Taliban, Afganistan’ın tamamına tekrar sahip oldu. Amerika, askeri unsurlarını Afganistan’dan tamamen çekti. Amerika’nın çekilmesinden dolayı, Amerika’nın Afganlılara ihanet ettiği ve halkı Taliban’ın eline teslim ettiği şeklinde eleştiriler yapılmaktadır. Şu anda var olan durum şudur. Amerika, Afganistan gibi zorlu bir coğrafya ile artık kendisini tüketmeyi istememektedir. Amerika, Afganistan’a harcayacağı bir üç trilyon doları daha olmadığını düşünmektedir. Afganistan gibi çözümsüzlük, şiddet ve kriz coğrafyasından çekilmeyi tercih eden Amerika, burayı kendi haline bırakmak şeklinde bir politika uygulamaktadır.
Amerika ve Taliban arasında uzun süreden beri barış görüşmeleri adı altında Afganistan’da Taliban modelinin kurulması için görüşmeler yapılmakta ve adımlar atılmaktadır. Amerika, Kabil hükümetinin umutsuz bir vakıa olduğunu anlamıştır. Amerika, barış görüşmelerinde Kabil hükümetini değil, Taliban’ı, yani Afganistan İslam Emirliği’ni muhatap almıştır. Taliban’ın yönettiği Afganistan İslam Emirliği, Amerika’nın onayı ve Çin, Rusya, Pakistan ve İran’ın kabulüyle bütün Afganistan’ı kontrol eden güç haline gelmiştir. Bu saatten sonra Taliban, Afganistan’da iktidarı hiçbir unsurla paylaşmaya razı değildir. Taliban, iktidar istemektedir ve iktidarı tek başına istemektedir.
Afganistan, Amerika için İkinci Vietnam olmadığı gibi, Kabil’den çıkış, Saygon’dan çıkış gibi de değildir. Amerika, yirmi yıldır savaştığı düşmanını yeni müttefiki olarak Afganistan’da hakim olarak bırakmaktadır. Amerika çok tehlikeli bir kumar oynamaktadır. Taliban gibi savaşı, yıkımı, yağmayı, cehaleti, despotizmi ve fanatizmi benimsemiş bir vahşiler güruhunu uluslararası aktör haline getirmek, Amerika ve dünya için büyük bir risktir.
Afganistan İslam Emirliği adı altında bir yönetim kuran Taliban, Afgan toplumunda kökleşmiş, radikal, terörist ve Şeriatçı nitelikte bir harekattır. Taliban, Şeriat’a dayalı bir İslam Devleti kurma şeklinde politik bir amaca sahiptir. İdeolojik ve siyasal amaçları doğrultusunda Taliban, Afgan toplum yapısıyla uyumlu bir sosyolojik örgütlenmeye sahiptir. Taliban, Peştun aşiretler başta olmak üzere kırsal ve dağlık bölgelerde geniş toplumsal ilişkiler ağı kurmuştur. Taliban, ayrıca kırsal kesimlerde kitleleri harekete geçirebilecek mollaların liderliğinden ve teokratik despotizmden beslenmektedir. Taliban, sosyolojik, siyasal ve teolojik açılardan Afganistan’ın yerli ve milli hareketidir diyebiliriz.
Amerika, Afganistan’ı bir bütün olarak sorun olarak görmektedir. Amerika, Afganistan sorununu çözmeye gücünün yetmeyeceğini anlamıştır. Amerika, NATO ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle, Afganistan’da demokrasiyi, insan haklarını, kadın haklarını, barışı, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu benimsemiş bir ulus inşa etmek imkansızdır. Amerika, yirmi yılın sonunda Afganistan sorununa Afgan çözümlerin de olmadığını anlamıştır. Amerika’nın Taliban’ı Afganistan’da işbaşına getirmesinin en net sebebi, Afganistan sorununa Afgan çözümlerin olmamasıdır. Taliban, Afganistan sorununa çözüm olarak görüldüğü için ikinci defa ülkeye hakim olmasının imkanları, araçları ve yolları yaratılmıştır.
Ortaya çıkışından bu yana Taliban’ın değişmeyen iki amacı bulunmaktadır. Taliban’ın birinci amacı, bütün Afganistan’da mutlak hakimiyetini kurmaktır. Taliban’ın ikinci amacı, Afganistan’da şeriata dayalı bir İslam Devleti kurmaktır. Taliban’ın bu iki amacı bugünde değişmemiştir. Bugün yeni bir Taliban’la dünya karşı karşıya bulunmamaktadır. Dünya, bugün bu iki amacını ustalıkla gerçekleştirmek için ustalıklı pragmatik adımlar atan bir Taliban’la karşı karşıyadır. Taliban’ın dünyadan para almak için kullandığı pragmatik söylemler, hiçbir şekilde Taliban’ın değiştiği anlamına gelmemektedir.
