ABD'ye geçmişte yöneltilen ve hala yöneltilmeye devam edilen haklı eleştiriler olsa da şu anda eğer atılırsa, ABD'nin sol kanadın kuruntuları ve saçmalıklarına göre değil, gücüne ve stratejik bir temele göre hareket etmeye geri döndüğünü söyleyebileceğimiz bir adımla karşı karşıyayız.
Bahsettiğimiz adım önemli ve dikkat çekici bir haber. ABD Kongresi’ndeki Demokrat ve Cumhuriyetçi üyeler, ‘Düşman Güçlerini Caydırma ve Milli Savunmaları Etkinleştirme (DEFEND) Yasası’ adı altında İran saldırganlığına karşı bölge ülkelerinin savunmalarını entegre etme çağrısında bulunan bir kanun tasarısı sundular.
Tasarı ABD Savunma Bakanlığı'nı (Pentagon) Irak, İsrail, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve bölgedeki diğer müttefiklerle bu konuda çalışmak ve koordinasyon sağlamak için bir strateji hazırlamaya yönlendiriyor.
Tasarı metnine göre amaç, ‘bölgeyi İran saldırılarından ve Tahran destekli aşırılık yanlısı gruplar tarafından yapılan eylemlerden korumak için hava savunma ve füze yeteneklerini kullanmak üzere bir yaklaşım ve savunma planı geliştirmek’. Tasarı onaylandıktan 180 gün sonra ABD Savunma Bakanlığı'ndan, Kongre'ye ayrıntılı bir rapor sunulması isteniyor. Raporun üç noktaya odaklanan bir strateji içermesi gerekiyor. İlki: İran ve ona bağlı grupların yukarıda bahsi geçen ülkelere yönelik insansız hava araçları (İHA) ve füzeler ile yaptığı saldırıların tehlikesine ilişkin bir değerlendirme. İkincisi: Bu tür saldırılarla başa çıkmak için var olan sistemlerin sunumunun yanı sıra, söz konusu ülkelerle koordinasyon sağlamak için harcanan çabaların açıklanması. Üçüncüsü: Bu ülkeler arasında hava ve füze savunma planının entegre edilmesinin, bu saldırılara yanıt verme şansını artırma üzerindeki etkisinin ve bu entegrasyonun uygulanmasında karşılaşılan zorlukların açıklanması.
Dolayısıyla bu gibi bir kanun tasarısının sunulması, ABD’nin stratejik olarak düşünmeye başladığını gösteriyor. En önemlisi de bu tasarı ABD yönetiminden değil, Kongre aracılığıyla Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından geliyor. Bu da söz konusu tasarının bir kanuna dönüşürse yönetimin taktiksel bir adımından ziyade stratejik bir taahhüt olacağı anlamına geliyor. Tasarının önemi, yaklaşan yasama seçimlerinin bu stratejik karar üzerinde hiçbir etkisinin olmamasında yatıyor.
Önemli diyoruz çünkü bu kararla bölgedeki müttefikler, İran'ın nükleer anlaşmada elde etmeyi hayal ettiği bir taahhüdü kazanmış oluyor. Böylece Washington ile yapılacak herhangi bir anlaşma Kongre tarafından onaylanacak ve tanınacak. İran hayalini gerçekleştiremedi ve gerçekleştiremeyecek de.
Müttefikler şu anda kendilerini ABD ile stratejik bir adımla karşı karşıya bulurken, bu adamın başlıca önemi, özellikle Cumhuriyetçilerin yaklaşan seçimler ile Kongreyi kontrol edeceği beklenirken her iki partinin de bir tasarı aracılığıyla İran'a karşı caydırıcı bir eylemde bulunmasından geliyor.
Caydırıcı diyoruz çünkü her iki partiden de birçok kişinin, bölgede bir an olsun bile saldırgan tutumundan vazgeçmeyen Tahran ile kararlı ve net bir şekilde muamale edilmesi gerektiğini söylemesine rağmen İran’ın, mevcut ABD yönetimi tarafından haksızca ve abartılı bir şekilde önü açıldı.
Eğer İran’a yönelik bu caydırıcı tasarı onaylanırsa, o zaman meşhur Eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in “ABD’liler her zaman doğru olanı yapacaklardır, ancak tüm seçenekleri denedikten sonra” sözünü tekrar söyleyebiliriz.
Tabi ki ABD’lilerin en büyük kusuru şu ki, bütüncül bir siyasi proje yapamıyorlar. Irak ve Afganistan'da gördüğümüz gibi sonrasını düşünmüyorlar. Bölgemizle uğraşırken çok kez saflıkları tutuyor.
Ancak bu DEFEND tasarısı bizi şunu söylemeye itiyor:
Şimdi konuşmaya başladık. Artık kuruntuları değil bir stratejiyi temel alıyoruz.
TT
Şimdi konuşmaya başladık
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة