Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

ABD’de siyah ve Müslüman olmak

İlhan Ömer, ABD’nin ilk başörtülü milletvekili… Kendisini bu sıfattan çok ABD eski başkanı Trump’ın sık sık ırkçı söylemler ile hedef alması nedeniyle tanıyoruz. Trump’ın “geldikleri yere dönsünler” dediği göçmenlerden sadece biri olan Ömer, aynı zamanda Filistinli ABD milletvekili Rashida Tlaib ile birlikte Filistin’e gitmeleri engellenmiş biri… Trump dışında ABD’deki ırkçıların da sık sık hedef aldığı, hakaret ettiği biri. Tüm bunlara rağmen İlhan Ömer, “Kongre’ye susmak için gelmedim” diyerek siyaset yapmaya devam ediyor, her ne kadar ifadeleri hiçbir şekilde antisemitist olmasa da Yahudi lobisi ve bazı Cumhuriyetçiler tarafından susturulmak istense de, imkan dahilinde insan hakları vurgusunda bulunuyor… Tabi İlhan Ömer sadece siyah olduğu için değil, hem siyah hem de Müslüman olduğu için katmerli bir ırkçılığın, hem İslamofobik hem de etnisiteye bağlı ırkçılığın sık sık muhatabı oluyor.
Lauren Boebert, Cumhuriyetçi Parti üyesi, siyasetçi, Amerikalıların silahlanmasını savunan bir aktivist… Tahmin etmekte zorlanmayacağımız gibi COVİD-19 kısıtlamalarına da karşı olan popülist, komplocu bir siyasetçi. Siyasi söylemleri arasında CNN’i kapatmak gibi muazzam önerileri de var, virüsü basını susturarak önleyeceğini düşünenlerden. Ateşli silah taşınmasını, Capitol Hill saldırısı sonrasında bile savunan bir isim.
Boebert’i bugün konuşuyor olmanın sebebi ise İlhan Ömer’i hedef alan, ona açıkça terörist diyen bir videosunun yayımlanması nedeniyle. Videoda Boebert, aşağılayıcı bir şekilde Ömer’i hedef alıyor ve onun “cihatçı bir terörist” olduğu imasında bulunuyor, aslında ima değil gayet net biçimde bu ifadeleri kullanıyor. Elbette bu video ortaya çıktıktan sonra Twitter’dan bir açıklama yaparak “Rahatsız ettiğim Müslüman toplumdan özür dilerim” şeklinde bir tweet yazıyor. Zorunda olduğu için yazdığı özür tweet’i aslında bir anlam ifade etmiyor zira video ortaya çıkıp kınandığı için sarf ettiği çok belli ama sorun Boebert ile sınırlı değil. Maalesef Trump çizgisinde bir siyasetçi olan Boebert’in de Trump’ın da ABD’de bir karşılığı var; aşırı ırkçı söylemleri o toplumda karşılık buluyor, alıcısı var, oldukça ürkütücü, öyle değil mi? Ama teselli bulduğumuz bir yerler de var zira Boebert videoadan sonra çok sayıda tepki aldı, ama bu tepkiler yeterli mi? Ya da tepki tek başına yeterli mi?
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ABD’de de ırkçılık sorunu var ve bu ırkçılık sorunu tüm dünyada olduğu gibi artış göstermekte… Ayrıca ırkçılık çatı bir kavram, bu çatı kavram altında cinsiyete, etnisiteye, mezhebe, dine bağlı ırkçılık biçimleri var. Boebert gibi ırkçıların “beyaz, Hristiyan” olmayan herkese karşı ırkçı duygular beslediği bilinmeyen bir durum değil ama bir farkla; Boebert, Ömer’i siyah olduğu için değil Müslüman olduğu için hedef aldı, açıkça Müslüman/İslam karşıtlığı yaptı ve İslamofobi suçu işledi.
ABD’de elinde imkan ve güç olan bir siyasetçi, üstelik toplumda karşılığı da olan bir siyasetçi hiç rahatsızlık duymadan İslam karşıtlığı yapıyor, peki karşılığı ne? Birkaç kınama sözü, kınama sonrası gelen kuru bir özür o kadar, bu mudur yani? Irkçılık gibi bir suçun karşılığı bu mu, Boebert’e hiçbir yaptırım uygulanmayacak mı? İlhan Ömer’in de söylediği gibi; Boebert ve klanının ırkçı söylemleri sadece kınanarak geçiştirilirse eğer, Ömer başta olmak üzere tüm Müslümanlar ırkçılığın ve tehlikenin hedef tahtası olmayacak mı, saldırganlıkla oldukça yakın ilişki içerisinde olan ırkçılar, bu sessizlikten cesaret almayacak mı?
11 Eylül’le birlikte yeni bir güvenlik anlayışı benimsendi, bu anlayış, Bush’un ifadesiyle “ya bizdensiniz ya onlardan” şeklindeydi ve bu güvenlik anlayışında sadece Batılı beyazların güvenliği merkeze alındı. Buna mukabil tüm Müslümanların güvenliği tehdit edilir hale geldi, “onlar” ifadesi doğru tanımlanmadı ve bu bilinçli yanlış tanımlama sonrası İslam ve Müslümanlar terör ve şiddetle ilişkilendirildi. Başörtülü, sakallı, esmer insanların, Müslümanların kim olduğuna bakılmaksızın sosyal medyadan, uçağa kadar her yerde terörist muamelesi görmeleri normalleştirildi. Ve bugün, ABD Kongresi’nde bir milletvekili olmanız bile sizi korumaya yetmiyor, sık sık ölüm tehditleri aldığını bildiğimiz İlhan Ömer açıkça hedef alınıyor ve birkaç kınama dışında bu suçun bir yaptırımla karşılaşmadığını görüyoruz, bu sadece Müslümanlar için değil, tüm dünya için tehdit değil midir?
Güvenlik endişelerinin, endişe duyanların güvenliği sağlandığı anda biteceğini düşünen varsa önce kendi güvenliğini merkeze alırken, başkalarının/Müslümanların güvenliğini tehdit altına alıp almadığına dikkat etsin ve güvenliği genel anlamda sağlamak isteyenler de ırkçı saliklerle, bireysel silahlanmayı teşvik ederek güvenlik sağlanamayacağını, güvende hissetmenin herkesin eşit derecede hakkı olduğunu öğrenerek işe başlasın. Aksi halde gizli saklı şekilde yaptıkları ırkçılıklar, videolarla ortaya döküldüğünde parmaklarını ısırarak diledikleri özür hiçbirimizin daha iyi hissetmesini ya da güvende olmasını sağlamayacak!