Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Bugün askerlerin günü… Yarın ekonominin

Rusya-Ukrayna savaşındaki ABD kutbu, işgal öncesi ve esnasında Rus hamlesine ayak uydururken en dakik olanıydı. ABD’yi, başkent Kiev'i aşan geniş çaplı bir Rus işgalinden söz ettiğinde ve tüm dünya Devlet Başkanı Zelenskiy için dua etmeye çağrıldıktan sonra Zelenskiy'i şahsi olarak kurtulmak için bir sığınak aramaya teşvik ettiğinde abartmakla suçladık. Başkan Biden son zamanlarda Rusya’nın sahada zaferler kazanabileceğini kabul etse de sözlerinin, sonuçları erkenden kabul ettiği şeklinde yorumlanmaması için bu zaferlerin Rus diktatöre fayda sağlamayacağını ve ağır bir bedel ödemesini, yani oyunun sonunda kaybetmesini engellemeyeceğini söyledi.
Gerekçesi ne olursa olsun, çocuklarını herhangi bir savaşa göndermekten nefret eden ABD vatandaşlarını yatıştırmak için Biden tüm konuşmalarında şu vurguyu yaptı: ABD, Ukrayna'yı savunmak için savaşa asker göndermeyecek. Biden böylece saha çalışmasının çoğunu Ukrayna'ya silah, teçhizat ve tıbbi yardım sağlayan Avrupalı ​​​​müttefiklerin omuzlarına atarken, yakın, orta ve uzun vadede yaptırım politikasının uygulanmasında dünyanın dört bir yanındaki müttefiklerle hareket edeceğini açıkladı.
Askerlerin ve silahların savaşı neredeyse boyut ve güç ölçeğine göre sonlanır. Bu yüzden Ukrayna ordusunun Rus ordusuna karşı zafer kazanmasını beklemek mantıksız görünüyor. Bu, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), tüm askeri ağırlığı ile savaşa doğrudan girseydi tartışılabilirdi. Ancak daha savaş çıkmadan böyle bir şeyin olmayacağı söylendi ve savaş sırasında da bu teyit edilmiş oldu. Bu da yazımın başlığını açıklıyor; bugün Rus askerlerinin ve silahlarının günü, yarın ise ekonomi ve küresel ambargo günü.
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden beri, kaderim saat saat bu gerçekle yaşamamı diledi. Oradaydım. Dev askeri güç fiilen etkisiz hale getirilmişti. Böyle bir gücün lazım olmadığını söyleyen bir Rus kamuoyu ortaya çıkmıştı. Sovyetler Birliği’nin kibrini ve Rus halkının büyük bir kesimini açlığa sürükleyen maliyetlerini kınayan paralel bir kamuoyu oluşturulmuştu.
Rusya'da çok şey değişti ve olumlu değişim ‘şaşırtıcı’ lider Vladimir Putin'e atfedildi. Ayrıntılara boğulmadan şunu söyleyebilirim ki, Putin'in Rusya'sı, Stalin'in ve hatta Gorbaçov'unkinden çok farklı hale geldi.
Rusya, ideolojik izolasyonundan çıkarak komşularıyla, hatta dünkü düşmanlarıyla bile pragmatik bir açılıma yöneldi. İç durumun dış ilişkileri tesis ettiği savı göz önüne alındığında, yeni Rusya, komünizm dönemine kıyasla yeni, hatta devrimci görünen bir parça demokrasi ile kapitalist sistemlere daha yakın bir model haline geldi. Komünizm döneminde iktidar partisinin ve devletin merkezi kontrolüne yönelik herhangi bir ihlalin, Sovyetler Birliği içinde ve hatta sistem olarak adlandırılan ve askeri kılıfı ‘Varşova’ olan ülkelerdeki takipçilerinin kampında bile savaş ilanı sayılıyordu.
Rusya yeni yolunun daha ilk çeyreğindeyken Ukrayna savaşı patlak verdi. Rusya özel güçleri ve açık ve gizli becerileriyle büyük bir varlık olmasına rağmen, tüm dünyanın olduğu bileşik kaplarda Rus sularının hareket etmesine izin veren her yere açılmayı temel alan yeni yolunda zamansız engellerle karşılaştı. Bu engeller sadece Rusya’yı yeni yolunda ilerlemekten alıkoymakla kalmıyor. Üstüne Batı ile daha büyük ve daha geniş ekonomik çıkarları olan Çin'in tazmin etmeyeceği ve Ukrayna'da Ruslar lehine köklü bir değişiklik, hasar gören ülkeyi kârın değil, zararın ortağı yapacağı için Ukrayna’nın silahsızlandırılmasının ve Finlandiya gibi tarafsızlığa mecbur bırakılmasının bile telafi etmeyecek şekilde uluslararası alanda Rus ekonomisine ciddi zararlar veriyor.
Ukrayna'daki savaşın geleceğine askeri birlikler, uçaklar ve efsanevi yıkım güçleri karar vermiyor. Zira dünyamızdaki ve zamanımızdaki en büyük güçlerin neredeyse kaçınılmaz bir kaybetme kaderiyle karşılaşmadığı tek bir savaş yoktur. Ruslar ve ABD’lilerin Afganistan’da aldıkları çifte ders, bu tür savaşların sonuçlarına dair kesin kanıtlar arama yükünden bizi kurtarıyor.
Dev Sovyet ordusu Afganistan meselesini saatler içinde bitirmiş ve bu, süper gücün çöküş sebeplerinden biri olma noktasına ulaşmıştı. Aynı yerde sanki Afganistan kaderiymiş gibi, ABD’lilere de aynı şey oldu!
Sovyetlerin Kabil'i Budapeşte veya Varşova'ya çevirmek amacıyla Afganistan'ı kolay bir şekilde işgal etmeleri, külfetli ve aşağılayıcı bir çıkışla sonuçlandı. Tora Bora'yı Hollywood'a dönüştürmeyi hedefleyen ABD’nin Afganistan’a girişine gelince, bunun sonuçlarını ‘uygar’ ABD’liler ABD’nin Kabil Havaalanı’nı mükemmel bir şekilde Tora Bora’ya çeviren bir tablo ile yalınayak bir şekilde savaşçıların önünden kaçarken gördük.
Özetleyecek olursak, Dev Rus ordusu Ukrayna coğrafyasında istediği noktaya ulaşabilir ancak Rusya içinde bile kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak şöyle bir soru var: Bu askeri savaş ve yol açtığı küresel ambargo, Rusya'nın korkunç Sovyet çöküşünden sonra Putin'in açtığı yeni yolu tamamlamasına yardımcı oldu mu? Yoksa bu savaş Rusya'yı farklı koşullarda ve farklı bir zamanda Sovyetler Birliği gibi bir şeye mi dönüştürecek? Bu sorunun cevabı şu anda belli değil. Belki yarın belki yarından sonra cevaplanabilir.