Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Dijital ‘lider’

Milyarder Elon'ın satın alınmasıyla Twitter "çılgınlığının" sonunun başlangıcıyla mı karşı karşıyayız? Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın da söylediği gibi, sosyal medyanın özgürlükler, siyaset ve demokrasi üzerindeki yansımaları krizi derinleştiriyor mu?
Bu konuya dair soru listesi uzun ve haklı sorular. Ancak iletişim araçlarının insan hakları haline geldiğini söyleyenler ve Obama gibi bu tür iletişim araçlarını yaygınlaştıran, kullanan ve benimseyenlerin bu sorulara bir cevabı olmadığı aşikâr.
Sosyal medya sitelerini piyasaya süren ve benimseyenlerin durumu, şişeden çıkardığı cini artık kontrol etmeyenlerin durumuna benziyor. Bunun en güzel örneği ise, bu iletişim araçlarının kullanılmasını teşvik eden ve şimdi onun tehlikesine karşı uyarıda bulunan Obama'dır.
Obama, California'da Silikon Vadisi'ndeki Stanford Üniversitesi'nde bir araya geldiği öğrencilere geçen hafta, "demokrasilerin zayıf olmasının ana nedenlerinden birinin, iletişim ve bilgilenme yöntemlerimizdeki köklü değişiklik olduğunu" söyledi. Ayrıca, iletişim araçları olmasaydı cumhurbaşkanı olarak "seçilemeyebileceği" itirafında bulundu.
İletişim araçlarının yansımaları ve medya üzerinden yapılan dezenformasyona da dikkat çeken Obama, sosyal medya ağlarına yönelik yasaların daha kapsamlı hale getirilmesi için reform çağrısında bulundu. Sonuç olarak, "Araçlar bizi kontrol etmez... biz onları kontrol edebiliriz” dedi.
Bu açıklamalar, elbette, yanlış bir şekilde Arap Baharı olarak adlandırılan dönemde ve diğer meselelerde Obama yönetiminin teşvik ettiklerinin tam tersi yönde. Ancak bugün liberaller ve muhafazakârlar, medyanın rolünü ve ABD siyasetine etkisini eleştiriyor.
Şimdi ise Elon Musk’ın Twitter’ı satın alarak özel şirkete dönüştürdüğü aşamadayız. Nitekim Musk şöyle diyor: “Son derece güvenilir ve geniş kapsamlı bir platforma sahip olmak, medeniyetin geleceği için kritik derecede önem taşıyor”
"Ekonomi beni hiç ilgilendirmiyor" diyerek reklamlara bel bağlamak istemediğini belirten Musk: "Twitter'a yatırım yaptım çünkü bunun dünya çapında bir ifade özgürlüğü platformu olabileceğine inanıyorum."
Musk, "İfade özgürlüğünün işleyen bir demokrasi için toplumsal bir gereklilik olduğunu düşünüyorum" diyerek, "Twitter'ı ele geçirirsem ve bir şeyler ters giderse, bu %100 benim hatamdır" dedi.
Şimdi çarpıcı bir dönüşümle karşı karşıyayız. Serbest dijital alan fikrinin teşvikinin ardından artık dijital bir ‘liderin’ olduğunu söyleyebiliriz. İran Dini Rehberi, Müslüman Kardeşler lideri veya Big Brother kültürü gibi bir lider.
Asıl önemli olan soru şu: Bir insan tüm dünya için “özgürlüğün” ne olduğunu nasıl tanımlayabilir? Ne söylenir ve ne söylenmez? Her coğrafyaya özgü yasal çerçeveler olmaksızın, doğru ve yanlış ve değerlerin tanımı veya kültürel bir boyut, normlar vs.?
Musk gibi ticari açıdan bazı adımlarını eleştirdiği için dev medya kuruluşlarından haz etmeyen, gazetecilerin güvenilirliğini belirleyecek bir web sitesi kurmayı düşünen bir insan, dünya üzerinde ifade özgürlüğüne nasıl öncülük edebilir veya böyle bir şeye nasıl inanabilir?
Bu nedenle bir ideoloji olarak liberalizm değil, ABD liberallerinden delilerin ve muhafazakâr karşıtlarının elinde rehin oluşumuzun ardından şimdi de dijital ‘lider’ aşamasına geldiğimiz anlaşılıyor.