Cuma Bukleyb
TT

Libya ve istikrar arayışı

“Libya İstikrar Girişimi Konferansı”, Libya meselesine çözüm aramak ve en nihayetinde ülkeyi barış ve istikrara giden bir yola sokmak için geçmiş yıllarda birçok başkentte düzenlenen konferansların aksine, türünün ilk örneğini temsil etmektedir. Geçtiğimiz perşembe başkent Trablus'ta düzenlenen konferans, Libya hükümetinin çağrısıyla, organizasyonuyla ve Libya’daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu ile koordineli olarak gerçekleştirildi.
Konferans, uluslararası toplumun dikkatini bir kez daha Libya krizine çekmek için uluslararası düzeyde bir hareketlilik başlatmaya yönelik benzeri görülmemiş bir Libya girişimini temsil ediyor. Zira pandeminin küresel çapta yayılması ile birlikte neden olduğu durgunluk, yaşamın her düzeyinde ve her kesiminde buna yol açan karışıklığın ardından hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların dikkati çekmek üzere böyle bir adım atıldı.
Konferans, Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin görevi üstlenmesinin ardından ülkenin son dönemde tanık olduğu güvenlik durumundaki göreceli iyileşmeyi takiben, Libya’daki istikrar sürecini desteklemek için tasarlandı. Libya'da istikrarı desteklemenin ve sağlamlaştırmanın zorlu bir süreç olduğu kimse için artık bir sır değil. Nitekim süreç, Arap, bölgesel, uluslararası ve yerel ajanlar gibi çeşitli taraflarında katılımı ile bir tür ahtapot görünümündedir. Bu, Libya, Güney Avrupa ülkeleri ve komşu Arap ve Afrika ülkeleri için son yıllarda savaşın neden olduğu en önemli ve hassas konulardan biridir. Nitekim ülkenin, özellikle genel olarak bölgenin istikrarsızlaşması, diğer birtakım güvenlik sorunlarını, insan kaçakçılığı ile temsil edilen organize suçun Akdeniz üzerinden Avrupa ülkelerine yayılmasını ve silah kaçakçılığı ticaretinin Afrika Sahel ülkelerine sıçramasını beraberinde getirdi.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin ülkenin maruz kaldıkları karşısındaki uluslararası sessizlik duvarında bir delik açma arzusunda görünüyor. Ayrıca, çeşitli taraflar arasında uluslararası ve yerel bir anlaşmayı da beraberinde getirecek bir formülün bulunmasına yardımcı olacak uluslararası toplumun çabalarının birleştirilmesi umuluyor. Bunun yanında -Kaddafi rejimi sonrasında- devletin temellerinin atılması için zemin hazırlamaya katkı sunulması ve istikrarın pekiştirecek bir siyasi iklimin oluşturulması bekleniyor.
Libya Dışişleri Bakanı Necla Menguş, geçen pazartesi günü konferans için destek bulma çabalarının bir parçası olarak Lüksemburg'da Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları’nın toplantısına katıldı. Konuşmasında Avrupalı ​​mevkidaşlarına, Libyalıların güvenli ve istikrarlı bir limana ulaşmasına yardım, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin adil bir şekilde yapılmasını sağlama ve seçimlerin güvenli bir atmosferde gerçekleşmesi için rollerini oynamaları çağrısında bulundu.
Konferansa dışişleri bakanları düzeyinde 31 ülke ve uluslararası kuruluş katıldı. Konferansta, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcileri de hazır bulundu. Bunun yanı sıra, konferansın gündeminde iki temel konu vardı: Güvenlik/ordu ve ekonomi. Konferansın onursal başkanı Kuveyt Dışişleri Bakanı ve Libya Dışişleri Bakanı tarafından okunan nihai tavsiyelerde, hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde, bu krizden bir çıkış yolu bulma konusunda Arap, bölgesel ve uluslararası bir fikir birliğini ortaya koydu. Bunu başarmak için çeşitli güvenlik önlemleri alınmasının gerekliliği konusunda uzlaşıldı. Bunların başında ülkenin birçok milletten 20 binden fazla yabancı paralı askerden kurtarılması yer almaktadır.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın açıklamasına göre Fransız hükümeti, önümüzdeki kasım ayında, Trablus'taki son konferansta ulaşılan tavsiyelerin uygulanmasını desteklemek için Paris'te başka bir uluslararası konferansa ev sahipliği yapacak.
Konferansın takipçileri, çeşitli medya kuruluşları tarafından konferansın dışında gerçekleşen toplantılar hakkındaki bilgileri ya da sızdırılan haberleri görmüş olabilirler. Mısır Dışişleri Bakanı'nın, konferansın ardından Bingazi'de Mareşal Halife Hafter'i ziyaret etme arzusu muhtemelen bunların en önemlilerinden biridir. Elbette, konferans salonunda kapalı kapıların ardında neler olduğuna ilişkin pek çok spekülasyon ve okuma bulunuyor. Ayrıca sosyal medyada birçok sızıntı ve söylenti dolaşıyor. Bunların hiçbiri, Libya hükümetinin konferansın düzenlenmesinde elde ettiği başarının değerini azaltmaz.
Trablus Konferansı'nda ulaşılan sonuçlara ilişkin çekincelere sahip olmak siyasi gözlemcinin hakkıdır. Çünkü geçmiş yıllardaki deneyimlerden elde edilenler bunu kaçınılmaz kılmaktadır. Bundan dolayı asıl mesele, gerçekçi sonuçlar ve sahada nelerin başarılabileceğidir. Libya krizine ilişkin daha önce pek çok başkentte, bakanlık ve daha üst düzeyde gerçekleştirilen konferanslar ve toplantılarla ilgili olarak şunu kesin bir şekilde söyleyebiliriz ki, tavsiyelerinin çoğu ofislerdeki dosyalarda kilitli kaldı ve sadece küçük bir yüzdesi pratiğe geçirildi. Libya gerçeği, siyasi ve askeri olarak hala olduğu gibidir ve krizleri kontrol eden asıl gücün hala silahlı grupların elinde olduğu bilinmektedir. Libya, bu gruplar var oldukça hiçbir şekilde gerçek bir istikrara kavuşamayacaktır. Uluslararası toplum da bunun farkındadır. Konferansların tavsiyelerinin, sıkı ve güçlü bir şekilde desteklenmemesi durumunda Libya gerçeğini değiştirmeyeceğini çok iyi bilmektedir.