Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Sudan'da tehlikeli bahisler

“Burhan, sonunu kendi eliyle yazdı. Kitlelerin otoritesi, Burhan ve meclisini kökünden sökecek ve yenilmiş bir ekine çevirecek.”
Yukarıdaki cümle, çatışma sürecini yöneten profesyoneller grubuna atfediliyor. Bu ifade Hartum'da ordu ile siviller arasındaki güç ve nüfuz mücadelesinin yanı sıra sivil güçler ve tarafların kendi aralarındaki güç ve nüfuz mücadelesinde iki taraf arasındaki gerilim durumunu yansıtıyor.
Sudan iki yol ile karşı karşıya; kan tüneli ve kurtuluş yolu. Herhangi bir yönde barışçıl bir şekilde sona erecek ve Sudanlıların çoğunluğunu tatmin edecek olasılıklar olsa da bu, Sudan'ı yıkım, bölünme ve uluslararası izolasyona götüren el-Beşir ve aşırı milliyetçi İslamcı gruptan geçişin ışığında doğal bir krizdir.
Uzun süredir devam eden kötü bir mirasın sonucu olarak, Sudanlıların kim, nasıl ve nerede olduğu konusunda kendi aralarında farklılık göstermeleri doğaldır. Ancak Beşir ve rejiminin devrilmesinden sonraki kısa döneme baktığımızda, içeride ve dışarıda elde edilenlerin, uluslararası yaptırımlar, büyük borçlar ve miras kalan savaşlarla başa çıkmada hızlı ilerleme konusunda tüm beklentileri aştığını görebiliriz.
Ancak siyasi geçiş süreci, muğlak siyasi güçlerin bazılarının kimliği ve tabiiyeti konusunda şüpheci olan askeri liderlik tarafından karşılanmayan sivil güçlerin beklentileri açısından iç merkez ve güçlerin çokluğu ve dış müdahaleler sonucunda aynı başarıyı göstermedi.
İki yol arasında siyasi çözümü sokaktan zorla dayatmak Sudan'ı kaosa sürükleyebilir. Geçmiş günlerin yeniden nüksetmesi, önümüzdeki uzun yıllar boyunca askeri yönetime neden olacak. Tam tersi bir durum mümkün görünmüyor.
Tutumun sertleşmesine ve sivil yönetime geçişin ertelenmesine yol açacak nedenler, güçlü Sudan askeri kurumunun liderliğinin ardında neredeyse birleşmiş durumda ve varlığını zorla kabul ettirme yeteneğine sahip durumda.
Bölgesel güçler, başkentteki siyasi tartışmalara aldırmadan, istikrarı sağlayan Hartum'daki en güçlü ekiple ilişki kuracak. Arap bölgesi ciddi bir çalkantı içinde ve Sudan'ın kaosa sürüklenmesi komşu ülkeleri ve büyük ülkelerin çıkarlarını tehdit edecek.
Muhalefetin, sivil güçlerin geri kalanının onu izleyeceğine dair bahsi doğru olmayabilir ve bu durumda sivil toplumun kendisine karşı bölünmesi, muhalefet güçlerini marjinalleştirirken askeri liderliğe ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verecektir.
Üçüncü bahis ise protesto güçlerinin Sudan sokağının ihtiyaç ve taleplerini temsil ettiği iddiası üzerinedir. Ayrıca, askeri liderlik, Mısır'da olduğu gibi, herhangi bir alternatif sivil yönetim altında yaşam ve güvenlik durumunu iyileştirmede başarılı olursa, uzun sürmeyebilir. Orada Müslüman Kardeşler hükümetini dışlayarak güvenlik istikrara kavuştu ve güvenlik alarm durumuna rağmen Mısır'ın ekonomik durumu düzeldi.
Dördüncü bahis, dış müdahale üzerinedir. Bu, Washington, Avrupa başkentleri ve Birleşmiş Milletler'den (BM) gelen yoğun açıklamalarda açıkça görülüyor.
Afganistan'ın kanı henüz kurumadı ve bu, zayıf uluslararası taahhütlerin ve bunların güvenilirlik kaybının canlı bir örneğidir. Uluslararası başarısızlığın bir başka canlı örneği ise Yemen’dir. Eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e, istifa edip, sivil bir geçiş hükümeti kurması ve ardından BM ile işbirliği içinde anayasayı yazması için uluslararası baskılar uygulandı. Husi milisleri Sanaa'yı ele geçirdiğinde, uluslararası pozisyon tüm vaatlerinden geri döndü. Yemen o günden beri savaş, kaos ve sefalet içinde yaşıyor. Sudanlılar, istikrarı, güçlü otoriteyi ve Sudanlıların çoğunluğu tarafından kabul edilebilir sivil yönetimi koruyan uzlaşmacı bir çözüm aramalı.
Libya ve Yemen'de yaşananların bir uzantısı olarak Sudan'da kaos yaratmaya hazır dış, bölgesel ve uluslararası güçler var. Krizi büyütme, itaatsizlik ve kaos çağrısı yapma sürecinin göründüğü kadar masum olmadığını görebiliyoruz. Bu kesinlikle sivil güçlerin hakkının ortadan kaldırılması ve taleplerinin ülkeyi kaosa ve kavgaya sürüklemeyecek bir çerçevede dışlanması anlamına gelmiyor.