Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

Rusya ve Batı: Ne boşanma ne de evlilikte sadakat!

Bu yılın Şubat ayının sonunda Rus-Ukrayna savaşının patlak vermesiyle dünya, savaş ile birlikte özellikle konvansiyonel olmayan silahların kullanımı olasılığının yüksek sesle dile getirilmesi nedeniyle korku ile nefeslerini tuttu. Konvansiyonel olmayan silahlar ile dünyaya beklenen buzul çağını hatırlatan nükleer silahlar kastediliyordu. Haftalar, hatta aylar geçtikçe bu korku azaldı ama dünya, televizyon kanallarından bu savaştaki ilerleyiş veya gerilemeleri beraberindeki korkunç insani trajedilerle birlikte izlemeye devam etti.
Bugün işler görünüşe göre ilk başta beklendiği gibi değil, insanda hala (bir miktar akıl) var ve arka odalar çalışıyor gibi görünüyor. Medyada geniş ölçekte ele alınmayan bir haber, Rus Genelkurmay Başkanı'nın Amerikalı mevkidaşı ile telefon görüşmesiyle ilgiliydi. Kamuoyuna söylenen tek şey iki tarafın (bu görüşme hakkında hiçbir ayrıntının açıklanmaması konusunda) anlaştığıydı. Ardından işaretler gelmeye başladı. Fransızlar, Ukrayna'nın Avrupa Topluluğu'na (NATO'ya değil) girmesi için 10 ila 15 yıla ihtiyacı olduğunu açıkladılar. Aynı şekilde Ukrayna Devlet Başkanı, çözümün ancak müzakere yoluyla olabileceğine dair açıklamalarda bulundu ve Rus tarafından da onaylayan açıklamalar geldi. Bunlara bir de Alman Şansölyesinin (Rusların paralarına el konulmayacağı ve Ukrayna'daki yıkımların yeniden inşasına gönüllü olarak bağışta bulunmaları gerektiği) şeklindeki açıklamasını eklediğimizde, çatışmanın arka planında oluşan tablo neredeyse tamamlanıyor.
Çatışmanın çözümünün parametreleri netleşti ve Ukraynalıları aşıp, dünyanın nükleer caydırıcılıktan sonra tanık olmaya alıştığı gibi büyük güçlerin arka odalarında pişen müzakereler yoluyla birden fazla rotada ilerleyebilir.
Ana hatlar şöyle; Rusya daha önce ilhak ettiği Kırım ile birlikte Ukrayna'nın bir bölümünü elinde tutabilir. Ukrayna'nın geri kalanı ise, konjonktüre göre Avrupa Ekonomik Topluluğuna katılabilecek, ancak NATO'ya katılamayacak liberal bir ülke olmaya devam edebilir. Böylece Rusya bazı kazanımlar elde etmiş, ancak bir ders de almış olacak, o da “buraya kadar”, yani Sovyet imparatorluğunu ihya etme fikri unutulmalı. Gürcistan'ın bazı bölgelerinin ve ardından Kırım'ın ilhakı, Suriye'ye müdahale ve orada üsler kurmak, bazı Afrika ülkelerine ve nihayet Ukrayna'nın bazı bölgelerine müdahale adımları, tüm bunlar Rus emellerinin sınırı olmalı. Aynı zamanda bu, Batı'nın da tahammül sınırı. Rusya, geleceğe geçmişin yükünü taşıyarak ilerledi, bu tarihsel olarak artık mümkün değil.
Batı'ya gelince, Ukrayna'nın (yutulmasını) önleyerek ve civara genişleyerek devam etmesi muhtemel olan Rus ilerlemesini ve yayılmasını durdurarak bir zafer elde etti. Askeri operasyonun gerek Ruslar gerekse Batı için bedelinden daha büyük olduğu ortaya çıktı.
Geriye, başta ekonomik alanda olmak üzere, işgal eyleminin kendisinden kaynaklanan diğer dosyalarla ilgilenmek kalıyor. Bu dosyalar kolay değil ve Moskova'ya oyunun artık bedelini karşılamadığını hatırlatmak için ekonomik baskı ve paraya el koymalar belki de devam edecek. Batılı ülkeler bunu sürdürseler veya Rus enerjisine bağımlılıkları devam etse de, en azından bu, gelecekte ekonomilerini ve küresel ekonomiyi etkilemeyecek bir noktaya kadar azaltılacak. Ayrıca Rusya Federasyonu'na modern teknoloji transferi de engellenmeye veya en düşük seviyede tutulmaya devam edecek. Rusya'nın kapitalist pazara dahil olmasına izin verme sınırlarının da gerilediğini hatırlatmalıyız!
