Hüseyin Şubukşi
TT

Rusya ve Ukrayna: Ekonomik fatura!

Tanınmış yazar Tim Marshall “The Power of Geography” (Coğrafyanın Gücü) adını verdiği son kitabında,  Avrupa'nın geçmişte hiç olmadığı kadar büyük bir göçmen ve mülteci felaketinin eşiğinde olduğunu ve bu felaketin kaynağının Afrika’nın kuzey kıyılarına konumu olduğunu tahmin etmişti. Görünüşe göre tahmini yanlıştı, çünkü mülteciler ve savaşlardan kaçanlar felaketi bu sefer Rusya'nın işgali ile başlattığı, sonrasında tüm Avrupa kıtasına büyük bir Ukraynalı mülteci akınına yol açtığı son çatışma yerinden, Ukrayna'dan geldi.
Bu satırlar yazılana kadar üzerinden 11 günden fazla bir sürenin geçtiği krizin yansımaları ile ekonomik maliyetinin hatları belirmeye başladı. Diğer bir deyişle, Rus istihbarat servislerinin beklediği gibi çabuk bitmeyen ve bir anlamda askeri ve ekonomik düzeyde uzun olacak gibi görünen bu savaşın ekonomik faturası yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Batı kampının Rusya'ya benzeri görülmemiş bir şekilde uyguladığı büyük ekonomik yaptırımlar, ardından birçok Batılı dev şirketin bizzat Rusya'yı boykot etmesi ve Rus pazarından derhal ve şiddetle geri çekilmeleri ile ekonomik alanda yaşananların önemini tüm dünya hissetmeye başladı. Borsalar dramatik bir şekilde düştü. Bu düşüş borsaların olumsuz göstergelerine de yansıdı. Petrol, bakır, alüminyum gibi hammaddelerin fiyatları görülmemiş bir şekilde arttı. Aynısı altın için de geçerli. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden önce ortaya çıkan enflasyonla başa çıkmak için daha önce faiz oranlarını yükselten merkez bankaları, bu ana kadar bu krizle başa çıkamıyorlar.
Ukrayna'daki Rus askeri operasyonu, Ukrayna'da üretilen ve Avrupa’nın tedarik ettiği hammaddelere ve birçok malzemeye bağımlılığı nedeniyle Avrupa'daki otomobil fabrikaları ile diğer fabrikalarda üretimin aksamasına yol açtı. Bu, tedarik zincirlerinde ve söz konusu fabrikaların dünya çapındaki teslimat sürelerinde de büyük bir kriz yaratacak. Kriz, şirketlerin performansına gölge düşürecek, bu emtialarda azalmaya, emtiaların üretimini besleyen fabrikalarda durgunluğa yol açacak. Bu da dünya genelinde şirketlerin performanslarına ve pazarlarına olumsuz yansıyacak.
Ukrayna'daki Rus savaşının küresel ekonomi üzerindeki etkileri şeklinde vücut bulan bu acı darbe, salgın (Kovid-19) ve küresel ekonomi üzerindeki yıkıcı etkileri nedeniyle yaşanan iki yıllık ekonomik gerilemenin ardından dünya piyasaları zar zor nefes almaya başladıktan sonra geldi.
Emtia fiyatlarındaki keskin yükselişle birlikte birçok küresel piyasada enflasyon oranlarının eşi benzeri görülmemiş oranlara ve rekor seviyelere ulaşması, insanların satın alma gücünde ciddi bir kriz, birçok insanın geçmişte sahip olduğu normal alış gücü oranı ile alışveriş yapmaktan kaçınması anlamına gelecek. Bu da insanların doğal kredi ve borçlarını geri ödeme güçlerini etkileyecek. Halklar için geçerli olan, devletler için de geçerli. Bu sorunun ortasında, seksenli yıllardan bu yana yavaş yavaş büyüyen, dünya ekonomisine egemen ve hakim hale gelen küreselleşme kavramının dağıldığı bir dönemde yaşıyoruz gibi görünüyor. Zira bugün Çin ve Rusya'nın bir araya gelerek uluslararası kabul görmüş “SWIFT” sistemine alternatif bir finansal sistem oluşturma yoluna gitmeleri, küreselleşme kavramının fiilen ortadan kaldırılması, dünyayı iki önemli blok arasında bölen iki rakip sistemin yaratılması anlamına gelebilir. Bununla birlikte duvarlar yeniden yükselecek, küreselleşmenin vaat ettiği fikirlerin ve paranın sınırlar ve kültürler arasında aktığı düz bir alan haline gelen ve duvarların yıkıldığı bir dünya yerine her bir bölgenin kendisini korumak için getirdiği kısıtlamalar yeniden artacak.
Günümüzde kara, deniz veya hava yolu ile nakliye maliyetlerindeki önemli artışın yanı sıra petrol fiyatları da arttı. Bütün bunlar, Ukrayna krizinin ağırlaşması, özellikle Avrupa kıtası ve genel olarak dünya üzerindeki etkisiyle birlikte, dünyanın uzun süre bizimle kalabilecek değişikliklere ciddi şekilde hazırlanmaya başladığını doğruluyor.
Göz ardı edilemeyecek çok önemli bir husus daha var ve kendisi Ukrayna'daki tehlikeli ve kötüleşen durumun küresel gıda sepeti üzerindeki etkisi, bunun fiyatları ile maliyetlerinde büyük sıçramalara tanık olan çeşitli gıda ürünlerinin fiyatları üzerindeki sonuçlarıyla bağlantılı. Zira pek çok ülke ve özellikle de üçüncü dünya ülkeleri esas olarak Ukrayna'daki buğday kaynaklarına bağımlı. Ancak Ukrayna buğdayına güvenilir, etkili, verimli ve ekonomik bir alternatif arayışı, acı tablonun bize gösterdiği gibi kolay bir iş değil.
Ekonomik acılar ağırlaşıp devam ederken, enflasyon dünyanın yüzleşmesi gereken sorunların ilki olmayacak. Dünyanın ayrıca Rusya yanlısı ile karşıtı kamp arasında ilan edilen savaş nedeniyle iki ayrı kampa bölündüğü bir gerçekliğe hızla uyum sağlaması gerekiyor. Ama dünya yalnızca kamplar arasında değil, uluslararası ticaret kavramı konusunda da bir bölünme yaşıyor. Küresel ekonomi dünyayı yeniden iki kampa bölecek türden şekilleniyor. Bunun en büyük kurbanı da ticaret ve ekonomi olacak.