Abdurrahman Şalkam
TT

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri: Aşırılıkçılık savaşı

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçim yarışı için sıcak geri sayım başladı. Başkanlık süresi yedi yıldan beş yıla indirildikten sonra her beş yılda bir bu eski mücadele yeniden yaşanıyor. Fransa'daki her cumhurbaşkanlığı seçim yarışında adayların programları, dilleri ve sloganları değişir, tıpkı yarışta Elysee Sarayı'na koşarken kişiliklerinin değişmesi gibi.
Görevdeki başkan, eski Cumhurbaşkanı François Hollande’da olduğu gibi birkaç istisna dışında, yarış pistine ilk çıkan ilk kişi oluyor. Sağ ve sol koşu sahasındaki en uzun çizgilerdir. Merkez ise, okumaya çalışanın kafasını karıştıran benzerliklerle dolu harflerle sloganları ve programları yazılan bir başlıktır.
Liberal ülkelerdeki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde, ekonomik kaygı, rekabet makinesinin motorlarını çalıştıran yakıttır. Ancak, iç ve uluslararası olaylar da rekabet alanını zorlarlar. Şu ana kadar 10’dan fazla adayın olduğu Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu 10 Nisan'da başlayacak ama o tarihe kadar bazı adayların çekilmesi ihtimal dışı değil. En hararetli rekabet, birden fazla sesi ve rengi olan sağcı adaylar arasında yaşanıyor. Sağın en göze çarpan adayı, Fransa'daki sağcı siyasi ırkçı hareketin tarihi kurucusu olan babasının mirasçısı ve son seçimlerde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikinci tura kalan Ulusal Cephe Lideri Marine Le Pen. Kendisi, çeşitli sağ eğilimlerin ölçüldüğü Fransız siyasi pusulasının ibresine dönüştü.
Fransız Müslümanlar, son yıllarda Fransa'daki seçim savaşında kronik bir varlığa sahipler. Çünkü onlar Fransız öküzünün saf beyaz derisindeki siyah noktaları oluşturuyorlar. Fransız sağının liderleri, onları ortadan kaldırmak veya siyasi ve kültürel etkilerini geçersiz kılmak için siyasi, kültürel ve sosyal bir panzehir üretmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Marine Le Pen'e karşı sağın liderliği için yarışan birden fazla rakip var ve ironiktir ki en önemli rakibi, Fransa'ya gönderdiği göçmenler için kendisini düşman saydığı topraklardan, yani Cezayir'den gelen Eric Zemmour. Cezayir'in Fransa'dan bağımsız olmasını reddeden ve “Kara Ayaklar” olarak bilinen gruptan olan Zemmour, Cezayir’de derin kökleri olan Yahudi kökenli birisi ve bu köklerini Berberi dilinde zeytin anlamına gelen Zemmour soyadıyla yanında Fransa’ya da taşımış.
Zemmour, Fransa'daki İslami varlığın yoğunluğunu, Fransız sosyal dokusunu değiştirmeye yönelik büyük bir komplo olarak görüyor. Bu durumun devam etmesi halinde, ona göre Fransa 50 yıl sonra bir İslam ülkesi olacak. Fransa'nın ekonomik sorunlarının iş fırsatlarını çalan, kendilerine sağlanan mali yardımlarla Fransız ekonomisini tüketen, Fransız olan her şeye karşı olan kendi kültürlerini empoze eden Müslüman göçmenlerden kaynaklandığını söylüyor. Ülkenin cumhurbaşkanı olması durumunda, Fransa'da "Muhammed" adını yasaklamayı vaat ediyor.
Marine Le Pen, onu en tehlikeli rakip olarak görüyor, çünkü sağın en eskisi olan akımının ırkçı tezlerini aşıp, aşırı sağcılığın çıtasını yükselterek seçmen deposunu kendi lehine azaltıyor. Hatta bu radikal söylemleri nedeniyle ırkçılık ve nefreti yayma suçlamasıyla yargı önüne dahi çıktı. Fransa'daki tüm sağcı politikacılar arasında hiç kimse Eric Zemmour'un ulaştığı noktanın ötesine geçemez.
