İstemi Yılmaz
TT

Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde yeni dönem

Türkiye’nin normalleşme diplomasisinin yeni durağı Riyad oldu. Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’den sonra Ankara’nın donma noktasındaki ilişkilerini tazelemek istediği yeni ülke Suudi Arabistan.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki günlüğüne Arabistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye’nin en üst düzey devlet temsilcisinin teması son dört senedir yaşanan gergin ilişkiler açısından bir dönüm noktası. 2018’de yaşanan vahim olay sonrası kopma noktasına gelen ilişkiler Kasım 2020’de Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki telefon görüşmesi sonrası yumuşama dönemine girmişti. Telefon diplomasisini Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mayıs 2021'de dört yıl sonra gerçekleştirdiği Arabistan ziyareti takip etti. Medyadan gıdaya değin pek çok alanda birbirlerine karşı boykot siyaseti izleyen iki ülke, bugün artık sorunları aşmanın yollarını arıyor.
Aslında Abu Dabi ve Kahire ile ilişkileri göz önüne alındığında Ankara’nın Riyad’la sorunları Körfez’deki diğer komşularıyla olduğu kadar derin değildi. Zira Arap baharı sonrası yaşanan ufak tefek anlaşmazlıklara rağmen iki ülke Suriye konusunda dengeli bir ortaklık kurabilmişti. Ancak tarafların kendi iç politik dengelerinden kaynaklı etkiler ister istemez dış politikada da belirleyici bir hal aldı. Düşmanlığın kıyısından dönülen 2018-2019 dönemi sonrası, iki ülke Filistin meselesi üzerinden bir ortak diyalog zemini bulabildi. Fakat normalleşmeyi hızlandıran, ABD’de Cumhuriyetçi Donald Trump döneminin bitmesi ve Demokrat Başkan Joe Biden’ın Ortadoğu’yu öncelikleri arasından çıkarması oldu. Amerikan stratejisi Afganistan’dan çıkışla birlikte bir sayfayı kapatırken Pasifik’te Çin’i ve Avrupa’da da Rusya’yı hedef olarak belirledi. Körfez ise kendi başının çaresine bakması gereken, arka sıralara itilmiş bir bölgeye dönüştü.
Pandeminin etkisiyle ulusal ekonomilerde yaşanan daralma ve jeopolitik yalnızlık, bölgesel aktörlerin kurtuluş reçetesini yakınlarda aramasını mümkün kıldı. Ankara ve Riyad bölgenin selameti adına kuvvetli, gerilimsiz, sağlam bir ortaklık inşa etmek zorunda. Taraflar bunun bilincinde olacak ki gelinen noktada ekonomiden güvenliğe, sağlıktan turizme bir dizi alanda iş birliğine dönük adımlar atılmış durumda.
Her ne kadar kırılgan Türkiye ekonomisinin Suudi yatırımlarına olan ihtiyacı gündeme getirilse de Riyad’da Ankara’ya duyulan ihtiyaç da azımsanmayacak seviyede. Washington’ın Ortadoğu operasyonlarını bırakırken bir aktörü işaret etmemesi ve İsrail ile bir türlü tanıma-tanınma düzlemi üzerinden ilişki kurulamaması, Riyad’ın hareket alanını kısıtlıyor. Tüm bunlara İran destekli Yemenli milis gücü Husilerin Arabistan’ı hedef alan saldırılarındaki artış eklendiğinde tablo pek parlak değil. Dahası Suudi Arabistan’ın uluslararası itibarını yenilemek adına da Türkiye ile ilişkilerini rayına oturtması gerek.
Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından kritik önemde. İş birliği ve diyalog kanalları açık. Ticaretten savunmaya değin bir dizi alanda atılacak adımlar hem bölgesel hem de küresel ölçekte yeni bir ittifakın kapılarını aralayabilir.