Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Kazandılar ama kâr edemediler

ABD dünyanın en büyük istihbarat gücü değil miydi? Afganistan'dan ayrılma niyetini açıkladığında orada neler olacağını bilmiyor muydu? Afganistan’ın kayalık yapısının, insan doğası ve politik doğasının, o engebeli harita üzerinde belirecek olan sahnenin ne olacağını hayal etmiyor muydu? Amerika kendini iki seçenek arasında buldu; ya Amerikalıların, Afganların ve dünyadaki aklı başında insanların çoğunluğunun iradesine karşı Afganistan'da kalacaktı ya da ülkeden çıkacak ve işgalin sonuçlarından çok daha zor olan geri çekilmenin sonuçlarına katlanacaktı.
Afganistan’a hem girerken hem de çıkarken ABD’nin ödediği ahlaki, insani ve askeri bedeller çok yüksek. Bu bir gezintiden geri dönüş değil. Ancak her iki durumda da ödenmesi gereken daha büyük bir bedel var. Bu bedel, işgalcilerle birlikte çalışmış olan, "işbirlikçiler" veya "hainler" denilen kimseler tarafından ödenecek. Bunlar, hangi grubu kabul ederlerse etsinler kaybedecek olan çaresiz vatandaşlardır. Şu an veya daha sonra dışlanacaklar ve galip gelen gruptan kaçmak zorunda kalacaklar.
Tarih kendisini soğukkanlılıkla tekerrür ediyor. Amerikalılar Katar'da "Taliban" ile müzakereleri sürdürüyor ve Kabil'deki büyükelçiliklerinden çekiliyorlar. Taliban, şiddetli kampanyasında artık ateşli silah kullanmıyor; aksine en büyük silahı kullanıyor: Rakibin moralinin çökmesi ve teslim bayraklarını yükseltme telaşı.
İş artık bitti. Dünya Afganistan’da yaşanan son sahneleri gördü ve gözlerine inanamadı. Taliban, Kabil'in kapısına kadar geldi. O kapılardaki yüzler değişiyor, konular değişiyor, gelenler ve gidenler değişiyor. Peki başkentin göbeğinde kapıların arkasına geçtiklerinde neler olacak?
Yönetim onların olduğunda, Amerikalıların bıraktığı silahlar, eğittikleri kuvvetler onların komutasına geçtiğinde neler olacak?
Stratejist Claus Fitz'in tanımladığı gibi; savaşların başlangıçlarında saldırganın işgalden önce geri çekileceğine inandırması gerekir. Çoğu durumda bu böyle olur. Amerikalılar ise hem işgal ederken hem de geri çekilirken kaybettiler. Ordu kurma ve silahlandırma için yaklaşık 85 milyar dolar harcadılar. Peki, ne uğruna? Kim uğruna?
Joe Biden, Amerika'yı savaş mantığından çıkarıp güçlerini, gittikleri bölgelerden çekmeyi planlıyor. Bu, dünyada bir kaos durumuna yol açacaktır. Geçmişte Washington’ın, Fransa ve İngiltere'nin yerini almaya çalışması gibi gün gelecek birçok güç, gerileyen ABD’nin yerini almaya çalışacaktır.
Afganistan, yıllarca unutulup kenarda bırakıldıktan sonra tekrardan uluslararası bir boksör arenası olacak. Kandahar ve Herat gibi isimler ve tabii ki bataklık ve düşen kayaların başkenti Kabil, haberlerin günlük madesi olmaya geri dönecek.
Dünya, Afganistan'ın son başkanı olarak bildiğimiz mütevazı ve samimi bir adama sempati duyacak. Işıltılı ipliklerle işlenmiş kişiye özel başlıklar ve elbiselerle sanki dünyayı, çok sevdiğim Roma’da bir moda şovu gibi göstererek selefi Hamid Karzai’den tamamen farklı bir portre çizen o insanı sempati ile anacak. Çeyrek asırda iki büyük ülke; Amerika ve Rusya en geri kalmış ülkelerden biri olan Afganistan tarafından mağlup edilse de Afganistan bu kazanımdan kâr edemedi.