Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

Tarihi bir ilk: Tunus hükümetine bir kadın başkanlık edecek

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, uzun zamandır beklenen ve tüm tarafların çağrıda bulunduğu yeni başbakan atama kararıyla tüm yerel ve uluslararası çevreleri şaşırttı. Büyük sürpriz, bu yüksek pozisyon için bir kadının seçilmesiydi, çünkü özelde Tunus'ta ve genel olarak Arap dünyasında benzer bir deneyim yaşanmadı, daha önce hükümeti kurması için hiç bir kadın atanmadı. Tunus Cumhurbaşkanının hükümet başkanlığına bir kadını atamasının zamanlaması iki paradoksu temsil ediyor. Birincisi, Angela Merkel'in gelişmiş bir Avrupa sanayi ülkesinde 16 yıldır üstlendiği Federal Almanya Şansölyesi görevinden ayrılması. İkinci paradoks ise, erkekler gibi tam vatandaşlık haklarını tanımayarak, kadınlara yönelik muamelesiyle bilinen uluslararası imajı ile Taliban Hareketinin Afganistan'da iktidara gelmesi.
İslam dünyası düzeyinde ise ülkelerinde ilk kez başbakanlık görevini üstlenen Benazir Butto (Pakistan) ile Tansu Çiller (Türkiye) deneyimleri var. Diğer ülkelere gelince, örneğin 1990'da Güney ve Kuzey Yemen devletlerinin birleşmesinden sonra resmi olarak demokratik sistem kabul edilmesine rağmen, Yemen'de köklü gelenekler nedeniyle kadın-erkek eşitliği tanınmadı. Kadınlara ancak birlik devletinin kurulmasından sonra seçimlere katılma hakkı verildi. Merhum cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, müttefiki İslami Islah Partisi'nin buna engel olduğunu savunuyordu. Ancak, buna rağmen üyeleri cumhurbaşkanı tarafından atanan Şura Konseyi'ne dahi kadın aday göstermemeye devam etti. Eski cumhurbaşkanı aslında geleneksel Yemen toplumunun –özellikle de kuzeydeki- tarihi mirasını yansıtıyordu. Kuzeyde mesela bir yüksek mahkemenin başyargıcı üstlendiği bir dava dosyasında savunma yapmak isteyen bir avukatı kadın olduğu için reddetmişti. Husi Ensarullah Hareketinin Yemenli kadınların hakları konusundaki tutumu tabii ki Salih rejiminden daha katı.
Burada siyasi sistem ile siyasi liderlerin kararları arasındaki ilişki ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanı Burgiba döneminden bu yana Tunus, Arap ülkeleri arasında kadın haklarının tanınmasında zirvede yer alıyor. Cumhurbaşkanı Kays Said'in son kararı, daha sonra Arap dünyasında yankı uyandıracak tarihi bir emsal teşkil ediyor.
Bu kararın tarihselliği, 29 Eylül Çarşamba günü Kartaca Sarayı'nda Necla Buden Ramazan ile yaptığı görüşmede Cumhurbaşkanı tarafından şu sözlerle ortaya konuldu: “Sizi yeni bir hükümet kurmakla görevlendirmeye karar verdim ve bu Tunus tarihinde bir ilk olacak… İlk defa bir kadın istisnai tedbirler sona erene kadar hükümete başkanlık edecek.” Cumhurbaşkanı; “Devletin birçok kurumuna hakim olan yolsuzluk ve kaosu ortadan kaldırmak için bundan sonra değişmez bir irade ve kararlılıkla birlikte çalışacağız” diye de ekledi. Said, başbakan adayına Tunuslulara yeniden umut kazandıracak, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi doğal haklarına ilişkin taleplerine yanıt verecek homojen bir ekip önerme çağrısı yaptı. Bu karar, seçkinler ve kadın örgütleri düzeyinde büyük memnuniyetle karşılanırken, partilerin tepkileri değişti. Cumhurbaşkanının istisnai kararlarını destekleyen partilerin tutumları ile bu kararları anayasaya ve Tunus demokratik tecrübesine karşı bir darbe olarak nitelendiren partilerin tutumları arasındaki ihtilaf bir kez daha gün yüzüne çıktı. Ne var ki, Cumhurbaşkanının kararlarını darbe olarak niteleyenlerden bazıları, ister Nahda Hareketinin adayı isterse Tunus'un eski başbakanı olsun, Tunuslu seçmenin güvenini ve oyunu kazanmayı başaramadıkları 2019'daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını unutuyorlar.
