Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Muhammed Esed’in İslam diyarına yolculuğu?

Avusturyalı gezgin Leopold Weiss (Muhammed Esed) herkesten farklıydı. Leopold Weiss, sadece ülkelere seyahat etmekle kalmadı; ömrünü İslam’da ve Müslüman diyarında geçirdi. Bir gün Berlin'deki evine metroyla dönerken nasıl Müslüman olduğunu şöyle anlatıyor:
“1926 yılının Eylül günlerindendi. Elsa ile birlikte Berlin metrosunda birinci mevki kompartımanlardan birindeydik. Birden gözlerim karşımda oturan adama takıldı. Varlıklı, başarılı bir işadamına benziyordu. Düzgün giyimi ve göz dolduran görünüşüyle, o günlerde Orta Avrupa'nın her yerinde göze çarpan refah havasını çok iyi yansıttığını düşünüyordum. İnsanlar şimdi iyi giyiniyor, iyi besleniyordu ve karşımda oturan adam da bu bakımdan bir istisna değildi. Fakat adamın yüzüne baktığımda onun hiç de mutlu bir adam olmadığını hissettim. Yorgun ve vahim denebilecek ölçüde mutsuz görünüyordu. Gözleri belirsiz bir noktaya boş bakışlarla takılıp kalmış, dudakları adeta ıstırap içinde kasılmıştı. Fakat bu ıstırap bedenî bir ıstırap gibi görünmüyordu. Sürekli adamı izleyerek kabalık etmiş olmamak için gözlerimi diğer yana çevirdim ve yanındaki şık giyimli bayanı gördüm. Bu bayanın yüzünde de garip, mutsuz bir ifade vardı. Sanki ona acı veren bir şeyi düşünüyor gibiydi. İşte o zaman gözlerimi kompartımanda dolaştırıp bütün öteki yüzlere -istisnasız hepsi iyi giyimli, iyi beslenmiş şehirli insanların yüzlerine- baktım birer birer ve yüzlerin hepsinde aynı gizli ıstırabı yansıtan ifadeyi gördüm. Bu ıstırap öylesine gizliydi ki o yüzlerin sahipleri bile bunun farkında değildi.
Tanık olduğum durumun üzerimdeki etkisi o kadar güçlüydü ki Elsa ile paylaştım. Elsa, yüz hatlarını incelemeye alışmış bir ressamın dikkatli gözleri ile etrafına bakmaya başladı. Ardından şaşkınlık içinde döndü ve şöyle dedi: ‘Haklısın. Sanki hepsi cehennem azabı çekiyor gibi görünüyorlar. Merak ediyorum, acaba kendileri bunun farkındalar mı?’ Bana kalırsa farkında değillerdi. Çünkü eğer farkında olsalardı, her gün daha fazla refah ve daha fazla güç elde etmekten başka umutları, hayat standartlarını yükseltmek arzusundan başka bir amaçları ve gerçeklerle örülmüş bir inançları olmadan, hayatlarının böylesine boş sürüp gitmesine göz yumamazlardı. Eve döndüğümüzde, daha önce okumakta olduğum ve masamın üzerinde açık duran Kur'ân nüshasına gözüm ilişti. Kitabı kaldırmak için elime aldım. Fakat tam kapamak üzereydim ki açık olan sayfadaki bazı ayetler gözüme ilişti ve okumaya koyuldum. Bir an sessiz kaldım; kitabın elimde titrediğini zannettim. Sonra Elsa'ya uzattım ve şöyle dedim: Oku bakalım. Bu, bugün metroda gördüğümüz durumun cevabı değil mi?”
Görüşmek üzere…