Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Sahipsiz hayvan sorunu

Sık sık sahipli olduğu halde tasmasız gezdirilen köpeklerin ya da yasaklı cins dediğimiz saldırgan tabiatlı köpeklerin ya da sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan ve hatta bu saldırılar sonrası hayatını kaybeden insanların yaşadıklarını okuyoruz. Bu gerçekten ciddi bir sorun ancak sosyal medya tepkisi olmadan ya da bir çocuk hayatını kaybetmeden kimse bu sorunu çözmek üzere sürekli gündemde tutmuyor.
Sorunun çözülmemesinin birçok nedeni var, öncelikle bahsettiğim gibi, diğer sorunlarımız gibi bunun da ele alınması için ancak gerçekten çok acı çekilmesi gerekiyor, onlarca insanın yaralanması ya da ölmesi gibi… Oysa medeniyetin mimarı insan, en asgari düzeyde de olsa sorunlarını büyümeden çözmek gibi bir kabiliyetle donatılmıştır, buna rağmen sanırım biz biriktirip, çözülmez hale getirmeyi tercih ediyoruz. Ondan sonra oldukça teşhirci bir biçimde, köpek saldırısına uğrayan çocukların videolarını hiç tereddüt etmeden paylaşıyoruz. Sonuç değişmiyor, bir başka saldırı olana kadar yine aynı tavır.
Köpek saldırısı sorunu, köpekler birbirlerine ve diğer hayvanlara, özellikle kedilere de saldırdığı için aslında hayvan sahibi, hayvan sever olsun olmasın tüm toplumun sorunu. Ama ortada köpek saldırısının faili hayvan severlermiş gibi yanlış bir rüzgar estiriliyor ve hayvan severler çirkin ithamlarla hakaretlere maruz kalıyor. Oysa sorunu çözmesi gereken merci bellidir; devlet ve belediyeler, sahipsiz köpek, saldırgan köpek, tasmasız gezdirilen köpek sorununu çözebilecek yetkili kurumlardır. Ancak sanki bu sorunun sebebi hayvan severlermiş gibi, bu sorundan rahatsız olanlar sürekli hayvan severleri suçluyor, onlara saldırıyorlar. Halbuki, hayvan severler dediğimiz kesimin kendi hayvanları, çocukları, kendileri de köpek saldırısına maruz kalmış, kalma ihtimali olan insanlar onlar da sağlıklı, insani ve ideal bir çözüm istiyor ama saldırıların hedefi oluyorlar.  Sonuçta, sorun yine çözülmüyor, saldırılar artarak devam ediyor.
Köpek saldırısı sorununda en az saldırıya sebep olanlar kadar saldırgan olanların, devlet ve belediyelerin yapması gereken düzenlemeyi yapmaması sonrası, kendi orman kanunları ile köpekleri vahşice öldürdüğüne, zehirlediğine ve hatta şehrin ortasında silahla vurduklarına şahit oluyoruz. Eğer 1800’lerin Amerika’sında yaşamıyorsanız, sokak ortasında hayvan zehirleyemez, öldüremezsiniz. Üstelik bunu çocuklarını korumak için yaptığını söyleyen ebeveynler, çocuklarına şiddeti meşru gösterip, şiddet uygulamanın kendilerinde hak olduğuna inandırıp, köpek saldırısı travması yaşamış çocukların travmasına benzer travmalar yaşamış çocuklar yetiştiriyor. Sorunumuz hala çözülmedi, farkındaysanız yanlış çözümler nedeniyle sorunlara sorun bile ekleniyor…
Meselenin genel tablosunu izah ettim, dikkat ettiyseniz genel tabloda sorunun vatandaş ve kurumlar arasında çözülmesi gerekirken, mesele vatandaşlar arasında kalıyor ve çözülmüyor. Vatandaşların aldıkları konuma göre, hayvan severler ve sorundan rahatsız olanlar arasında, gerilim artıyor oysa bu sorun her iki kesim için de çözülmesi gereken bir sorun. Sorunun çözülmesi için ilk olarak sorunun muhataplarına yönelmek gerekiyor, her ne kadar muhataplar başlarını sık sık başka yöne çevirse de ısrarla kurumlara yönelmek gerekiyor. Ama bir sorun var, muhatap kurumlar sorunu çözülmez hale getiren kurumları maalesef ıslah etmiyor. Şimdi bir sorunumuz daha oldu; barınak sorunu… Sık sık sahipsiz köpeklerin barınaklara alınması gereği vurgulanıyor ama barınak dediğimiz yerler maalesef barınma yeri değil işkencehane. Köpekler barınaklarda birbirlerine zarar verebiliyor, bakıcı denilen görevlilerden bazılarının şiddetine maruz kalıyor, kafeslere hapsediliyor, hastalık kapıyor, işkence içinde ve hatta aç kalarak ölüyor. Yani barınak bir çözüm değil, sorunu içinden çıkılmaz bir hale getiren yerler olarak yeni bir sorun halinde önümüzde duruyor.
Lafı uzatmaya gerek yok, atomu parçalamaktan, uzaya araç göndermekten bahsetmiyoruz, mesele çok basit; devlet, tasmasız köpek gezdiren, yasaklı köpek besleyen ve onları özellikle saldırgan hale getirenleri yargının ön kapısından alıp arka kapısından salmayacak, köpekleri ellerinden alıp kendilerini de yaptıklarını düşünecek kadar uzun süreyle hapsedecek. Sonrasında devlet ve belediyeler, sahipsiz köpeklerin yaşamaya müsait ortamlarda, insan ve hayvan onuruna, merhametine yakışacak şekilde barınmasını sağlayacak. Kimse mama sorunundan bahsetmesin, ülkede yeme-içme mekanlarından gelen artıklar, evet çöpe giden artıklar, hayvanlara gıda olarak yöneltilebilir, elbette hayvan sağlığı için zararlı olmayanlar. Ve devlet bütçesinden bu hayvanlar mamalarla beslenecek ve periyodik veteriner desteği sağlanacak, en önemlisi kısırlaştırılacak. Bu, bu kadar basit bir mesele… Bu kadar basit şeyi halen yapamıyor olmak insanı çıldırtıyor, zira bu çözümü basit ama çözülmemesi halinde çok can yakan bir mesele…
Hayvanların ağzı dili yok, konuşma yeteneğinden mahrumlar ama ona rağmen dertlerini bir şekilde anlatıyorlar. Konuşma yeteneğine yegane sahip olan varlık insan ise maalesef konuşarak sorunlarını çözmüyor, çözemiyor.
Hiç kimsenin, özellikle çocukların herhangi bir hayvan saldırısına maruz kalması elbette kabul edilemez ama ortada bir saldırı sorunu varsa bunun müsebbibi hayvan severler ya da köpekler değildir, hep birlikte bu sorunu çözmesi için resmi kurumlara yönelmemiz gerekiyor, periyodik olarak hayvan severleri linç edip, köpeklerin itlaf edilmesini teklif etmek değil.