Bu nedenle, Nahda Hareketi'nin istifa eden liderlerinden Samir Dilu'nun atamayla ilgili belirsizlikler olduğundan bahsederek, hükümet başkanlığına bir kadının atanmasına ilişkin ‘övgüye değer bir karar, ancak gündemde olan birçok soru var’ şeklindeki vurgusu şaşırtıcı değildi. Dilu ayrıca 22 Eylül'de yayınlanan cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre nihayetinde hükümetin üyelerini Cumhurbaşkanı Said'in seçeceğine, ekonomik, sosyal, finans ve sağlık alanındaki kararları onun alacağına dikkati çekti. Bu bağlamda, anayasa hükümleri ile uygulama aşamasındaki pratik gerçeklik arasında uyumsuzluğun olduğu bazı gelişmekte olan ülkelerde bunun fiilen yaşandığı belirtilebilir. Ancak bu makaleyi hazırlarken, şu şaşırtıcı bilgiye de ulaştım; eski Fransa cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından Fransa’da başbakanlığa atanan ilk kadın olan Edith Cresson, iki bakan dışında kendisine hükümetinin üyelerini seçme şansının verilmediğini söylemiş. Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın mensubu olduğu Fransız Sosyalist Partisi'nin önde gelen liderleriyle istişare ederek belirlediği kabine üyelerinin geri kalanının bir listesini kendisine sunduğunu anlatmış.
Başbakanın adı açıklanması için uzun süren bekleyişten sonra pek çok kişi, Necla Buden Ramazan'ın adının açıklanması ile şaşkınlığa uğradı. Tunuslular merakla şunu sorgulamaya başladılar; bu yüksek mevkiye getirilen kadın kim, siyasi ve bilimsel kariyeri nedir?  Darboğazdan çıkmak için acil tedavilere ve çözümlere ihtiyaç duyan ekonomik ve finansal zorluklar aşamasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi?
Necla Buden Ramazan hakkında çok kısaca şunlar söylenebilir; kendisi Tunus'taki Ulusal Mühendisler Okulu'nun İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde üniversite profesörü ve jeoloji uzmanı. Halen Yüksek Öğrenim Bakanlığı'nda Dünya Bankası programlarının uygulanmasından sorumlu kişi. İşte can alıcı nokta da bu, yani başbakanlık makamı için seçilmesinin nedeni Dünya Bankası ve IMF (Uluslararası Para Fonu) ile ilişkilerdeki deneyimi. Bu sayede yeni hükümet ekibiyle birlikte bütçe ve borç ödemeleri için finansal destek almak amacıyla IMF ile yürütülen müzakereleri hızlandırıp sonuçlandırabilir.
Said'in geçen hafta hükümetin cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacağını ve bakanları atayıp görevden alabileceğini açıklamasının ardından bazı gözlemciler şunu dillendirmeye başladılar; selefi Hişam el-Meşişi'nin aksine, yeni başbakan devlet dairelerinin ve popüler bir tabanın desteğine sahip değil, bu nedenle muhtemelen 2011 devriminden bu yana görev yapan başbakanların aksine düşük profilli bir başbakan olacak.
Tüm bu zorluklara rağmen Cumhurbaşkanı Said, ilk kadın başbakanı atamasıyla Tunus tarihinde bir emsal oluşturacak. Eski Fransa cumhurbaşkanı Francois Mitterrand da Edith Cresson'ı Beşinci Cumhuriyet döneminde başbakanlık görevini üstlenen ilk kadın olarak atayarak bir emsal oluşturmak, bu kararı ile tarihe geçmek istemişti. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de bu kararı ile tarihe geçecek.