Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Afganistan sorununun çözümü Taliban mı?

Taliban, Afganistan’ın tamamına tekrar sahip oldu. Amerika, askeri unsurlarını Afganistan’dan tamamen çekti. Amerika’nın çekilmesinden dolayı, Amerika’nın Afganlılara ihanet ettiği ve halkı  Taliban’ın eline teslim ettiği şeklinde eleştiriler yapılmaktadır. Şu anda   var olan durum şudur. Amerika,  Afganistan gibi zorlu bir coğrafya ile artık  kendisini tüketmeyi istememektedir. Amerika, Afganistan’a harcayacağı bir üç trilyon doları daha olmadığını düşünmektedir. Afganistan gibi çözümsüzlük, şiddet ve  kriz coğrafyasından çekilmeyi tercih eden Amerika,  burayı kendi  haline bırakmak  şeklinde bir politika uygulamaktadır.
 Amerika ve Taliban arasında uzun süreden beri barış görüşmeleri adı altında Afganistan’da  Taliban   modelinin kurulması için  görüşmeler yapılmakta ve adımlar atılmaktadır. Amerika, Kabil hükümetinin umutsuz bir vakıa olduğunu anlamıştır. Amerika, barış görüşmelerinde Kabil hükümetini değil,  Taliban’ı, yani Afganistan İslam Emirliği’ni  muhatap almıştır. Taliban’ın yönettiği Afganistan İslam Emirliği, Amerika’nın  onayı ve Çin, Rusya, Pakistan ve İran’ın   kabulüyle bütün Afganistan’ı kontrol eden güç haline gelmiştir. Bu saatten sonra Taliban, Afganistan’da iktidarı hiçbir unsurla paylaşmaya razı değildir. Taliban, iktidar istemektedir ve iktidarı tek başına istemektedir.
Afganistan, Amerika için  İkinci Vietnam olmadığı gibi, Kabil’den çıkış, Saygon’dan çıkış gibi de değildir. Amerika, yirmi yıldır savaştığı düşmanını  yeni müttefiki olarak Afganistan’da  hakim olarak  bırakmaktadır. Amerika çok tehlikeli bir kumar oynamaktadır. Taliban gibi   savaşı, yıkımı, yağmayı, cehaleti, despotizmi ve fanatizmi benimsemiş bir   vahşiler güruhunu  uluslararası aktör haline getirmek, Amerika ve dünya için büyük bir risktir.
Afganistan İslam Emirliği adı altında bir yönetim kuran Taliban,  Afgan toplumunda kökleşmiş, radikal, terörist ve Şeriatçı  nitelikte bir harekattır. Taliban, Şeriat’a dayalı bir İslam Devleti kurma şeklinde   politik bir  amaca sahiptir. İdeolojik ve  siyasal amaçları doğrultusunda Taliban,  Afgan toplum yapısıyla uyumlu  bir sosyolojik örgütlenmeye sahiptir.  Taliban, Peştun aşiretler başta olmak üzere  kırsal ve dağlık  bölgelerde geniş toplumsal ilişkiler ağı kurmuştur. Taliban, ayrıca kırsal  kesimlerde  kitleleri harekete geçirebilecek   mollaların liderliğinden ve  teokratik despotizmden beslenmektedir. Taliban, sosyolojik, siyasal ve teolojik açılardan Afganistan’ın yerli ve milli  hareketidir diyebiliriz.
Amerika, Afganistan’ı bir bütün olarak sorun olarak görmektedir. Amerika, Afganistan sorununu çözmeye gücünün yetmeyeceğini anlamıştır. Amerika, NATO ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle, Afganistan’da  demokrasiyi, insan haklarını, kadın haklarını, barışı, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu benimsemiş bir ulus inşa etmek  imkansızdır. Amerika, yirmi yılın sonunda  Afganistan sorununa Afgan çözümlerin de olmadığını anlamıştır. Amerika’nın Taliban’ı Afganistan’da işbaşına getirmesinin en net sebebi, Afganistan sorununa Afgan çözümlerin olmamasıdır. Taliban, Afganistan sorununa  çözüm olarak  görüldüğü için ikinci defa  ülkeye hakim olmasının imkanları, araçları ve yolları yaratılmıştır.
Ortaya çıkışından bu yana Taliban’ın  değişmeyen iki amacı bulunmaktadır. Taliban’ın  birinci amacı, bütün Afganistan’da mutlak hakimiyetini kurmaktır. Taliban’ın ikinci amacı, Afganistan’da şeriata dayalı bir İslam Devleti kurmaktır. Taliban’ın bu iki amacı bugünde değişmemiştir.  Bugün yeni bir Taliban’la  dünya karşı karşıya bulunmamaktadır. Dünya, bugün bu iki amacını ustalıkla gerçekleştirmek  için ustalıklı   pragmatik adımlar atan  bir Taliban’la karşı karşıyadır. Taliban’ın dünyadan  para almak için    kullandığı  pragmatik söylemler, hiçbir şekilde  Taliban’ın değiştiği anlamına gelmemektedir.
