Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran Taliban’ın izinden gidiyor

Katar Dışişleri Bakanlığı, Doha'nın, Washington ile Tahran arasındaki nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme yönünde AB gözetiminde gerçekleştireceği dolaylı görüşmelere ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu duyurdu.
İran müzakere heyetinin Basın Danışmanı, “İran, dost bir ülke olduğu için Katar'ı seçti” ifadelerine başvurdu.
Dolayısıyla İran, ABD ile arasındaki müzakerelerde Doha’yı merkez alan Taliban'ın izinden gidiyor.
Müzakerelerin ardından ABD’nin dünyanın unutamayacağı şekilde Afganistan'dan çekilmesi gelmişti.
Bunun bugün ve yarınki yansımaları açık.
Buradaki mesele Katar’ın rolü değil, ABD yönetiminin müzakerelerde ne taviz vereceği, Tahran’a ne sunacağı ile ilgili. Zirâ zamanlama şu anda hiçbir tarafın çıkarına değil.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, görevi sona ermeden önceki son açıklamasında, “Viyana'da tartışılan nükleer meseleleri müzakere etmeyeceğiz, ambargo ve yaptırımların kaldırılması meselesindeki tıkanıklıklara odaklanacağız. Tüm meseleler üzerinde anlaşmaya varılana kadar hiçbir konuda anlaşma olmayacak” ifadelerini kullandı.
Buradaki soru şu: Nedir bu tüm meseleler? Önce yaptırımların kaldırılması mı? Devrim Muhafızları’nın yaptırım listesinden çıkarılması mı? Yoksa daha da mı fazlası?
Doha'da bir anlaşmaya varılabilir, ancak zamanlama her iki tarafın da çıkarına değil. Örneğin Biden yönetimi, partisindeki hakiki muhalefete ve kaybetmeleri mümkün olan ara seçimlerin eşiğindeki Demokratlara rağmen gerçek tavizler verebilir mi?
Biden bunu yapmayacağına söz vermesi ardından Devrim Muhafızları'nı yaptırımlar listesinden çıkarabilir mi? ABD Başkanı Cumhuriyetçiler Kongre'yi kontrol altına aldıkları taktirde uygulamanın zor olacağını bildiği halde şu an bir karar vermek için risk alacak mı?
Washington ve Tahran’ın önündeki tek engel zaman değil. Viyana Anlaşması'nı ertelemeye devam eden Tahran, ABD’nin bu anlaşmayı tamamlama gayretinin getirdiği fırsatı elinden kaçırdı.
Diğer yandan bugün bölgede göz ardı edilemeyecek birçok faktör mevcut. Etkin İsrail faktörünün yanı sıra Suudi-ABD zirvesinde ve Cidde'de yapılacak Körfez Arap-ABD zirvesinde netleşecek olan Körfez Arap talepleri gibi.
Dolayısıyla Doha müzakereleri hakkında şu ana kadar net bir şey yok. Taliban'ın burada Washington ile müzakerelerinin yıllar sürdüğünü unutmayalım.
İran nükleer müzakerelerindeki sorun, İran'a manipüle fırsatı veren, ABD yönetimini ise zarara sokan açık bir çatısının bulunmasıdır.
Şunu da aklımızdan çıkarmayalım: İran'ın asıl düşmanı, çevresini rahatlatacak ciddi kararlar alamayan, düzenlemelere ve yasalara saygılı, etkin bir ülke olarak uluslararası sahneye çıkmasını sağlamayan İran rejiminin kendisidir.
Bir anlaşma olabilir, fakat kırılgan nitelikte.
Bilhassa İsrail'in teşvikiyle ve İran'ın manipülasyonu sebebiyle Washington'da B planı başlatılmışken.
En nihayetinde: Doha'da bir anlaşmaya varılsa dahi uygulanması şüpheli olacaktır.
Zirâ niyetleri ne olursa olsun zaman iki tarafın da çıkarına değil.