Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Savaş, savaş filmleri değildir

Los Angeles kentinin küçük bir banliyösünde sinema tarihinin en önemli adı doğdu. Hollywood, ‘yedinci sanat’ olarak bilinen sinema sanatıyla dünyanın dört bir yanındaki insanları eğlendirdi. Filmleri ile dünyanın her yerinde insanların zihinlerine, düşüncelerine ve duygularına hâkim oldu. Dünyaya güzel, çirkin veya kötü olmak üzere unutulmaz yüzler sundu. Dünya çapında bütün insanlar gülecekleri, ağlayacakları, hayal kuracakları ya da özlem duyacakları sinemaya gitmek için zaman kollayan seyircilere dönüştü.
Sinema sektörü tarihinin belki de en önemli kartı savaş filmleriydi. 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki film dalgası nedeniyle milyonlarca izleyici ABD’yi severken Almanya'dan nefret etti. ABD’liler kahraman, Almanlar kötü adamlardı. Bu imajı zihnimize yerleştiren en önemli kişiler ABD’ye sığınan Almanlar oldu. Sessiz sinema döneminden sonra oyuncu ya da yönetmen, başarılı olmak veya zengin olmak için Hollywood'a gitmek zorunda kaldı. İngiltere'den Charlie Chaplin, Alfred Hitchcock, Laurence Olivier, Vivien Leigh ve James Bond’u, İtalya'dan Sophia Loren’i, İsveç'ten Greta Garbo’yu, Almanya'dan Marlene Dietrich’ı ve Fransa'dan Maurice Chevalier’ı örnek olarak gösterebiliriz.
Lübnan'da, geçen yüzyılın başında yeni doğanlara William, Friedrich, Elizabeth ve Margaret gibi Avrupa kralları ve kraliçelerinin adları verilirken, daha sonra Greta, Marilyn ve Jolie gibi aktörlerin ve aktrislerin isimleri revaçta oldu. 1965 yılında Ömer eş-Şerif’in en önemli ve ünlü rolünü canlandırdığı büyük yönetmen David Lean'in ‘Doctor Jivago’ adlı filmi çıkmıştı. Boris Pasternak'ın Sovyet Rusya'yı sarsan romanında sevilen Lara Antipova karakterini Julie Christie beyaz perdede canlandırmıştı. Bunun ardından Lara adı diğer tüm isimlere baskın gelmişti. Bugün hala en yaygın isimlerden biri sayılıyor. Filmin kendisine gelirsek, Hollywood tarihinin en önemli 100 filmi arasında 10’uncu sırada ve hasılat açısından 8’inci sırada yer alıyor. Filmin yapımına 11 milyon dolar harcanmıştı.
Dr. Jivago, Arap Ömer Şerif’i dünyanın en ünlü oyuncuları arasına taşıdı. Çoğu savaş konulu olmak üzere pek çok filmde kendisine başrol teklifleri yağdı. O dönem geride kaldı ve sinema sektörü şimdi savaşları gerçekte olduğu gibi çekmeye başladı. Kan, ter, günlerce değişilmeyen kıyafetler, pis siperler, korkudan titremeyen askerler ve ailelerine dönemeyenler…
Şimdi savaşları olduğu gibi anlatan filmler ödül alıyor. ABD askeri artık o büyüleyici kahraman değil. Bilakis ‘Ebu Gureyb filminde’ en çirkin şekillerde görülüyor. Bu artık sadece Alman ve Japonların imajı değil. Vietnam'dan sonra her şey değişti. Arapların büyük filmlerdeki payı da azaldı. Ömer Şerif öldükten sonra onun gibisi bir daha ortaya çıkmadı.