Hamad Macid
TT

Küresel üçlü kabadayı

Bu tehlikeli üçlüden ilki, önceki yazımda dünyayı istila ettiğinden bahsettiğim, bilhassa Irak ve Suriye’de teröristlerin katliam, işkence, yerinden etme ve esir alma fotoğraflarının dağıtılıp yayıldığı Arap Baharı’nın ardından radikal dini söylemin yayılmasıyla pekişen, sosyal medyada kol gezen, genişleyen ve gelişen ateizmdir. Nitekim bazı Arap gençleri, inançsızlıklarını açıkça ilan etmeye, yaygın dini söylemlere katılmayarak bunları reddettiklerini ifade etmeye başladı.
Başta Müslümanlar olmak üzere Doğuluların kendi dinleriyle aralarındaki ilişkilerin aksine Batılıların kendi dinleriyle zayıf ilişkileri dolayısıyla ateizmin Batı’da geniş yankı bulması doğal. Batı'daki özgürlük çıtası, ateizm misyonerlerinin ideolojilerini, kurumlarının iyi bilinmesini ve aktif medya programlarına sahip olmalarını sağladı. Diğer yandan başta Arap ve İslam ülkeleri olmak üzere Doğu’da garip karşılanan ateizm, burada kanunlar tarafından yasaklandı ve cezaya tâbi tutuldu. Bu nedenle gizlilik ve görünmezlik altında iken sosyal medya aracılığıyla ortaya çıkmış oldu. BBC’nin haberine göre Twitter’da “Tunuslu Ateistler” adlı sayfanın en az 10 bin, “Sudanlı Ateistler” sayfasının 3 bin, “Suriyeli Ateistler Ağı” sayfasının ise en az 4 bin takipçisi mevcut. “Arab Atheist” adlı sayfayı ise 8 bin kişi takip ediyor.
Bu üçlüden ikincisi de bazen dini fanatizmle karışan etnik fanatizm olan radikal sağ. Batı dünyasında da geniş alan kazanan bu durum, geleneksel partilerle rekabet halinde. Aşırı sağ partilerin kemirdiği bazı alanları yeniden kazanmak için aşırı sağın bazı tezlerini benimsemiş durumda. Trump'ın yükselişi, dindar olmasa da ABD’deki radikal sağ aktivizminin doruk noktasını temsil ediyor. Provakatör duruşları ve açıklamaları ardından Macron da Fransa'da radikal sağa yakınlaştı.
Üçüncüsü ise en amansız olanı. Grubun acımasızlığı yüzünden siyasi yetkililer, akademisyenler, konuşmacılar ve yazarlar bu grup hakkında bir şey konuşmadan söyleyecekleri şeyleri önceden bin defa tartıyor. Ayrıca bu grubun, pusuda bekleyerek yasal takibat silahını kullanan bir avukat ordusu var. Devlet dairelerine, basın yayın organlarına sızan ve kendilerine büyük bir bütçenin ayrıldığı grubun destekçisi yandaşlar var. Bu gruptakilerin nüfuzu ‘insan hakları’ adı altında uluslararası alanda yayılmaya başladı. Herkes bu durumu endişeyle takip ediyor. Endişe edenlerden biri de naçizane bu satırların yazarı.