Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya krizi, Cenevre diyaloğu ve seçim umutları

Cenevre forumundan ve çeşitli zaman ve mekanlardaki farklı diyalog forumlarından -Birinci Berlin Konferansı’nda olduğu gibi bu forumlardan bazısı, Libyalıların gıyabında gerçekleşti- uzak bir şekilde Libya’yla ilgili mevcut tartışma, Libya krizinin sadece yerel bir kriz olmayıp aynı zamanda uluslararası bir kriz olduğunu gösteriyor. Silah kaosunun olduğu bir ortamda siyasi çözümü yönetme konusundaki bölgesel kutuplaşma ve uluslararası rekabet, yıllardır gelişip büyüdü. Böylece milisler, Libya’ya konuşlanıp yerleşme imkanına sahip oldu.
Libya krizi, kasıtlı uzaklaştırma ve erteleme süreçleri yaşadı. Zira vekalet savaşları, petrol şirketlerinin ülkenin petrol kaynakları üzerindeki çekişmesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya doğalgazındaki emelleri ve geçersiz bir anlaşma aracılığıyla Akdeniz’in doğalgazını, petrolünü ve kaynaklarını ele geçirme imkânı veren hayali coğrafi sınırlar çizmesinden zarar gördü. Bu hayali sınırlar Türkiye ile Libya’yı sınırdaş ülke konumuna getirdi. Halbuki Libya ve Türkiye, birbirinden deniz ve adalarla ayrılan iki ülkedir- tüm bunlar, Libya’daki siyasi ve güvenlik sahnesini karmaşık hale getiren koşullardır.
Libya diyaloğunun sekteye uğrayıp karmaşık hale gelmesinin sebeplerinden birisi de katılım listesinde mevcut olan toplumsal ve siyasi temsildeki dengesizliktir. Fakat buna rağmen Libya diyaloğu, topları ve silahları susturan ve etkili ulusal figürlerin dışlanmasıyla gölgelenmiş olsa da diyalog ve tartışma dilinin üstün geldiği önemli ve olumlu bir adımdır. Ulusal figürlerin dışlanması, diyalog komitesinden uzak tutulan taraflar için bir haksızlık olacaktır. Bunun için Libya’daki kabile temsilcileri bile Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) suçlandığı tarafgirliğe ve Birleşmiş Milletler listesindeki temsil dengesizliğine şiddetli bir şekilde itiraz etti. Zira Libya Aşiretleri ve Şehirleri Yüksek Konseyi, bu durumu kabilelerin dışlanıp Müslüman Kardeşlerin tarafının tutulması olarak değerlendirdi. Libya toplumundaki sayılarının az olmasına rağmen Müslüman Kardeşlerin diyalog listesinde kapsamlı bir şekilde temsil edilmesi, büyük bir soru işaretidir. Libya diyalog komitesindeki toplumsal dengesizlik, oylamada fark oluşturmak için diyalog komitesi dışındaki tarafların diyalog komitesi üyelerine rüşvet verdiği suçlamalarının olduğu bir ortamda, alınacak diyalog kararları için büyük bir engel teşkil edecektir.
Bazıları terörle suçlanan, hatta bazıları hakkında uluslararası yakalama kararı çıkan ve seçilme kriteri bilinmeyen tartışmalı şahsiyetlere sahip Cenevre diyaloğu, 75 üyeli komitenin, çatışan taraflarca kabul edilip uygulanabilecek uzlaşmaya dayalı siyasi bir çözüm üretmesini zorlaştıracaktır. Bunun için ancak kapsamlı Libya konferansında kararlaştırılan bir çözüm, seçimlerle son bulan siyasi çözümü netleştirecek olumlu bir fark yaratabilir. Zira Libyalılar, sürdürülebilir bir istikrar gerçekleştiremeden para ve çabaları boşa harcayan geçiş süreçlerinden artık usandı.
Gelecek aralık ayındaki seçimleri engelleyenler, UNSMIL Başkanı Jan Kubis’in tehditlerine aldırmıyor ve bu tehditlerden korkmuyor. Zira Kubis, “Libya’da siyasi geçiş sürecini ve seçimlerin yapılmasını engelleyen herkes, sorumlu tutulacaktır. Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, başkent Tunus’taki forumda kararlaştırılan yol haritasına göre yapılmalı ve seçim sonuçları herkes tarafından kabul edilmelidir” dedi. Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ise, istedikleri gibi sonuçlanmazsa kendisinin ve grubunun seçim sonuçlarını kabul etmeyeceğini açık bir şekilde dile getirdi. Hatta Mişri, yaptığı bir TV konuşmasında Libya’yı bölmekle tehdit etti. Bu konuda UNSMIL tarafından herhangi bir kınama duymadık. Zira seçim sonuçlarını önceden açık bir şekilde reddetmek, seçim sandıklarının sonuçlarına yönelik erken bir darbe sayılıp, silah ve mühimmat sandıklarına başvurmak demektir. Nitekim daha önce siyasal İslam grupları, özellikle de Müslüman Kardeşler Örgütü, parlamento seçimlerini kaybettikleri zaman 2014 yılında bunu yaptı. Öyle ki Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, bazen örgüte bağlı olduğunu bazen de örgütten ayrıldığını açık bir şekilde söyleyip itiraf ettiğine göre kendisi de Müslüman Kardeşler Örgütü’nün bir üyesidir.
Libya’da çözüm, Libyalılara cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine doğrudan katılma fırsatı vermekte yatmaktadır. Libya’da çözüm, başbakan ve yardımcısıyla ortak bir liste içerisinde yer alan cumhurbaşkanının seçilmesi gibi çevreleyici girişimlerle Libya halkının tercihini engelleyen girişimleri uzaklaştırmakta gizlidir. Yine Libya’da çözüm, Müslüman Kardeşlerin halkın kendi cumhurbaşkanını seçme hakkına el koyma girişimlerini ve halkı temsil eden bir cumhurbaşkanı değil de belli bir grubu temsil eden cumhurbaşkanı seçecek şekilde seçim hakkını sınırlama çabalarını engellemekte yatmaktadır.