Hamad Macid
TT

Dinlerarası diyalog merkezlerine dair

Kral Abdullah bin Abdülaziz Uluslararası Dinler Arası ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin (KAICIID) eski Genel Sekreteri Faysal bin Muammer’in istifa etmesi, bazılarının “dinlerarası diyalog” diye isimlendirdiği şey hakkında yeni bir tartışma başlattı. Daha önceki yazılarımda bundan bahsetmiştim. Bir kez daha, adı ‘dinlerarası diyalog’ değil, ‘din mensupları arasındaki diyalog’ olmadığı sürece insanları, “dinlerarası diyaloğun özüne ikna etme girişiminin başarısız olduğunu ve başarısız olacağını” tekrarlıyorum.
Çünkü “dinlerarası diyalog” terimi, en azından Araplar arasında, İslam'da budama, değiştirme, karşılıklı tavizlerin yanı sıra diğerlerini kötüleyen, tekfir eden, cehenneme koyan ve cennetten alıkoyan nasların bir şekilde hasıraltı edileceği düşüncesini beraberinde getirmektedir. Bu, pek çok kişiyi ikna etmemektedir.  
Dünya dinlerinin diyalog merkezleri veya liderlerinin konferansları ve toplantıları asil hedefler belirlemişlerdir: Etnik ve dini azınlıklara yönelik mağduriyetlerin giderilmesi, din mensupları arasında bir arada yaşama değerlerinin teşvik edilmesi ve dini, mezhepsel ve etnik çatışmaların ortadan kaldırılması. Bu, uluslararası diyalog kurumlarını kuran, konferanslarını, formlarını ve çalıştaylarını düzenleyen herkesin amacının mutlak olarak iyi olduğu anlamına gelmemektedir.
Bazıları, diyalog fikrinin kökenini savunduğumuzda, bunun, buna destek olan ve bu kapsamda çalışan herkesin dindar, saf ve meleksi olduğu anlamına geldiğini düşünüyor. Bu doğru değildir. Din mensuplarından diyaloglara katılanlar arasında iyi maksatlı asil kimseler bulunduğu kadar, kötü niyetli kurnazlar, iyi ve kötü amelleri birbirine karıştıranlar ve diyaloğu politik, misyoner, propaganda veya pazarlama amaçları için kullananlar da bulunmaktadır.
Dinlerin takipçileri arasındaki tüm diyalog deneyimlerine ilişkin sert yargılarını genelleştirenler şunu anlamalıdır: Bu tür bir diyalog, insan hakları, küresel yardım faaliyetleri ve barış çabaları gibi diğer asil hedefler gibi asil bir amaca sahiptir, fakat şeytani bir niyet de bunun içine çeşitli şekillerde sızmıştır. Oysa en ölümcül rejimlerin insan hakları bayrağını yükselttiğini, hırsızların yardım faaliyetlerine önem verdiğini ve İsrail gibi yıkım, işgal ve yerleşimci politikalarında en saldırgan devletlerin barış çağrısında bulunduğunu görüyoruz.
Din mensupları arasında diyalog fikri, onu çarpıtan, dinin sınırlarına değer vermeyen ve dinleri meyve salatası yapmak isteyenlerin emellerinden ve eylemlerinden zarar görmez. Bu kimseler, İslâm’daki haliyle dua eder, Hristiyan’ca tesbih eder, Yahudiler gibi ibadet eder, Hinduizm'deki gibi af diler, Buda'ya secde eder, evinin odaları arasında dolaşır gibi dinlerin mabetleri arasında dolaşır.
Dinlerin takipçileri arasındaki diyaloglar temelindeki gerçekler, yönetim kurulu üyesi olmaktan onur duyduğum ve Lizbon'da artık yeni bir genel merkezi bulunan Kral Abdullah bin Abdülaziz Uluslararası Dinler Arası ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin (KAICIID) küresel çapta itibar kazandığını ve yüksek bir temsil gücüne ulaştığını teyit etmektedir. Eski Genel Sekreteri Faysal bin Muammer, merkezin dengesinde ve çeşitli din temsilcilerinin saygısını kazanmakta önemli bir role sahipti. Bu, her inançtan ve dinden aşırı sağ ve terörist gruplar tarafından körüklenen dini çekişmelerle dolu bir dünyada kuşkusuz zor bir iştir.