Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya ilk kez cumhurbaşkanını seçiyor

Libya cumhurbaşkanlığı seçimleri için yarışan çok sayıda adaya ve seçmenlerin dağılma riskine rağmen süreç sağlıklı şekilde işlemeye devam ediyor. Libyalılar, savaşlardan ve kurşunlardan vazgeçerek seçim sandıklarına yöneldiler. Bunun Libya’nın istikrar arayışı konusundaki iradesi ile gönüllü bir şekilde işlemesi ya da Libyalıların ve dünyanın seçimler ve istikrar konusundaki ısrarı ile ilerlemesi bir şeyi değiştirmez. İhvan-ı Müslimin’in zaman zaman savaş tehditlerinde bulunmasına ve arzularına uygun olmadığı takdirde sonuçları peşinen reddetme ve boykot etme girişimlerine rağmen seçimler dışında bir çıkış yolu görünmemektedir.
Libya’da on yıldır cumhurbaşkanlığı koltuğunda kimse oturmuyor. Şubat 2011'den bugüne dek Geçici Ulusal Konsey ve halefi Genel Ulusal Kongre ile başlayan ve devam eden başkansız bir süreç var. Cumhurbaşkanlığı pozisyonunun olmadığı bu süreçte ustalaştılar. Libya, kuruluşundan bu yana ülkeyi yönetecek birini seçmedi. Merhum kral, kabileler ve seçkinler arasındaki rızaya dayalı olarak iktidara gelmişti, seçim olmamıştı. Kaddafi bir askeri darbeyle geldi ve bu darbeyi kendi çağına ve çağdaşlarına yabancı kavramlarla kısa sürede bir ‘devrim’e dönüştürdü.
Bugün ülkede, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışan bu çeşitli siyasi yönelimleri ve kabilelevi mensubiyetleri bulunan onlarca kişi var. Herkes seçimlerin Libya'ya başkanlık etmenin bir yolu olduğuna ‘aniden’ ikna oldu. Yakın zamana kadar demokrasiye inanmayan, seçim sandıklarını ‘çöp’ kutularına benzeten bazı adayların bugün ilk seçim sürecinde aynı sandıklara yöneldikleri görülüyor.
Cumhurbaşkanı devletin başıdır, devletin lideridir ve devleti ya bizzat kendisi ya da temsilcileri aracılığıyla dünyanın geri kalanına karşı temsil eden otoritedir. Libya’da bu pozisyon on yıldır çeşitli bahaneler altında mevcut değildi. Bu bahanelerin hepsi de popülaritesini kaybeden İhvan örgütünün çıkarına hizmet ediyordu. Cumhurbaşkanlığı pozisyonunun yokluğunun manipüle edilmesi birçok tarafı ilgilendiriyor. Şubat 2011'in başında otoriteyi elinde tutan Geçici Ulusal Konsey’di. Seçim olmaksızın iktidara gelmişti ve görevinin açık bir tanımı da yoktu. Konseyin başındaki isim devlet başkanı ve ordunun baş komutanı kimliğine büründü. Tek pozisyondaki bu üç yetki ve görev Genel Ulusal Kongre tarafından tevarüs edildi ve sonrasında parlamentoya verildi.
Libya'nın bugün halkın gerçek iradesini yansıtan ve gizli olmayan bir cumhurbaşkanı seçmesi gerekiyor. Bu da ancak halk oylamasıyla ve doğrudan seçim yoluyla yapılabilir. Artık Libya’da cumhurbaşkanlığı için start düğmesine basıldı. Seçim sandığıyla verilecek kararı kabul edenler yarışa katıldı. Kaddafi’nin oğlunu ve Meclis Başkanı Müsteşar Salih’i yarışa katılanlar arasında görüyoruz. Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Mareşal Hafter’in sivil bir takım kıyafet giyerek adaylığını koyduğuna tanık oluyoruz. Ayrıca pek çok siyasi ismin yanında aktörler ve sanatçılar bile bu yarışa katılıyor.
Bu durumda bazı tarafların karşılaşacağı asıl ikilem, oyların dağılması ve dolayısıyla herkesin kaybetmesi olacaktır. Tek bir yönelime sahip olanlar ilk turda tatmin olunacak bir zafer için bir kişiye yönelmezlerse bunun feci sonuçları olacaktır. Ancak durum böyle olmasına rağmen -ilk turun sonuçlarını bilmememize rağmen- ikinci tura gidiyoruz. Bunun nedeni, oyların dağılması ve aday sayısının çokluğudur. Libya halkı tüm tehditlere ve engellemelere rağmen ilk ‘seçilmiş cumhurbaşkanı’ seçmek için seçimleri tercih etti. Bu, ülkenin kuruluşundan bu yana tarihinde bir ilki temsil etmektedir.