Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Taliban’ın dönüşünün ilk kazananı Çin mi olacak?

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi, bölgede yeni bir gerçekliğe yol açtı. Afganistan'ın Taliban tarafından hızla ele geçirilmesi de Avrasya'daki bölgesel güçler, özellikle Çin için fırsatlar ve zorluklar yarattı. Taliban ile Çin temsilcileri geçen temmuz ayında Tientsin'de bir araya gelmişlerdi. Taliban herhangi bir gücün Afgan topraklarını Çin'e zararlı eylemlerde bulunmak için kullanmasına asla izin vermeyeceğini belirtmişti. Ayrıca Çin, Afganistan'daki barış ve uzlaşma sürecine daha fazla katılmayı, gelecekte yeniden yapılanma ve ekonomik kalkınmada daha büyük bir rol oynamayı umuyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı Afganistan Özel Temsilcisi Yue Şiao Yong, Taliban Kabil'in kontrolünü ele geçirdikten sonra Çin'in Afganistan'ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı duyduğu açıklamasını yaptı. Genel olarak Çin'in gelecekte Afganistan'daki konumuyla ilgili iki anlatı var. Biri fırsatları, diğeri zorlukları temsil ediyor. Fırsatlar konusunda, ABD Başkanı Joe Biden'ın Afganistan'dan çekilme kararını eleştirenler, bunun Çin'in ülke üzerindeki ekonomik ve siyasi etkisini artıracağını iddia ediyorlar. Dahası, ABD güçlerinin geri çekilmesinin Afganistan'da bir boşluk yarattığını ve Çin'in hem Orta hem de Güney Asya'daki bölgesel konumunu pekiştirmek için ABD'nin yerini alma ve ülkedeki maden kaynaklarını çıkarma fırsatına sahip olacağını savunuyorlar. Öncelikle Afganistan'daki yeni durumun, özellikle nadir maden kaynaklarına yatırım konusunda Çinli şirketler için yeni fırsatlar yarattığını söylüyorlar. 2020'de Afganistan'daki nadir maden kaynaklarının değerinin 1 ila 3 trilyon dolar arasında olduğu tahmininde bulunulmuştu. Çin, Batılı güçler ve Japonya karşısında dünyanın nadir maden kaynakları zenginliğinin yüzde 85'inden fazlasını sağlıyor. İkincisi, ülkedeki potansiyel istikrar. Çin'in Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi için bir geçiş ülkesi olarak Afganistan'ın çekiciliğini artırabilir. Eylül 2019'da Çin, Pakistan ve Afganistan dışişleri bakanları, Çin-Pakistan ekonomi koridorunun genişletilmesini teşvik etmekte anlaşmışlardı. Şimdi ülkedeki daha fazla istikrar, koridorun Afganistan üzerinden genişlemesini teşvik edebilir. Afganistan'ın Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne entegrasyonu, Çin'in Hindistan üzerindeki etkisini artırıyor. Çünkü bu sayede çevresindeki ticaret ortakları aracılığıyla Hindistan'ı ekonomik olarak kuşatma şansı daha yüksek.
Üçüncüsü, Afganistan'ın Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne entegrasyonu, Güney ve Orta Asya arasındaki bağlantıyı sıkılaştıracak. Ticaret, yatırım ve krediler açısından da Çin'in ekonomik gücünü artırabilir. Buna ilaveten Afganistan genelinde yeni demiryolları veya otoyollar, Çin'in ihracat ve ithalat rotalarını çeşitlendirmesine ve AB-Çin kara bağlantısını güçlendirmeye yardımcı olacak. Afganistan'ın Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne entegrasyonu ile ilgili bu tür yatırım ve projeler, Taliban'ın Çin'e bağımlılığını artıracak ve Çin veya Orta Asya'daki aşırılıkçı grupları desteklemesini engelleyecek. Dördüncüsü; yeni durum, Orta Asya'da olduğu gibi Çin ile Rusya arasında yeni bir işbölümüne yol açabilir. Bu da daha fazla güvenlik ile sonuçlanabilir. Çünkü her iki ülke de terörü önlemek, Orta Asya'daki istikrarlarını güçlendirmek, Çin Doğu Asya, Rusya da Doğu Avrupa gibi komşu coğrafi bölgelere daha fazla odaklanmak isteyecektir. Son olarak; istikrarlı bir Afganistan, Çin liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü için de önemli bir rol oynayabilir.
Afganistan'ın 2012'den bu yana Şanghay İşbirliği Örgütü içinde sadece gözlemci statüsünde yer aldığı biliniyor. Taliban ülkenin tüm topraklarını kontrol ederse tekrar tam üyelik için başvurabilir.