Afganistan’da iktidara gelen Taliban, başarılı askeri, siyasal ve sosyal taktikler ve stratejiler uygulamıştır. Taliban, Afgan ordusunun operasyon kapasitesini zayıflatmış, onun etkisiz ve izole olmuş bir yapı hale gelmesini sağlamıştır. Yolsuzluklarla, kötü yönetimle, iç çatışmalarla anılan Kabil hükümetine toplum hiçbir zaman güven duymamış, hatta Kabik’deki iktidar mücadelesinden bıkmıştır. Taliban, Afgan askerlerini, kabileleri, aileleri ve toplumun önemli bölümünü korkutmayı ve sindirmeyi başarmıştır. Kendisinin yenilmez dehşet bir güç olduğuna düşmanlarını, kabileleri ve inandıran Taliban, tehdit ve baskılarla ölüm veya teslimiyetten başka bir seçenekleri olmadığını insanlara empoze ederek toplumu korkutmuş ve yıldırmıştır. Taliban, gazetecilere, kanaat önderlerine, akademisyenlere, bürokratlara ve etkili görülen kişilere karşı sayısız suikast gerçekleştirmiştir. Yapmış olduğu suikastlerle Taliban, topluma korku salmış ve en güçlü görülen kişilerin bile korumasız olduğu mesajını herkese vermiştir. Taliban, terörizmi etkili bir şekilde kullanana Asya tipi bir terör örgütüdür.
Taliban’ın on gün içinde Afgan hükümetini devirmesi ve Afgan ordusunun buharlaşması, sürpriz değildir. 2015 Yılında Kunduz’da ne olduysa, 2021 yılında Kabil’de de aynı şey olmuştur. Moralsizlik, yolsuzluk, etnik bölünmeler, yetersiz lojistik imkanlar, amaç yokluğu, Afgan askeri birliklerinin gerçek anlamda bir ordu olmayışı, 2015 yılında Kunduz’un Taliban’a teslim edilişinin ana nedenleridir. Afgan askeri birliklerinin Taliban’ı düşman görmediği, onlara karşı savaşmak istemediği, orduya ait silah ve malzemeyi Taliban’a sattığına dair vakalar, daha önceki yıllarda birçok defa yaşanmıştır. Yirmi yıldır Afganistan’da aslında bir ordu kurulmamıştır. İki yüz bin kişilik Afgan ordusunun oluşturulduğu iddiası, bir gerçek değil, bir efsaneden ibarettir.
Taliban, diplomasiyi ve şiddeti birlikte kullanmıştır. Taliban’ı bugün Afganistan’da mutlak hakim konumuna getiren dinamik, Doha’daki barış sürecidir. Barış süreci olmasaydı bugün Taliban, Kabil’de işbaşında olmayacaktı. Barış süreci sayesinde Amerika, Rusya, İran ve Çin kartlarını Taliban lehine yeniden açmışlar ve Eşref Gani yönetiminin sonu adım adım hazırlanmıştır. Kabil yönetimi, Doha sürecinin kendisinin tasfiye süreci olduğu gerçeğini anlamayacak kadar körleşmişti. Taliban, askeri, sosyal, siyasal ve diplomatik oyunları başarıyla oynayarak iktidara gelmiştir. Taliban’ın iktidara gelmesi, Afganistan sorununun çözümü anlamına gelmemektedir. Taliban’ın yeniden iktidara gelişi, Afganistan’ı her açıdan felaketlere ve yıkımlara götüren bir sürecin önünü açmıştır.
Taliban’ı Afganistan’da iş başına getiren ana neden, Amerika askerinin çekilmesi değil, Afganistan’da kurulmaya çalışılan nizamın ve liderliğin başarısızlığıdır. Karzai, Gani ve Abdullah, Afganistan liderliğinin başarısızlığının sembol isimleri ve sorumlularıdırlar. Afganlı liderler, sorumluluklarını yerine getirmek yerine, Amerika’nın asla Afganistan’ı terk etmeyeceği yanılsaması içindeydiler. Amerika Afganistan’da olduğu sürece, kendilerinin sahici bir yönetim ortaya koymasına gerek yoktu. Yolsuzluklar, iç iktidar çatışmalar, dışarıdan gelen yardımları yağmalamalar, etnik bölünmelere dayalı yapı, aslında Kabil’de bir hükümetin olmadığı anlamına gelmektedir. Amerika, Afganistan’da Afganlılarla bir düzen kuramayacağını çok geç anladı. Amerika, Afganistan’da düzen kurma görevini Taliban’a verdi. Taliban, başarısız ve çökmüş Afgan liderliğinin alternatifi olarak görüldü ve bundan dolayı ülkeyi ele geçirmesinin yolu açıldı ve imkanları yaratıldı. Amerika’nın Taliban’la savaşı sona ermiştir. Ancak Afganlıların ve Taliban’ın kendi aralarındaki savaşı henüz başlamamıştır. Taliban yönetiminde Afganistan, yeni bir savaş, yıkım ve kaos sürecinin içine girmiştir.
TT
Afganistan sorununun çözümü Taliban mı?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة