İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi Arabistan ve daha yeşil bir dünyanın geleceği

23-25 ​​Ekim tarihleri ​​arasında Suudi başkenti Riyad, ‘Yeşil Suudi Girişimi Forumu’ ve ‘Yeşil Orta Doğu Girişimi Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak.
İki girişim de Suudi Arabistan Krallığı’nın bölgesel ve uluslararası düzeylerdeki öncü rolünün geliştirici ve aydınlatıcı çerçevesi içinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın vizyonunun bir ürünü. Doğanın gazabı ve iklim değişikliği, yirmi birinci yüzyılda insanlığın başında sallanmakta olan bir kılıç gibi tehlike arz ediyor.
Okuyucu, “Bu iki önemli olayın asıl amacı nedir?” diye soruyor olabilir, açıklayalım.
Kuşkusuz ki mesele, dünyayı tehdit eden iklim değişikliği olgusundaki gelişmelerle yüzleşmek ve ardından insanlığı kurtarmak için küresel kararların alınmasına güçlü ve etkili bir şekilde katkıda bulunmak, böylece iklim değişikliğine karşı mücadeleyi ilerletmek için bir Suudi vizyonu sunmaktır.
Belki de bu yılın yaz aylarında doğanın devrimini izleyenler, özellikle hava koşullarındaki anlaşılmaz çelişkiler çerçevesinde bu mavi gezegenin kaderi hakkında endişelenmişlerdir. Aynı anda dünyanın batısı, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde olduğu gibi, bir dizi benzeri görülmemiş yangına yol açan şiddetli bir kuraklıktan muzdarip iken dünyanın doğusu, Avrupa ülkeleri, korkunç seller ve baskınlarda boğuldu. Bu durum, Alman Şansölyesi Angela Merkel’i, vahşi doğanın verdiği zararın ikinci dünya savaşındaki yıkıma benzer hatta daha fazlası olabileceğini ifade etmeye sevk etti.
İnsanlığın etrafında mevcut ve yaklaşmakta olan panik karşısında bir arada durma meselesi artık bir lüks değil, insanoğlunun tarihinde ve varoluşunun geleceğinde bir dönüm noktasıdır.
Suudi girişimleri, herkesin büyük umutlar bağladığı en önemli konferanslardan birine yakınlık gösteriyor. Önümüzdeki Kasım ayında İskoçya'da gerçekleştirilecek Glasgow Konferansı'nı kastediyoruz. Çevremizde gördüğümüz bu korkutucu ve tehlikeli ekolojik bozulma devam ederse, birçok ülkenin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmesinden korkuluyor. 196 ülke, çağdaş dünyamızın kaderini tüm yönleriyle tartışmak için Glasgow Konferansı’na katılacak. Bu noktada, bahsedilen iki Suudi girişiminden çıkacak kararlar, gaflet gösteren ve ihmalkâr davrananları ikaz eden, doğa pahasına kazanç elde etmek isteyenleri uyaran bir alarm zili olarak değerlendirilebilir.
Prens Muhammed bin Selman liderliğindeki "2030 Suudi Vizyonu"ndaki en faydalı ve asil şey, ekonomik ve sosyal büyümeyi dikkatli bir şekilde dengelemesidir. Bu, özellikle gelecek nesilleri ilgilendiren bir konu. Çevrenin korunması ile sürdürülebilir kalkınma arasındaki dengeyi korumak ve bir tarafı diğerine ezdirmemek bu vizyonun bir parçası.
"Yeşil Suudi Arabistan" ve "Yeşil Orta Doğu" girişimleri, bölgeye 50 milyar ağaç dikmeyi ve tüm dünyadan atmosfere salınan karbon emisyonunu yüzde 10'dan fazla azaltmayı hedef alan bir plan çerçevesinde küresel iklimin istikrarlı bir durumda korunmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Bilimsel olarak bilinenlerden ve anlatılanlardan yola çıkarak, yeşil alanların bolluğunun bitki fotosentezi için daha fazla imkân sunduğunu, yani dünyayı yanıcı küresel bir çadıra dönüştüren ana sera gazı olan karbondioksitin emilmesi ve havadaki oksijen miktarının artması anlamına geldiğini, bunun da formel ve informel olarak insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtmek gerekir.
Ağaçlar ve Bitkiler Kitabından bilgi sahibi olanların bildiği üzere, ağaçlar, “terleme” yani su buharı üretme özelliğine sahiptir ve bu, havayı kirlilikten arındırmaya ve özellikle yaz aylarında sıcaklıkları düşürmeye katkıda bulunur.
Ağaçlandırmanın daha birçok faydası vardır. Örneğin, çöl alanlarında toprağı stabilize etmeye ve heyelanları azaltmaya yarar. Ülkeler, yıkıcı iklim değişikliğinin en tehlikeli sonuçlarından biri olan çölleşme sorunuyla başa çıkabilmek için henüz yolun başında sayılır. Her geçen gün daha fazla ekilebilir arazi iklim değişikliğine mağlup olarak işe yaramaz, kumlu çöl arazisine dönüşmektedir.
Yukarıdakilere ek olarak, ağaçlar doğal rüzgâr siperi görevi görür ve toprağın verimliliğini önemli ölçüde artırmaya yardımcı olur. Ayrıca ağaçların, göz ardı edilemeyecek psikolojik bir yönü de var. Yeşilin yoğun olduğu yerler insanın mutluluğunu artırır, depresyonu ve psikolojik baskıyı azaltır.
"Yeşil Suudi Girişimi" insanlar ve tüm varlıklar açısından Suudi Arabistan için ne ifade ediyor?
Özünde, bu ulusal girişim gelecek nesiller için daha iyi bir yaşam standardının yolunu açacaktır.
Suudi Arabistan'ın, bozulan ekolojik gerçeklikle mücadele etmek için gösterdiği amansız çabalar, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünya ülkeleri tarafından büyük beğeni topluyor. ABD İklim Özel Temsilcisi John Kerry, geçen Haziran ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarette, artan iklim sorunlarını ciddi ve hızlı bir şekilde ele alma taahhüdünü içeren ABD-Suudi Arabistan ortaklığını teyit etti.
Sonuç olarak... İklim felaketine çeyrek kala Suudi Arabistan, gezegeni kurtarmak için ilerici bir rol üstleniyor.