Diğer yandan Çin'in karşı karşıya kalabileceği zorluklar da var. Zira Afganistan'daki durum, bazı uzmanların tasvir etmeyi sevdiği kadar Çin için güllük gülistanlık değil. Devletin istikrarsız durumu nedeniyle Taliban'ın dönüşü, Pekin için fırsatlardan daha çok zorluklar yaratıyor. İlk zorluk, Taliban’ın savaşın bittiğini deklare etmesine rağmen diğer etnik veya dini grupların, özellikle de İslami aşırılıkçı oluşumların Taliban'a direnmeyeceğinin garantisi yok. Ayrıca Taliban'ın ülkeyi istikrara kavuşturmada başarılı olup olmayacağı konusunda da büyük bir belirsizlik var. İkincisi; Taliban birleşik değil, bölünmüş bir hareket. Bu nedenle hareketin çeşitli kollarının Çin'de veya Orta Asya'da terörizmi ve ayrılıkçılığı desteklemeyeceğine dair bir garanti olmadığı belirtiliyor. Mesela Tsinghua Üniversitesi Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün Araştırma Bölümü Müdürü, “Gerçek şu ki Taliban içinde halen Doğu Türkistan hareketini destekleyenler var” diyor. Ayrıca Afgan Talibanı diğer grupları desteklemese de Afganistan'daki zaferi aşırılıkçı gruplara ilham verebilir ve Orta Asya'da aşırıcılığın yükselmesine neden olabilir. Özbekistan İslami Hareketi, Hizb-ut Tahrir ve Pakistan Talibanı gibi gruplar, Pakistan ve Orta Asya hükümetleri üzerindeki baskıyı artırabilir, bölgesel devletleri istikrarsızlaştırabilir ve Çin yatırımlarını tehdit edebilir. Ayrıca bölünmüş bir Afganistan sadece ülkenin Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne entegrasyonu için sorunlar yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda Orta Asya'daki Orta Koridor ve yeni Avrasya Kara Köprüsü gibi diğer ulaşım koridorlarını da terör tehlikesi nedeniyle tehdit ediyor. Buna ek olarak Afganistan'dan Özbekistan ve Tacikistan gibi komşu ülkelere sığınan mülteciler, Orta Asya ekonomileri üzerindeki baskıyı artırabilir. Bu faktörler bölgede istikrarı bozan bir gücü temsil ediyor ve bölgedeki Çin yanlısı hükümetler üzerinde baskı oluşturuyor.
Üçüncüsü; direniş gruplarının varlığı Çinli şirketleri Afganistan'a yatırım yapmaktan caydıracaktır.
Çinli şirketler tarafından 2000 yılında enerji, altyapı ve doğal kaynaklarla bağlantılı birçok proje başlatıldı. Sözgelimi Kabil'in güneydoğusundaki Mes Aynak’ta bir bakır madeninin geliştirilmesi ve işletilmesi için imzalanan sözleşme gibi... Yine 2011 yılında dev China National Energy Group, ülkenin kuzeyindeki Amu Darya Havzası’ndaki bir petrol sahasının ihalesini kazandı. Ancak her iki proje de ülkedeki güvensiz koşullar, aşiretçi ve kabileci politikalar nedeniyle çöktü.
Merkezi bir hükümetin olmaması (şimdiye kadar) ve yetersiz altyapı, malların taşınmasını da zorlaştırıyor. Uygun yasal çerçevelerin olmaması, kurumsal kapasite eksikliği ve yolsuzluk, başta madencilik olmak üzere herhangi bir sektöre yatırım yapmayı zorlaştırıyor. Bu sorunların hızlı bir şekilde çözülmesi için çok az alan var. Bu da Çin'in Afganistan'daki yatırım çabalarını zayıflatıyor. Dördüncüsü şu ki Afganistan'ı Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi’ne entegre etme konusunun da çok zor olması muhtemel. Zira Afganistan ve Çin arasında üç ana sınır kapısı var: Chalachigu Vadisi, Vahan (Wakhan) Koridoru ve Kuzey Vahan Koridoru. Üçü de mevsimsel zorluklar ve zorlu arazi koşulları nedeniyle altyapı geliştirme için uygun değil. Çin ile Afganistan arasında doğrudan bir bağlantı olmadığından, iki ülkeyi birbirine bağlayan üç dolaylı güzergah bulunuyor. Bunların ikisi Çin-Tacikistan-Afganistan hattında. Ancak bu güzergah, doğal arazi sorunları ve Afganistan ile Tacikistan arasındaki sınır noktasının istikrarsızlığı nedeniyle yoğun ticaret ve altyapının geliştirilmesi için uygun değil. Diğer güzergah ise Çin-Kırgızistan, Tacikistan ve Afganistan demiryolu.
Son olarak; Çin'in batı sınırları boyunca artan zayıflığı, Pekin'i Orta Asya ülkelerinde, özellikle de Tacikistan ve Pakistan'da güvenlik açısından varlığını artırmaya zorlayabilir. Bu faktör aynı zamanda Çin ile Hindistan veya Rusya arasındaki bölgesel rekabeti kışkırtıyor, bu ise bölgedeki stratejik belirsizliği artırabilir. Ayrıca Afganistan'daki parçalanmış durum, Çin'in stratejik odağını Doğu Asya ve Güney Çin Denizi'nden kısmen Orta ve Güney Asya'ya çevirebilir. Bu durum Çin'in ABD karşısındaki zayıflığını artıracaktır.
Şu an Afganistan'daki istikrarsızlık, direniş grupları ve merkezi bir hükümetin yokluğu Çin'in Afganistan'da bir yer edinmesini zorlaştırıyor. Ülkenin Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne entegre edilmesi kısa vadede gerçekçi görünmüyor. Çin'in Afganistan'da herhangi bir yeni etki hesapları yerine, öncelikle kendisinin ve ortaklarının sınırlarını aşırıcılık ve terörizmden koruması gerekiyor. Ancak Çin orta ve uzun vadede Pakistan ile olan stratejik ortaklığı sayesinde bölgesel bir aracı ve genel mal tedarikçisi olarak daha önemli bir rol oynama potansiyeline sahip.