Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Çöl hatıraları: Deve sulama ve Mars sondası

1963'ten beri bu bölgeyi bildiğimi devamlı olarak tekrarlamamda bir beis yok. Bunun tekrarların sebebi, yaşlılarla hakkında söylenegelen ‘söylediklerini ve yazdıklarını unutup tekrar ederler’ durumu değildir.
Aksine sebep, başka bir neslin ortaya çıktığı varsayımıdır ve onlardan birinin okuyucu olması olasıdır. Arapların dediği gibi, “Her makama uygun bir söz vardır.”
Zaman, ilk Arap zirvesinin arifesi. O sıra zirvelerin vaatleri ve ümmetin hayalleri vardı ve ne yenilgi ile tehdit edildi ne de şair Antere b. Şeddâd’ın dediği gibi amca ve dayıların yanı sıra kardeş savaşlarıyla itibarı zedelendi. Bugün onlara torunları ve onların ardından gelenleri de dahil edebiliriz.
1963 yazını her zaman kişisel ve profesyonel bir tanık olarak hatırlar ve hatırlatırım. Yılların ilerlemesi ve ilerlemenin yoğunluğu hakkında yazanlar arasından en çok takip edilen gazeteci olabilirim.
Belki de Batılıların yaşa hürmet ve liyakat ile ‘senior’ dedikleri Arap gazeteciler arasındayım.
Kardeşleriniz ise, muhadram (Cahiliye döneminde doğup İslam’la tanışanlar) hususunda ısrar ediyorlardı. O zamandan bu yana hadramadan ve cahiliyenin izlerinden yoksun safi ve güzel bir cümleye rastlamadık.
Tüm bunlar, bu geniş ufukta olup bitenlerin ve yaşananların benim için ne anlam ifade ettiğini söylemek içindir. Tek fark, yaş ya da hadramadır. Altmışlı yıllarında Kuveyt, Taif, Riyad, Bahreyn, Katar, Dubai ve Şarika’yı bilenler, bugün Suudi Arabistan'daki Neom’u ve Havanic’i aynı kalemle yazacak niteliklere sahip değiller.
El-Havanic’e gelince, -Allah sizi muhafaza etsin- burası develeri sulamak için tek kaynak olan bir kuyuydu. Sahipleri devlerini kuyuya bağlarlardı. Devenin bağlandığı ipin yerel adı ‘hunnak’ idi ve bu kelimenin çoğulu ise ‘havanik’ şeklinde gelmektedir.
Arapçanın Kuveyt lehçesinde ‘cim’ harfinin ‘ya’ olması gibi, buradaki ‘kaf’ harfi ‘cim’dir. Bu nedenle kuyu, kendisine çokça devenin bağlanmasının ötürü ‘havanic’ diye isimlendirilmiştir.
Yer adları, sahiplerinin adlarının önemini ve çekiciliğini taşır. Çünkü, bazen yerler kaybolsa bile isimleri kaybolmaz. Napolyon'u yücelten Austerlitz (Çekya) ya da ya da onu yok eden Waterloo (Belçika) gibi. Burada generallerin ‘kurallara uymaktaki’ ısrarları yüzünden kaybetti. Çünkü düşman onları ezip geçtiği sırada emir beklemekte direttiler.
Bugün Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri anlamına gelen ‘Körfez’ diye bildiğimiz şey, yılların en önemli kentsel deneyimlerinden biridir. Bu deneyim 1930’lu yıllarda, yerin altının yüzeyi kadar boş ve her yerin çöl olduğu bir zamanda başladı. Siyasal inşa, toplumsal ve kentsel yapılar gibi ulusların tarihinde ender görülen bir şeydir.
Dönemi nitelerken söylenen en büyük övgü ifadesi, Lübnan Dışişleri Bakanı Şerbil Vehbe'nin sövmek için kullandığı ‘bedevi’ kelimesidir!
Zavallı adam, Cibran Basil’i memnun etmek için tüm gelenekleri ve protokolleri ihlal etti ve -aslında kendisine gelmesi gereken- ABD merkezli el-Hurra kanalının stüdyolarına gitti.
Bu, efendisinin görüntüsünü cilalama amaçlı yapılan bir hamleydi. Bakan efendisini memnun etmeye çalıştı ama bütün kamuoyunu kızdırdı.
Bu doğru zaman değil, Sayın Bakan! Önce halimizi düşünelim.