Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Putin'in konuşması ve Kızıl Meydan geçit töreni

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Nazizm'e karşı kazanılan zaferi kutlamak için her yıl düzenlenen geleneksel askerî geçit töreninin açılışını yapan konuşmasını dinledim.
Konuşma, Batı medyasının önceki hazırlığıyla çelişti. Putin, sürprizlerle dolu bir adam olduğu için adımlarını önceden okumak mümkün değil. Dünya, konuşmanın herhangi bir karardan ve hatta gerilime yol açacak işaretlerden yoksun olmasına şaşırdı. Biçim ve içerik açısından olanlar hakkında açıklayıcı bir söylem, yaptıklarının savunusu ve günler içinde çözülmesi beklenen ancak ikna edici sonuçlar olmadan 70 günden fazla süredir devam eden bir savaşa henüz son vermemiş olan halkı harekete geçirme çabası söz konusuydu.
Ruslar, ülkelerinin askeri ve silah bakımından nelere sahip olduğunu en iyi bilen halktır. Canlı yayında veya televizyonda devasa tırların yıkıcı gücünü izlerken, Sovyetler Birliği deneyimi hafızalarında hala taze olduğu için kendini güven, itminan ve emniyette hissetmiyor. Kızıl Meydan, topraklarında gerçekleşen ilk zafer yürüyüşünden bu yana tanık olduklarını anlatsaydı; turistik bir cazibe merkezi haline gelen büyük Lenin'in mozolesinin ve dünyanın liderlerinin yarısının üzerinde durduğu mermer platformun orada olduğunu söylerdi. Yükseliş, medeniyet ve milletler tarihi ölçeğinde göz açıp kapayıncaya kadar olarak değerlendirilen bir süre sonra çöküş törenlerinin buradan başladığından bahsederdi.
Rusya, insanoğlunun bildiği en etkili yıkıcı güce sahiptir ve daha önce de sahip olmuştur. Kendisine, evreni diğer kutuptan ayıran bir kutup yapan bir konum ve erdem sağlayan ordular, filolar, takipçiler ve müttefiklere sahip. Anti-Atlantik ittifakı Varşova'dan bahsetmek bile ürkütücüydü. İnsanlığı kaç kez küresel bir savaşın eşiğine getirdi. Nikita Kruşçev, ‘Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst kürsüsünden çizmeleriyle dünyaya seslendiğinde durum böyle değil miydi?  Sovyet vetosu, yalnızca bir el hareketiyle uluslararası yaşamın ritmini ve büyük krizlerini belirlerken bundan farklı bir durum mu söz konusuydu? Sovyet uyarısı, silah kullanmadan savaşları ve sonuçlarını önleme konusunda caydırıcı rol oynarken durum farklı mıydı?
Kızıl Meydan'da gerçekleşen dev gösteri ve Ukrayna'da tökezleyen savaş, en yoğun haliyle, standartların, kuralların ve düşüncelerin değiştiği bu zamandan başka bir zaman için uygundu. Bu, ABD’nin gündemleri ve tahtı için rekabet edenlerin kaprislerine körü körüne boyun eğmeyi sürdürmesi için köklü bir geçmişe sahip olan Avrupa kıtasını uysallaştırmak ve Rusya isminde büyük bir ülkeyi yıpratmak için Ukrayna adı verilen büyük bir ülkenin kurban edildiği bir dönem.
Sanki dünya Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki ölümler, milyonlarca göçmenin anavatanlarından denizlerin ve okyanusların dipleri dahil herhangi bir yere gitmesiyle yetinmemiş gibi. Sefil gündemler ve toplu ölümler, gelecek nesiller tarafından okuduğunda bunları abes görecekler.
Avrupa göçmenlerin birinci hedefi değil miydi? Şimdi, despotça etki gündemleri nedeniyle, göç verenlerin başına geçmeye aday oldu. Ukrayna da bu silsilenin son halkası değil mi?
Filistinliler başta olmak üzere Arapların büyük çoğunluğu Rusya'yı seviyor. Onda açılan her yaradan ızdırap çekiyorlar ve Rusya da yaralı. Maksim Gorki'yi, Tolstoy'u, Puşkin'i, Çehov'u ve Lermontov'u seviyorlar. Bolşoy Tiyatrosu’na ve ayrıca Rusya’nın yaz ve kış olimpiyatlarındaki kalıcı liderliğine hayranlar. Rus halkı ve devletinin sempatisi ve Filistin davasında saf adalet için somut davranmasından hoşnutlar. Filistin Devleti'nin Moskova'daki Büyükelçiliği’nin çatısında dalgalanan Filistin bayrağını görmeyi çok seviyorlar.
Kızıl Meydan'da görülen devasa askeri geçit töreni, geçmişten geleceğe taşınan bir metafordur. Rus liderinden dinlediğimiz sakin konuşmanın en güzel yanı, tüm cepheleri ve uzantılarıyla savaş döngüsünden çıkmak için yarı açık da olsa kapılar oluşturmasıydı. Rusya'yı yok etmenin kimseye bir faydası yoktur. Buna talip olan veya çabalayan her kimse, halkların ve ülkelerin kaderlerinin benzer olduğu gerçeğini hatırlamalıdır. ABD'nin uzak Vietnam ve yakın Afgan sahnelerini hatırlatacak birine ihtiyacı mı var?
Ne Putin ne generalleri ne de Rusya'nın çok ırklı, kökenleri ve inançları çeşitli insanları, Rusya'nın yenilmesine izin vermeyecektir, bilakis tüm insanlık bu hedefte birleşmelidir. Başkan Putin'den beklenen savaşı bitirme konusunda daha işbirlikçi olmaktır... Ama nasıl?
Rusya halkı bu konuda ABD'den hiçbir şey beklemeden ne yapması gerektiğini çok daha iyi biliyor.