Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Uluslararası dengesizlik dönemleri

“Olup bitenden bihaber olmak korkunç, daha da korkuncu bilmektir.” Bölgedeki ve dünyadaki büyük uluslararası değişimler ile dönüşüm stratejilerini tanımlamak için, merhum Yemenli şair Abdullah el-Barduni'nin bu mısrası söylenebilir. Bu dönüşümlerden habersiz olanlar yollarını kaybedip bocalarken, bilenler endişelenir.
ABD'nin uluslararası rolünün gerilemesi artık bir görüş ve analiz ya da geleceğe dönük bir öngörü değil, aksine, yankı uyandıran olaylarla bir gerçeklik haline geldi. Rus müdahaleleri ve Çin genişlemesi ABD'nin geri çekilmesine paralel olarak gerçekleşiyor. Ortadoğu bölgesi, bu uluslararası dönüşümlerin merkezinde yer alıyor, değişen derecelerde onlardan etkileniyor ve etkiliyor. Bütün bunların bugün ve gelecekte devletler ve halklar için önemli sonuçları var.
Bölgedeki büyük projeler, önemli gelişmeler ve değişiklikler olsa da değişmedi. Bölgede üç büyük proje var; mezhepçi İran projesi, Türk projesi,  Arap istikrar ve ılımlılık projesi. İran, Irak ve Irak Kürtlerini, Suriye, Lübnan ve Yemen'i hedef alan bölgedeki düşmanca politikalarını tırmandırma eğiliminde. Suudi Arabistan'a yönelik balistik füze ve insansız hava araçları saldırıları yoğunlaştı. Türk projeleri, yavaş bir tempoda da olsa varlığını sürdürüyor. Libya’dan çekilmeyip orada ve Doğu Akdeniz’deki rolünden vazgeçmese de Mısır ve BAE ile yakınlaşma başladı.
Arap projesi ise hala istikrar ve ılımlılıkta ısrar ediyor, hoşgörüyü yayıyor, kalkınmaya ve geleceğe odaklanıyor. Suudi Arabistan, Mısır ve BAE'nin başarıları bölgenin atmosferini umutla, şimdiki ve gelecekteki başarılarla dolduruyor. Rakamlar bunun en iyi kanıtı.
ABD'nin rolünün azalması ve İsrail'in İran projesine karşı duran bir ülke olarak yükselişi ışığında, barış ekseni daha da güçlendi. Özellikle de Katar ile daha önce uzun süren ilişkilerinin ardından birkaç gün önce İsrail dışişleri bakanını kabul eden iki Körfez ülkesi BAE ve Bahreyn'in bu eksene katılmasından sonra.
Gerileyen ABD'nin müttefiklerini aceleci ve şok edici bir şekilde terk etmemeye çalışması doğal, bu nedenle, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, büyük denizaltı krizinden sonra Fransa'ya gidiyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE'yi kapsayan, bölge ve dünyadaki sıcak dosyaları ele alan bir Arap turunda. ABD, müttefiklerin korkularını yatıştırmaya, bir dizi aceleci büyük karardan kaynaklanan dostça olmayan çağrışımlardan sonra onlara güven vermeye çalışıyor.
Uluslararası ve bölgesel hesap ve ilişkilerinin çoğunu gözden geçiren Türkiye'nin aksine, İran rejimi çok sayıda mesaj gönderiyor. Siyasi ve mezhepçi aşırılıkçılık anlamında tamamen şahinlerden oluşan rejimin mesajları, devrimi ihraç etme, nüfuzunu genişletme ve hegemonyasını yayma fikrinde ısrar etmeye devam ettiğini teyit ediyor. Nükleer müzakerelere kayıtsızlık göstermeyi, ret ve inat etmeyi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile iş birliği yapmamayı sürdürüyor. Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen'e yönelik egemenlik ihlalleri devam ediyor ve yoğunlaşıyor. Rejim yetkilileri İran dışında İran projesine hizmet etmek için inşa edilen ordulardan bahsediyor ve genişleme girişimleri Pakistan, Afganistan ve Azerbaycan'a yöneliyor.
Uluslararası sol, Humeyni devriminin büyük bir destekçisiydi. Dünyadaki solun sembolleri ona övgüler düzüyordu ve bu akıma büyük isimler katıldı. Siyasal İslam gruplarını desteklemekte ısrar eden ve onlarla derin tarihsel, örgütsel ve kavramsal ilişkileri sürdüren de aynı soldur. Şimdi de bazı tezleri ve yönelimleri Demokrat Parti'yi bölünmekle tehdit eder hale gelen liberal sol aracılığıyla Avrupa ve ABD'de bir canlanmaya tanık oluyor. İran rejimine karşı hoşgörülü olma politikasına ve talihsiz nükleer anlaşmaya o öncülük etmişti. Yine bir dizi Arap ülkesinde yaşanan ve Arap Baharı olarak bilinen tüm o büyük kaosu ve huzursuzluğu da desteklemişti.
