İstemi Yılmaz
TT

Putin’in Ukrayna işgali duvara çarptı

Ukrayna’da haftalardır devam eden gerginlikte sonunda savaşın fitili ateşlendi. Çatışmalar hem sahada hem de masada başladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hafta başında ekranın karşısına geçerek tarih dersleriyle bezeli bir ulusal sesleniş konuşması gerçekleştirdi. Rus destekli ayrılıkçılar tarafından Donbas’ta ilan edilen Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin (LHC) bağımsızlığını tanıdığını duyurdu. Akabinde ilk iş olarak Rus askerleri sözde devletlerin topraklarına doğru yola çıktı. Saatler içerisinde de savaş başladı. Geldiğimiz noktada Rus ordusu stratejik hedefleri bombalıyor, Ukrayna ordusu karşılık vermeye çabalıyor. Sınıra yakın bölgeler, Çernobil gibi kritik mevziler Kremlin’in kontrolüne geçti bile. Ukraynalılar Rus bombardımanından korunmak adına yeraltındaki metro istasyonlarına akın ediyor.
Putin’in kararında şaşırılacak bir durum yoktu. Zira Rus liderin kararı yaklaşık bir hafta önce parlamentonun alt kanadı Duma’da geçen tasarının onayı mahiyetindeydi. Fakat yine de Kremlin’in aylardır tırmanan gerilimde alelacele iki bölgeye “bağımsızlık bahşetmesi” bunun bir bahane olduğunu akıllara getirdi. Sanki diplomatik pat halini açmak için güvenlik konseyinde birisi çıkıp “Gürcistan’da 2008’de yaptığımızı yeniden denemeye ne dersiniz?” önerisi sunmuş gibi. O tarihte de Moskova yönetimi Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya bölgelerini devlet olarak tanımış, vatandaşlarına Rus pasaportu tahsis etmiş ve asker göndermişti. Kısa süren savaşın ardından Tiflis hükümetinin Avrupa Birliği ve NATO’yla tangosu son bulmuştu.
Ukrayna’daki gerginlik Gürcistan senaryosuna oldukça benzese de Moskova’nın Luhansk ve Donetsk’i Güney Osetya veya Abhazya kadar yabancı görmediğini söyleyebiliriz. Rus operasyonunun seyri, saldırının amacı hakkında ipucu veriyor: Kiev yönetimini hızlıca beyaz bayrak çekmeye zorlamak. Böylece Kremlin, Ukrayna’da kukla bir yönetimi göreve getirerek Kiev’i sözünden çıkmayan bir aktöre dönüştürebilecek.
Elbette Kremlin hedeflerini sahada gerçekleştirebilecek askeri güce sahip. Ancak masada işler pek istediği gibi gitmiyor. Avrupa Birliği ve ABD’den gelen yaptırımlar cılız kaldı. Dahası Moskova yönetimi üst düzey Rus yetkilileri hedef alan bu hamleye hazırlıklıydı. Bununla birlikte Putin’in beklemediği tepki kamuoyundan geldi. Savaşın başından itibaren Moskova hükümeti, basına ve kamuoyuna dilediği şekilde tesir edemedi.
Kamuoyundaki Rus karşıtı öfke öyle büyüdü ki Moskova yönetimi kazanımlarını kaybeder duruma düştü. Kremlin’in yıllarca Avrupa siyasetinde “Truva atı” işlevi görsün diye fonlayıp büyüttüğü aşırı sağ ve aşırı sol aktörler bugün Ukrayna’yı destekleyen mesajlar yayınlıyor. Moskova’da Putin tişörtüyle poz veren aşırı sağcı İtalyan siyasetçi Matteo Salvini Ukrayna elçiliği önünde destek eylemi yapıyor. Kırım’ı Rus toprağı olarak tanımayı öneren Fransız aşırı sağcı başkan adayı Marine Le Pen savaşa karşı olduğunu beyan ediyor. Donetsk ve Luhansk’ı destekleyen aşırı solcu Fransız siyasetçi Jean-Luc Melenchon ve Avusturya’daki ırkçı parti FPÖ de çark edenler arasında.
Avrupalı siyasetçilerin ani fikir değişikliğinin nedeni hiç kuşkusuz iç kamuoyundan gelen tepkiler. Rusya’da da durum farklı değil. Savaşın ilk gününden itibaren St. Petersburg başta olmak üzere pek çok kentte savaş karşıtı gösteriler düzenlendi, yüzlerce protestocu gözaltına alındı. Milli futbolcular Fedor Smolov, Magomed Ozdoev, Aleksandr Sobolev, sunucu Ivan Urgant, komedyen Maxim Galkin, şarkıcı Valery Meladze’nin de aralarında bulunduğu ünlü isimler sosyal medyada “Savaşa hayır” mesajları paylaşarak operasyonun bir parçası olmadıklarını beyan etti. Tüm bunlara ek olarak St. Petersburg’da düzenlenecek Şampiyonlar Ligi Finali’nin de  Paris’e verildiği duyuruldu. Gelinen noktada F1 otomobil yarışlarının Rusya ayağının koşulup koşulamayacağı meçhul. Söz konusu spor organizasyonları ülkenin uluslararası arenadaki prestijinin göstergesiydi.
Putin’in Ukrayna kumarı sahada tuttu ancak kamuoyunda beklediğinden daha sert bir tepkiyle karşılaştı. Sadece uluslararası arenada değil, içeriden de eleştirilerin hedefi oldu. Kremlin’in operasyonu belki bugün Ukrayna’da zafere ulaşacak ancak uzun vadede Avrupa’daki yumuşak gücü etkisini yitirmeye mahkûm.