Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Yemen meselesini karmaşıklaştıran iki ana faktör

Yemen meselesi, tanık olduğumuz kadarıyla çetrefilli bir konu. Onu bu kadar karmaşık yapan iki ana faktör var. Birincisi, Suudi Arabistan liderliğindeki askeri koalisyon tarafından desteklenen meşruiyet ile Husi ‘Ensarullah’ grubu arasındaki güç farkına rağmen, askeri koalisyon, sivilleri hedef almaktan ve zarar görmekten korumak için uluslararası ve insan hakları yasalarına uyup, sivilleri ve yerleşim alanlarını vurmaktan kaçınan temkinli bir güç kullanımını zorunlu kılıyor. Sorun şu ki Husiler, İran’ın iyi bilinen bir stratejisidir. Unsurlarını siviller arasında ve silahlarını kasıtlı olarak yerleşim yerlerinde saklamaktadır. İki taraf arasındaki bu ahlaki farklılık, çözümün ertelenmesinin ve savaşın uzamasının önemli bir nedenidir.
Yemen meselesini çözme zorluğundaki ikinci faktör ise geçen yıllarda uluslararası tavrın gevşek olmasından kaynaklanıyor. Her Birleşmiş Millerler (BM) temsilcisi, soyut gerçeği olduğu gibi, kendi bilindiği ve bizim de bildiğimiz şekliyle ifşa etmesi halinde müzakerelere kapıyı kapatacaklarından korkarak, Husiler ile diyaloğu sürdürmeye hevesliydi. Bu soyut gerçek ise şuydu; Husilerin siyasi bir çözümü ciddiye almamaları, barışçıl bir çözüme talip olmamaları, savaş ve barış seçeneklerinin olmaması… Husilerin 2014 yılında iktidarı ele geçirmesiyle başlayan savaşın özellikle ilk dört yılında, BM nezdindeki ilgili makamlar tarafından yayınlanan raporlarda meşruiyet ve Husiler, ‘hak, görev, sorumluluk ve davranış’ bakımından eş tutulmuştur. Milislerin uygulamaları kınandığı gibi, hükümetin meşruiyetini savunma hakkındaki eylemleri de kınanmıştır.
26 Eylül devriminin geçen yıldönümünde, Husi Ensarullah grubu, Marib vilayeti valisi Sultan el-Arade’nin evini iki balistik füzeyle hedef aldı. Bu Ekim ayının başında grup, Marib’deki er-Ravda mahallesine üç balistik füze fırlattı ve Genelkurmay Başkanı Sağir Aziz’in ve sivillerin evlerini hedef aldı. İki gün önce geçici başkent Aden vilayeti valisi Ahmed Lamlas’ın konvoyu, bomba yüklü bir araçla hedef alındı. 5 kişi hayatını kaybetti ve yerel halkın evleri yıkıldı. Ölenler arasında vali bulunmuyor. Husiler, hükümet üyelerini ve meşruiyet yetkililerini sindirmek, onları Yemen dışında kalmaya zorlamak, Yemen ordu güçlerinin ve genel olarak Yemenlilerin moralini düşürmek ve bölgelerindeki meşruiyet çalışmalarını bozmak için siyasi suikastlar gerçekleştiriyor. Husiler, meşru hükümet üyelerinin ve şehir yöneticilerinin Yemen dışında kalmasını diliyor. Bu, onlar açısından büyük bir ahlaki zafer sayılıyor. Zira onların nüfuz ve hâkimiyetlerini teyit ediyor.
Riyad, esas olarak, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi aracılığıyla milyarlarca dolar harcayarak ve çocukları milislerin kaçırma eylemlerinden korumak için UNICEF ile sahada iş birliği yaparak, sivillerin hayatlarını açlıktan, hastalıktan ve eğitimsizlikten korumaya katkıda bulunuyor. Aynı şekilde Yemen arenasında olup bitenlerin gerçeğini uluslararası topluma anlatmak için önemli bir siyasi rol oynuyor. Suudi diplomasisinin son iki yıldaki çılgın faaliyeti, çatışmaya büyük ölçüde adil bir uluslararası bakış açısı kazandırdı. Bunların sonuncusu, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 2017 yılında aldığı bir kararla oluşturulan, insan hakları ihlallerini araştırmak için uluslararası ve bölgesel uzmanların çalışmalarını genişletmeyi reddetmeye yol açan hareketti. Suudi Arabistan ve Yemen gibi ilgili ülkeler, Husi suçlarını örtbas etmek için taraflı bir rapor yayınlanmadan önce, ilk yılında ekiple iş birliği yaptı. Ekip, gerçekleri saptırdı ve yetkilerini aştı. Bu, Husilerin ‘öldürme, korkutma, aç bırakma ve insanların mal varlıklarını yağmalama da dahil olmak üzere işlediği suçlar sebebiyle’ uluslararası toplum önünde insani sorumluluktan kaçmasının bir nedeni oldu. İnsan Hakları Konseyi’nin çoğunluğunun bu ekibi genişletmeyi reddetmesine karşı Konsey, ayrıca Ulusal Komite’nin insan hakları ihlalleri iddialarını soruşturma yeteneğini geliştirmesini destekleme kararıyla olumlu bir tutum kaydetti. Komite, 2015 yılında çalışmalarına başlayan, Aden şehrinde merkezi bulunan, periyodik olarak rapor sunan, daha fazla güvenilirlik ve şeffaflık için çalışmaları hakkında her türlü uluslararası katılım veya yoruma açık olan Yemen Ulusal Komitesi’dir. Komitenin 48. oturumunda yaşananlar emsalsizdir. 2006 yılında konseyin kurulmasından bu yana ilk kez bir karar taslağı reddedildi. Bu durum, üye devletlerin Yemen Ulusal Komitesi’ne duydukları güvenin ve görevlerini yerine getirmek için teknik desteğe gösterdikleri ilginin bir göstergesidir.
Bugün, uluslararası güçler gerçekleri görmede daha nesnel ve tarafsız hale geldi. ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından geçtiğimiz aylarda yapılan açıklamalar, yedinci yılında tanık olduğumuz çatışmada benzeri görülmemiş bir uyanışın habercisi. Husi terörünün ve savunmasız Yemenlilere ve Suudi Arabistan’daki sivil bölgelere karşı savaş suçlarının açık bir şekilde kınandığının bir habercisi.