ya da onlara karşı çıkan herhangi bir taraf İsrail’e doğru bir adım attığında adetleri olduğu üzere neden ortalığı körüklemiyorlar?
İsmail Heniyye, Halid Meşal hatta Filistin Yönetimi liderleri neredeler? İstisnasız hepsi Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ve yakın zamanda İsrail ile barış sürecine giren birçok ülkeyi sözlü saldırılarla hedef almışlardı.
Mansur Abbas, “Hedef kitlemizin beklentilerine göre hareket ediyoruz” diyor. Burada ona şunu sormak istiyoruz: Peki, ya Filistin Yönetimi ya da Hamas ülke içinde ve dışındaki Filistinlilerin beklentilerine göre hareket ederse?
Kesin olan şu ki, Filistinliler, sloganlardan ve Filistin-Filistin ayrılığından bıktı. Devlet ve barış istiyorlar. Özgür ve adil seçimler gerçekleştirilebilse veya gerçek bir oylama yapılabilse Filistinliler mevcut tüm yönetim ve yönelimlere karşı olduklarını söylerlerdi.
Sahtekârlık ve dışlama olmadan bir seçim yapılabilseydi Filistinliler tek bir ağızdan şu soruyu sorarlardı: “Neden kimse, Heniyye’nin Kudüs şehidi olarak nitelediği Kasım Süleymani’ye döktüğü gözyaşlarına paralel bir çabayla bile Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılmasını istemiyor?”
Sözün kısası: Aşırıya gittiğiniz yeter.