Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

İklim, orman ve yangın, Orman Bakanlığı’na bırakılmayacak kadar önemli konulardır!

“Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür.
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…”
Nâzım Hikmet
Dünya haritası, baştan başa küresel ölçekte   ortaya çıkan yangınlarla kızıla boyanmış durumdadır. Dünya yanıyor! Dünyanın ciğerleri olan ormanlar yanmaktadır. Orman yangınları, ülkemiz üzerinde derin  ve kalıcı bir yıkım oluşturmuştur. Bodrum’dan, Marmaris’ten, Isparta’dan, Manavgat’tan ve ülkenin onlarca noktasında orman yangınları çıktı. Orman yangınlarının yaygınlığı ve yoğunluğu karşısında,  yönetimler çaresiz kaldı. Orman yangınları, kolaylıkla söndürülemiyor. Birçok yerde orman yangınları hale devam etmektedir.
Onlarca yerde orman yangının ortaya çıkması, zihinlere  sabotaj  ihtimalini getirtti. Orman yangınlarını fırsat bilerek toplumda karışıklık  çıkartmak isteyen, orman yangınları meselesinin sağlıklı bir şekilde  tartışılmasını istemeyenler, hemen kışkırtıcı haberler yaydılar. Aydınlık grubu, orman yangınlarının   terör örgütü tarafından çıkarıldığına dair kışkırtıcı yayınlar yapmaktadır. Eski Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, yangınların hainler tarafından çıkarıldığını gösteren  videoyu paylaştığını iddia etmiştir.  “Alçaklar  dronla yangın çıkartıyor”  şeklinde  yazan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı  Melih Gökçek, yangınların ateş  püskürten dronlar yoluyla terör örgütü tarafından  çıkarıldığına dair paylaşım yapmıştır. Kılıç ve Gökçek’in paylaştığı videolar konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü şu açıklamayı yapmıştır: “Bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan ve drone olduğu değerlendirilen bir hava aracından alev püskürtüldüğüne ilişkin görüntülerin Türkiye ile ilgisi yoktur…Ülke genelinde yaşanan orman yangınlarının sebebi gibi gösterilmeye çalışılan söz konusu görüntüler, yabancı menşeili bir filmden alınmış ve gerçekmiş algısı yaratılmaya çalışılarak servis edilmiştir.”
Ulusal düzeyde yayın yapan  basın yayın organlarının  yöneticileri ve yazarları, kışkırtıcı yayınlar yapmaya devam etmektedirler. Provokasyonlar, yalanlar, propaganda, dezenformasyon ve bazı toplumsal kesimleri hedef göstermeler, yangınları söndürmemektedir. Orman yangınları, ciddi bir sorundur. Orman yangınlarının  ortaya çıkışındaki gerçek neden olan iklim değişikliği olgusunu konuşmaya ve anlamaya ihtiyacımız vardır.
Ülkemizde ve dünyada orman yangınlarının artmasında ana faktör, iklim değişikliğidir.  Orman yangınları ve iklim değişikliği karşılıklı olarak birbirini beslemektedir. Orman yangınlarının çıkması, birçok faktöre bağlıdır. Sıcaklık, nem, ağaçlar, çalılıklar ve diğer yanıcı maddeler, yangınların çıkmasını etkilemektedir. İklim değişikliği canlı olan maddeleri kurutmaktadır. Kuruyan çalılar, ağaçlar, dallar ve diğer maddeler yandığı gibi, ateşin geniş alanlara yayılmasına  da neden olmaktadır. İklim değişikliğinden dolayı, dünyadaki orman yangınları, daha geniş alanlarda ve daha fazla çıkmaktadır. Orman yangınları sonucu atmosfere  daha çok duman ve karbon gitmekte ve  küresel ısınma daha da yoğunlaşmaktadır.  Son yıllarda  ortaya çıkan orman yangınları, kontrol edilmesi zor  felaketler olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişikliğinin neden olduğu kuraklığın artması ve nem oranının azalması sonucu,  orman yangınları artık tek bir mevsimde değil, bütün yıla yayılarak meydana gelmektedir. Orman yangınları, artık yaz aylarında çoğunlukla görülen bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Orman yangınlarına karşı, bütün yıl boyunca hazırlıklı ve uyanık olmak zorundayız.
Ormanlarımız için en  yakın tehlike, yangınlardır. Yangınlar,  çıktığı bölgenin bitki ve hayvan kompozisyonunu değiştirmektedir. Yangın sonrası gördüğümüz kara resimler, o lokasyonun aslında hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı anlamına gelmektedir. Bugünlerde yaşadığımız orman yangınları, ülkemizdeki yangın rejiminin   radikal olarak değiştiğini göstermektedir. Yangının sıklığı, yoğunluğu, boyutu, zamanı, keskinliği ve tipi yangın rejimini belirleyen ana unsurlardır. Ülkemizin yangın rejiminde  meydana gelen değişikliklerin acilen belirlenmesi lazımdır.
Orman yangınları, önümüze şu gerçeği net olarak koymuştur. Küresel ısınma ve orman yangınları,  inkar edilemez gerçeklerdir. Ancak küresel ısınma ve orman yangınları  inkar edilemez gerçekler olmalarına rağmen, bizim bir iklim değişikliği ve orman yangınları  siyasetimiz bulunmamaktadır. Orman yangınları,  bugünlerde birçok ülkede  meydana gelmektedir. Orman yangınlarının ülkemizde yıkıcı bir tablo ortaya koymasının nedeni,  iklim değişikliği siyasetimizin yokluğundan ve bu konuda hiçbir hazırlık yapmamızdan kaynaklanmaktadır.
İklim değişikliği ve  orman yangınlarıyla hiçbir ülkenin tek başına mücadele etmesinin imkanı yoktur. İklim değişikliği ve orman yangınları konusunda  diğer ülkelerle işbirliği ve yardımlaşma mekanizmalarını kurmaya ihtiyaç vardır.
Küresel ısınma nedeniyle insanlar, kendilerine uygun yeni yaşam alanlarına  göç edeceklerdir. Dünya, iklim göçü olarak yeni bir durumla karşı karşıyadır. Bugünlerde  Taliban’dan kaçan Afganlı mültecilerden söz ediyoruz. Ülkemizi bekleyen asıl tehlike, iklim mültecileridir. Türkiye’nin iklim mülteciliği siyasetini  acilen oluşturması  gereklidir.
Önümüzde duran gerçek şudur: İklim değişikliği, orman yangınlarının artmasına neden olmaktadır. Sıcaklığın, kuruluğun ve kuraklığın artması, direkt olarak ateş ve yangın anlamına gelmemektedir. Küresel ısınma, orman yangınları için gerekli olan bütün şartları hazırlamaktadır. İnsanlar, orman yangınları ve küresel ısınma gerçekliği ışığında hayat tarzlarını ve alışkanlıklarını değiştirmelidirler. Mangal ve piknik gibi  aktiviteler dahil gerekçesi ne olursa olsun ormanlık alanlara ateşle yaklaşılmaması ve buralarda ateş yakılmaması  bir zorunluluktur. Orman yangınlarını önlemek, artık Orman Bakanlığı’nın işi olmaktan çıkmıştır. Ormanlar, Orman Bakanlığı’na bırakılmayacak kadar önemlidirler.  Hepimizin ormanları  ve doğayı yıkımdan ve ateşten koruma sorumluluğu vardır. Yirmi birinci yüzyılda küresel ısınma ve yangınlar, artacaktır. Küresel ısınmaya ve orman yangınlarına karşı  yapacağımız hazırlıklar,  insanlığın ve  doğanın  geleceğini belirleyecektir.