Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Allah Şeyh Halife’ye rahmet eylesin

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), arkasında başarılı, istikrarlı, çevresine öncü ve uluslararası bir statüsü olan bir Körfez ülkesi ve Arap ılımlılığı ekseninde ağır basan siyasi bir yaklaşım bırakıp hakkın rahmetine kavuşan Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’a veda etti.
Şeyh Halife bin Zayed’in -Allah rahmet eylesin- hayatı ve ölümü, Körfez istikrarının yanı sıra Körfez ülkelerindeki yönetim tabakasının istikrar, refah ve gelişim sağlamaya dayalı yaklaşımının ve Körfez ülkelerinin çoğunun yöneticileri arasındaki sorunsuz iktidar devrinin bir aynasıdır.
Şeyh Halife, merhum babası BAE’nin kurucusu Şeyh Zayed'in bir askeri olarak yaşadı. Daha sonra tüm emirlikler için bir istikrar şemsiyesi ve yönetici tabakasının gölgesi oldu. Kardeşleri asker olarak, devletin inşası ve geliştirilmesi projesini tamamlamak için onun etrafında toplandı.
Şeyh Halife, kardeşi Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayed'e önemli ve büyük yetkiler veren bir başkandı. Çünkü hızlı ve muntazam bir şekilde devletin inşasını ve geliştirilmesini tamamlamak istiyordu. Şeyh Zayed'in oğulları -Allah rahmet eylesin- merhum kardeşleri Şeyh Halife için birer askerlere dönüşmüşlerdi.
Kardeşler, Körfez yönetimi tabakasının örneğinde merhum kardeşlerine babası Şeyh Zayed’e yaptığı gibi davrandılar. Kardeşler, istikrarın geliştirilmesi ve sağlamlaştırılması projesiyle yola çıktılar. Bunu sadece BAE’liler için yapmadılar. Onlar bölgenin çetrefilli meselelerinde Arap ılımlılığının temel direkleriydi.
Kasım 2006'da Şeyh Halife ile bu gazetede yayınlanan bir röportaj yapma şerefine nail olmuştum. O dönem saraya vardığım andan itibaren, BAE’nin yaklaşımı ve istikrarı ile ilgili işaretler karşımda apaçık duruyordu.
O gün beni ve meslektaşım Selman Dusari’yi Şeyh Mansur bin Zayed karşılamıştı. Meclis’e geldiğimizde, iş seyahatinde olan Şeyh Abdullah bin Zayed dışında Şeyh Zayed'in bütün oğulları oradaydı.
Şeyh Halife ve Şeyh Muhammed bin Zayed ile birlikte herkes gelmişti. Şeyh Halife bizi karşılayıp 2004 ve 2006 yılları arasında Abu Dabi'nin gelişiminden bahsetmeye başladı. Yol boyunca dikkatimi çeken bir proje hakkında yorum yaptım.
Şeyh Halife bana “Filanca yeri mi kastediyorsun” diye sordu. Ben de “Evet” dedim. Şeyh Muhammed bin Zayed’e dönerek “Proje tamamlanmadı mı?” diye sordu. Şeyh Muhammed ve katılımcılar tebessüm ettiler ve sanki bir çalışma oturumuna katılmışım gibi bir tartışma dönmeye başladı.
Diyalog, detaylar ve etkileşim beni çok etkiledi. Tabii ki konuşmaya kibar bir şekilde başlamaya çalıştığımı hissettim. Ancak ayrıntılı bir tartışmaya neden olmuştum. Bununla birlikte diyaloğun şeffaflığı ve Şeyh Muhammed bin Zayed'in Şeyh Halife'ye verdiği yanıtın şekli ve ayrıntıları beni çok etkilemişti.
O sırada Şeyh Halife, radikalizmden yıkıcı gruplara ve bölgedeki ülkelerin istikrarına kadar bugün bölgeyi meşgul eden bazı konulardan bahsetmişti. Sorular, sorgulama niteliğinde değil durumun tescillenmesi mesabesindeydi.
O zamandan beri BAE devlet olarak, Şeyh Halife'nin yönlendirme niteliğinde sorular sorarak ortaya koyduğu bu yaklaşımdan sapmadı. İcraatın lideri ve değişimin ana ortağı, merhum abisinin dönemini ‘güçlendirme dönemi’ olarak nitelendiren Şeyh Muhammed bin Zayed idi.
Bir gazeteci olarak o görüşmeden beri BAE’de gerçekleştirilen şeyin bir yöntem olduğunu idrak ettim. Ortada acil direktifler yoktu. Abisinin arkasından Devlet Başkanı olan Şeyh Muhammed bin Zayed bu yöntemin yerleşmesine katkıda bulunup destek olmuştu. Allah Şeyh Halife’ye rahmet eylesin. Şeyh Muhammed bin Zayed ve BAE halkını da korusun.