Siyasi ve askeri olarak sadece İran rejiminin doğrudan rehberliği ve desteği ile hareket ettiğini tüm dünyanın bildiği Husi milisleri, ABD ve Batılı ülkelerinden sürekli hoşgörü ve nezaket görüyor. Savaş suçları olarak sınıflandırılan en ağır suçları işlemelerine, Yemen devletini esir almalarına, Yemen halkını açlık, yoksulluk, yolsuzluk ve askeri güçle öldürmelerine rağmen gerçek bir uluslararası baskıya maruz kalmıyorlar. Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ile yaptığı görüşmede masada bu da vardı. Pakistan, Taliban Hareketinin Afganistan'ın kontrolünü tamamen ele geçirmesinin ardından Pakistan Talibanı ile ilişkilerinde çözüm olarak müzakere ve diyalogu benimseyeceğini deklare etti. Köktendinciliğin canlanması, bugün, yakın ve uzun gelecekte çok önemli ve etkili bir siyasi eksen. Hint/Pakistan köktendinciliği, İran köktendinciliği ve Müslüman Kardeşler köktendinciliği birbiriyle örtüşen köktendincilikler. Aralarındaki etki, doğuda Hindistan ve Pakistan'dan batıda Mağrip’e kadar uzanan, Türkiye ve Güneydoğu Asya ülkeleri gibi birçok İslam ülkesinden geçen bir alanda fikri ve siyasi olarak aktarılıyor. Bunlara bir de uluslararası alan ve özellikle Batı'daki örgütsel uzantılar ekleniyor. Dolayısıyla, bu önemli unsurun dikkate alınmaması veya küçümsenmesi, siyasi vizyon, gerçekler ve tüm hızıyla devam eden uluslararası değişim ve dönüşümlere yönelik farkındalıkta bir eksikliği ifade eden bir tutumdur.
Müslüman Kardeşler, siyasal İslam grupları ve onların sol ve liberal soldan müttefikleri tarafından öne sürülen en tehlikeli söylemlerden biri; köktendinciliğin bittiği ve siyasal İslam gruplarının tamamen ortadan kaldırıldığı, dolayısıyla, onlarla meşgul olmamamıza veya işleyişlerine, yöntem ve stratejilerini geliştirmelerine dikkat etmemize gerek olmadığıdır. Oysa medya bu grupların gelişmeleri ve etkileriyle ilgili haberlerle doludur.
Geçen hafta bu kapsamda medyada yayılan en önemli haber, Mısır'da, Müslüman Kardeşler'i yeniden canlandırmaya yönelik eksiksiz bir planının çökertildiğine dair yapılan duyuruydu. Açıklanan bilgilere göre milyonlarca dolar, karmaşık bir "organizasyon" ve "finansman" ağı, uluslararası örgüt ile Mısır içindeki grup arasında süren çalışma ve iletişim, Mısır hapishanelerinde bulunan grup liderlerinin bazılarının etkisi gözlemlendi. Tüm bunlar grubun maruz kaldığı bütün baskılara, Mısır devletinin ve halkının bu grubun iyi bildikleri kötülüklerine karşı uyanıklıklarına rağmen yaşanıyorsa, bilinmeyen gruplar söz konusu olduğunda neler yaşanır?
Tunus'ta bir İhvan hareketi olan Nahda hareketlenmeler ve iniş çıkışlar yaşıyor, kabuk değiştiriyor, anlaşmazlıklar olduğu ve grup içinde bir şeylerin değiştiği izlenimi vermek için Gannuşi gibi liderlikler hedef alınıyor. Gelgelelim tarih, deneyim ve gerçeklik, tüm bunların gerçek bir değişim anlamına gelmediğini, medyatik gürültülerden, Tunus Cumhurbaşkanının geniş halk desteğiyle yönettiği iç değişikliklerle bir arada yaşama, hareketin rol ve etkisini koruma amaçlı pragmatik bir eylemden ibaret olduğunu doğruluyor.
Son olarak, uluslararası dengesizlik dönemlerinde devletler, milletler, halklar, kurumlar ve örgütler yükselirken diğerleri geriler. Tüm bunları yöneten ise bilgi, farkındalık, vizyon ve hedeftir.