Fransız solu, rengini kaybetmesine neden olan bir parçalanma noktasına varacak kadar bölündü. Bazı solcu taraflar, Eric Zemmour'a karşı olmalarına rağmen, vatanseverlik sloganı altında bir dereceye kadar ırkçılık telini çalmaya yöneldiler. "Fransa'daki İslami durumun dışlanmaya değil ele alınmaya ihtiyacı var" sloganını yükseltiyorlar. Fransız solu birleşik bir seçim cephesi oluşturmakta defalarca başarısız oldu çünkü Elysee Sarayı'ndaki iktidar koltuğu yarışı, birleştirip ittifak oluşturmaktan ziyade bölünme faktörlerini harekete geçiriyor. Ipsos Enstitüsü tarafından yapılan son kamuoyu yoklamasında solcuların öne çıkan adaylarından John Mélenchon, yüzde 11 oranında oy aldı. Bir diğer aday Valérie Pécresse’nin oy oranı da aynı.
Sağa gelince, en belirgin iki temsilcisinden Marine Le Pen’in oy oranı yüzde 15, rakibi Eric Zemmour’un ise yüzde 13.  Cumhurbaşkanı Macron, kamuoyu yoklamasında yüzde 30 ile en yüksek oya sahip isim oldu. Bütün bunlar, mevcut cumhurbaşkanın şansının yüksek olduğunu gösteriyor. Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri, bir ölçüde doğusu ve batısı ile Avrupa'nın yaşadığı çalkantıların etkilerini yansıtıyor. Doğu Avrupa'da muhafazakâr akımlar hâkim iken, kıtanın batısında siyasi çatışma arenalarında eksik olmayan popülizme rağmen, çeşitli liberal varlığına şahit olunan solun büyük bir etkisi bulunuyor.
Ukrayna'daki savaş da Fransa seçimlerine gölge düşürecek. Fransız kamuoyu bir bütün olarak Ukrayna ile aynı safta yer alıyor ve Rusya'yı yüksek sesle kınıyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu savaşı seçim kampanyasına dahil etmeyi başardı. Avrupa Birliği dönem başkanlığını kullandı. Ukrayna'daki Rus savaşına barışçıl bir çözüm bulmak için Moskova ve Kiev'deki çatışmanın tarafları, Avrupalı ​​liderler ve ABD başkanlığı ile toplantılar ve telefon görüşmeleri yoluyla güçlü bir şekilde dinamik diplomasi sahasına atıldı. Ukraynalı mülteci krizini ele alma bağlamında sürekli girişimler başlattı.
Cumhurbaşkanı Macron'un aldığı bir başka kararın, yani Fransız güçlerinin Mali'den çekilmesinin de seçim yarışında onun lehine etkileri oldu. Böylece rakiplerinin elinden bu kartı çekip almayı başardı. Bu, yaklaşan seçim yarışını etkileyen proaktif bir darbe oldu.
Fransa'nın en genç cumhurbaşkanı, kültürlü genç adam, yurtiçinde ve dışında başarılı bir piyanist olan Emmanuel Macron, Fransa'ya Avrupa ve uluslararası düzeyde siyasi bir katılım ve varlık kazandırdı. Önümüzdeki beş yıl boyunca Fransa'yı yönetmeye devam ederse, adını büyük Fransız cumhurbaşkanları arasına yazdıracak. François Hollande ve Nicolas Sarkozy döneminde ülkenin tanık olduğu siyasi başarısızlıkların ardından Macron, iç ve dış gelişmelerle etkileşime giren girişimleriyle, De Gaulle, Mitterrand ve Jacques Chirac'ın meyve bahçelerinden bal toplayan bir arı gibiydi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi yarışında, siyasi aşırılık taraftarları bir çömlek gibi birbirlerinin seçim tabanlarını parçalıyorlar. Genç Cumhurbaşkanı ise piyanosunda sakin ve ılımlı vatanseverlik parçaları çalıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci raundunda, ellerinde eldivenleri bir kadın veya erkek ve ikisi de sağında, boks ringinde rakibiyle kozlarını paylaşmayı bekliyor.