Bu senaryo ne anlama geliyor? Muhtemelen bu, Doğu dünyamızda elitlerin son yıllarda tekrarlayıp durduğu ve sonunda doğru olduğuna inandığı Samuel Huntington’ın senaryosunun antitezi bir senaryo. Burada Huntington'ın öne sürdüğü (kültürler çatışması) fikri, artık tarihte yeri olmayan (imparatorluklar çatışmasına) dönüştü. Eski tarihi Rus İmparatorluğu'nun uzantısı olan Sovyet İmparatorluğu'nun kaybedilmesi ve içinden 15 bağımsız ya da yarı bağımsız oluşumun çıkışı ile Rus seçkinlerinin aldığı derin yara, bugün Rusya Federasyonu'ndaki yönetici seçkinlerin tahayyülünde henüz kapanmamış bir yara. Rus seçkinlerin bundan kurtulmak için nesiller kadar henüz hazır olmayan uygun ekonomik-politik koşullara da ihtiyaçları var. Ukrayna savaşı bu yaranın iyileşme sürecinin başlangıcı. Bugün Rusya, eski imparatorluğun parçası olan bazı komşularıyla gevşek bir ittifaka sahip. İttifak, birbirine benzeyen ve genel olarak devlet başkanının tekrar tekrar seçildiği (seçimlerin) yapıldığı totaliter rejimlerden oluşuyor. Ancak yakın zamanda Belarus, Kazakistan ve Kırgızistan'da olduğu gibi bunlardan bazıları, halkların özgürleşme özlemlerini gösteren olaylara (ayaklanmalara) tanık oldu.
Elbette Kolektif Güvenlik Antlaşması olarak bilinen ittifak, Rusya ile bazı komşu ülkeleri bir araya getiriyor. Anlaşmanın maddeleri, Rusya'nın genellikle bu bölgelerdeki halkların esnek, hem kalkınma hem de asgari insan haklarını sağlama yeteneğine sahip siyasi sistemlerde yaşama arzusunun bir sonucu olan herhangi bir (iç karışıklığa) müdahale etmesine izin veriyor. Ancak, Rusya’nın gelecekteki müdahalelerinin sınırları daralıyor.
Son aylarda Batı, Ukrayna'ya yardım etmek veya Rusya'nın yayılmasını kontrol etmek için toplam 100 milyar dolar gibi büyük meblağlarda para ödedi. Felaketzede ülkenin yeniden inşası için de ilave büyük meblağlar ödeyecek. Bunlar, Batı ekonomilerinde enflasyonun tırmanması, birçok Batı başkentindeki vatandaşların durumu protesto etmek için sokaklara dökülmesi ile aynı zamana denk geldi. Çok sayıda ülkede yaşamanın maliyeti, nüfusun büyük bir bölümünü yoksulluğun eşiğine getiren bir noktaya ulaştı. Gıda kaynakları, benzeri görülmemiş kıtlıkların ortaya çıkması ve yoksul ülkelerden büyük insan göçleri ile tehdit eder hale geldi.
Dolayısıyla, mekânsal olarak sınırlı olmasına rağmen savaş, bir anlamda küresel. Dünya bu tür maceraları sürdüremez, çünkü tekrarlanırlarsa, halklar hükümetlerini insanlığın korktuğu şeye, yani nükleer kışa götürecek sıfır toplamlı denklemlere yönelmeye zorlayabilirler!
Rusya ve Batı'nın iki arada kalması, ne nihai olarak boşanması ne de evliliklerinin başarılı olmaması, Ukrayna krizinden sonra yeni bir evlilik sözleşmesine ve yeni koşullara olanak tanıyor.
Son olarak; şimdi tarafsızlık bölgesinde duran ülkeler ne olacak? Kaybedenler arasında mı olacak? Zira Finlandiya, İsveç ve hatta İsviçre örneklerinde olduğu gibi bizzat taraftarları tarafsızlığı terk etmeye başladı.