Afganistan’da  iktidara gelen Taliban,  başarılı  askeri, siyasal ve sosyal taktikler ve stratejiler uygulamıştır. Taliban, Afgan ordusunun operasyon  kapasitesini zayıflatmış, onun etkisiz ve izole olmuş bir yapı hale gelmesini sağlamıştır.  Yolsuzluklarla,  kötü yönetimle, iç çatışmalarla  anılan Kabil hükümetine toplum hiçbir zaman güven duymamış, hatta Kabik’deki iktidar mücadelesinden bıkmıştır. Taliban, Afgan askerlerini, kabileleri, aileleri ve toplumun önemli bölümünü korkutmayı ve sindirmeyi başarmıştır. Kendisinin  yenilmez dehşet bir güç olduğuna  düşmanlarını, kabileleri ve inandıran Taliban, tehdit ve baskılarla ölüm veya teslimiyetten başka bir seçenekleri olmadığını  insanlara empoze ederek toplumu korkutmuş ve yıldırmıştır. Taliban, gazetecilere, kanaat önderlerine, akademisyenlere, bürokratlara ve   etkili görülen  kişilere karşı sayısız suikast gerçekleştirmiştir. Yapmış olduğu suikastlerle Taliban, topluma korku salmış ve en güçlü görülen kişilerin bile korumasız olduğu mesajını herkese vermiştir. Taliban, terörizmi etkili bir şekilde kullanana Asya tipi bir terör örgütüdür.
Taliban’ın on gün içinde Afgan hükümetini devirmesi ve  Afgan ordusunun buharlaşması, sürpriz değildir. 2015 Yılında Kunduz’da ne olduysa, 2021 yılında Kabil’de de aynı şey olmuştur. Moralsizlik, yolsuzluk, etnik bölünmeler, yetersiz lojistik imkanlar, amaç yokluğu, Afgan  askeri birliklerinin  gerçek anlamda bir ordu olmayışı, 2015 yılında Kunduz’un  Taliban’a teslim edilişinin ana nedenleridir.  Afgan askeri birliklerinin Taliban’ı düşman görmediği, onlara karşı savaşmak istemediği, orduya  ait silah ve malzemeyi Taliban’a sattığına  dair vakalar, daha önceki yıllarda birçok defa yaşanmıştır. Yirmi yıldır Afganistan’da aslında bir ordu kurulmamıştır. İki yüz bin kişilik Afgan ordusunun oluşturulduğu  iddiası, bir gerçek değil, bir efsaneden ibarettir.
Taliban, diplomasiyi ve şiddeti birlikte kullanmıştır. Taliban’ı bugün Afganistan’da mutlak hakim konumuna getiren dinamik, Doha’daki barış sürecidir. Barış süreci olmasaydı bugün Taliban, Kabil’de işbaşında olmayacaktı. Barış süreci sayesinde  Amerika, Rusya, İran ve Çin kartlarını Taliban lehine yeniden açmışlar ve  Eşref Gani yönetiminin sonu adım adım hazırlanmıştır. Kabil yönetimi, Doha sürecinin  kendisinin  tasfiye süreci olduğu  gerçeğini  anlamayacak kadar körleşmişti. Taliban, askeri, sosyal, siyasal ve diplomatik  oyunları başarıyla oynayarak iktidara gelmiştir. Taliban’ın iktidara gelmesi, Afganistan sorununun çözümü anlamına gelmemektedir. Taliban’ın yeniden iktidara gelişi, Afganistan’ı her açıdan   felaketlere ve  yıkımlara götüren bir sürecin önünü açmıştır.
Taliban’ı Afganistan’da iş başına getiren ana neden, Amerika askerinin  çekilmesi değil, Afganistan’da kurulmaya çalışılan  nizamın ve liderliğin başarısızlığıdır. Karzai, Gani ve Abdullah, Afganistan liderliğinin başarısızlığının sembol isimleri ve sorumlularıdırlar. Afganlı liderler, sorumluluklarını yerine getirmek yerine, Amerika’nın asla Afganistan’ı terk etmeyeceği yanılsaması içindeydiler. Amerika Afganistan’da olduğu sürece, kendilerinin   sahici  bir yönetim ortaya koymasına  gerek yoktu. Yolsuzluklar,  iç iktidar çatışmalar,  dışarıdan gelen yardımları yağmalamalar, etnik bölünmelere dayalı  yapı, aslında Kabil’de bir hükümetin olmadığı  anlamına gelmektedir. Amerika, Afganistan’da Afganlılarla bir düzen kuramayacağını çok geç anladı. Amerika, Afganistan’da düzen kurma görevini Taliban’a verdi. Taliban, başarısız ve çökmüş Afgan liderliğinin alternatifi olarak görüldü ve bundan dolayı ülkeyi ele geçirmesinin yolu  açıldı ve imkanları  yaratıldı. Amerika’nın Taliban’la savaşı sona ermiştir. Ancak Afganlıların ve Taliban’ın kendi aralarındaki savaşı  henüz başlamamıştır. Taliban yönetiminde  Afganistan,  yeni bir savaş, yıkım ve kaos  sürecinin içine  girmiştir.